National Geographic TV"den Konuşan Maymun Masalı
ucgen

National Geographic TV"den Konuşan Maymun Masalı

686
National Geographic TV kanalında yayınlanan "En Akıllı Maymun" belgeselinde maymunların insanlar gibi konuşabildikleri iddia edildi. Program boyunca, şempanzelerin insana benzeyen davranışları, evrimi kanıtlayan bir dayanak olarak sunuldu. Hatta daha da ileri gidilerek şempanzelerin insanlar gibi düşündükleri iddia edildi. Örnek verilen bir araştırmada, bir orangutan isteklerini eğiticisine işaretlerle iletebiliyordu. Bu iletişimin ilkel bir işaret dili olduğu iddia edildi. Yorum kısmında, bu gözlemlerin maymunların insanın akrabası olması için yeter sebep olduğu ileri sürüldü. Aşağıda bu iddiaların geçersizliği güncel bilimsel literatür ışığında ele alınmıştır

BİLİME AYKIRI İDDİALAR

National Geographic TV kanalında yayınlanan "En Akıllı Maymun" belgeselinde maymunların insanlar gibi konuşabildikleri iddia edildi. Program boyunca, şempanzelerin insana benzeyen davranışları, evrimi kanıtlayan bir dayanak olarak sunuldu. Hatta daha da ileri gidilerek şempanzelerin insanlar gibi düşündükleri iddia edildi. Örnek verilen bir araştırmada, bir orangutan isteklerini eğiticisine işaretlerle iletebiliyordu. Bu iletişimin ilkel bir işaret dili olduğu iddia edildi. Yorum kısmında, bu gözlemlerin maymunların insanın akrabası olması için yeter sebep olduğu ileri sürüldü. Aşağıda bu iddiaların geçersizliği güncel bilimsel literatür ışığında ele alınmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, insanların birbirleriyle sesli veya sembolik olarak iletişim kurabilme yetenekleri evrim teorisi açısından açıklanamayan bir özelliktir. Bu nedenle evrimciler, insanla maymun arasında, iletişim kurma yöntemleri açısından bir benzerlik bulmaya çalışırlar. Bu noktada, evrim teorisini kanıtlamaya çalışan araştırmacılar için, insanların tepkilerine benzer tepkiler veren bir maymun, kamuoyuna sundukları sansasyonel bir haberdir.

Oysa paleontolojik araştırmalar evrim diye bir sürecin yaşanmadığını gözler önüne sermiştir. Genetik bilimi bir türün sahip olduğu özelliklerin zamanla birikerek ortaya çıkmasının imkansız olduğunu göstermiştir.

EVRİM TEORİSİNİN BÜYÜK ÇIKMAZI: İNSANIN KONUŞMASI

Programda bir maymunun ilkel bir işaret dili kullandığı anlatılmıştır. Oysaki, evrimci araştırmacılar şempanzelere konuşma öğretmek için pek çok girişimde bulunmuşlar ancak bu çabaları hep boşa çıkmıştır. Ünlü dilbilimci Philip Lieberman bu deneylerin başarısızlığını şöyle ifade etmiştir:

17"inci yüzyıldan bu yana, hayvan eğitimcileri ve araştırmacılar şempanzelere konuşma öğretmeye çalışmalarına rağmen, bunu becerebilmiş hiçbir şempanze olmamıştır. Gerçekte, bir şempanzenin ses oluşturma anatomisi temel olarak bizimkinden farklıdır. Şempanzeler, beyinlerinin gerekli dil manevralarını planlayıp başarabildiğini farz etsek bile, yine de insan konuşmasının boğuk bir benzerini üretecektirler. Bunu yapabilmek için ise bizim beyinimize sahip olmaları gerekir. (1)

Görüldüğü gibi sorun uygun sesleri çıkarabilme değil, maymun beyninde konuşmanın yönetildiği bir bölgenin olmamasıdır. Konuşma bölgesi olarak tanımlanan Broca bölgesi yalnızca insanoğlunda tanımlanabilmiştir. Beynin bu bölümünde kelimeler işlenmekte ve belli bir anlam sırasına sokulmaktadır. Bu ise çok karmaşık ve zor bir iştir. Bu yüzdendir ki, hiçbir dil basit olarak sınıflanamaz. En basit olarak bilinen diller bile, kompleks dilbilgisi kurallarına sahiptir. Bu kurallar, kelimeleri belli bir anlamlara göre farklı şekillerde dizen, karmaşık matematiksel ilişkilerdir.

Gramer kuralları olmadan ise bir dilden bahsetmek mümkün olmaz. İhtiyaçlarını tek tek işaretlerle anlatan hayvanların işaret dili kullandıklarını iddia etmek ise anlamsızdır. National Geographic"teki programda gösterilen maymunlar isteklerini simge işaretlerle anlatmakta ancak simgeleri ard arda sıralayarak anlamlı cümleler kurmamaktadırlar. Tümcebilim(syntax) olarak bilinen anlamlı söz dizilişi problemi hayvanların insanlarınki gibi bir dile sahip olmadıklarını bilimsel olarak kanıtlamıştır. Dilbilimci Derek Bickerton, yine tanınmış bir dilbilimci olan Terence Deacon’ın Sembolik Türler adlı kitabını tanıtan yazısında bu gerçeği şöyle belirtmiştir:

Konuşma insan öncesi bir nesilden gelmiş olabilir mi? Hayır. Hayvan iletişimi yapılarına benzeşmekte midir? Hayır... Hiçbir maymun, yoğun eğitime rağmen, gramer kurallarının köklerine vakıf olamamıştır. Kelimeler nasıl ortaya çıktı, sözlerin dizilişi nasıl ortaya çıktı? Bu problemler konuşmanın evriminin kalbinde yatmaktadır. (2)

Dilbilim alanında kaydedilen bu sonuçlar, evrimcilerin basit bir dil bulma umudunu da yitirmelerine yol açmıştır. Bu yüzden, İngiltere’nin önde gelen evrimci biyoloğu Richard Dawkins bile konuşmanın kökenini açıklamayı imkansız görmektedir. Dawkins’e göre, en ilkel olarak bilinen kabile dilleri de dahil olmak üzere, Dünya üzerindeki her dil yüksek derecede komplekstir:

Bu konuda en açık örnek konuşmadır. Hiç kimse nasıl başladığını bilmemektedir. ..anlambilim(tümcebilim-syntax) de eşit derecede belirsizdir; kelimeler ve anlamları. Dünya üzerindeki binlerce dilin hepsi de çok komplekstir. Bunun kademeli olarak geliştiğini düşünmeye eğilimliyim, fakat böyle olması gerektiği tam olarak açık değildir. Bazıları, belli bir yer ve belli bir zamanda tek bir zeka tarafından icat edildiğini ve aniden başladığını düşünür. (3)

İnsanın konuşabilmesi onu diğer hayvan türlerinden ayıran en büyük özelliğidir. Maymunlar ise konuşabilme yeteneğinden yoksundurlar. Günümüzün önde gelen dilbilimcilerinden, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Noam Chomsky, kendisi de bir evrimci olmasına rağmen, konuşma yeteneğimizin hayvanlarda bir benzerinin bile bulunmadığını şöyle bildirir:

İnsanın konuşması hayvanlar aleminde belirgin bir karşılığı bulunmayan benzersiz, olağanüstü bir olgudur. (4)

Elbette açıklayamadığımız, ama farkında bile olmadan bağlı kaldığımız gramer kurallarını bizim geliştirmediğimiz ortadadır. Dilbilgisi kurallarını hazır olarak bulur ve kullanırız. Çok karmaşık bir hesaplama gerektirdiği göz önüne alındığında konuşma kuralları insanı hayrete düşürmektedir. İşte bu nedenledir ki, bazı insanlar için konuşma yeteneğinin nasıl kazanıldığı büyük bir sır olarak kalmaktadır. Noam Chomsky bunu şu şekilde ifade eder:

Konuşmanın oluşumu ile ilgili olarak buraya kadar hiçbir şey söylemedim. Sebebi ise, söylenebilecek çok az şey olması. Dışarıdan görünen birkaç husus dışında, konuşmak büyük ölçüde bir sırdır. (5)

Görüldüğü gibi dilbilimi alanındaki uzman görüşleri insanın konuşma yeteneğinin kademeli olarak ilkelden komplekse doğru bir evrim ile gelişmiş olamayacağını göstermektedir. Hayvanlara konuşma öğretme çabaları ise hayvanların cümleler oluşturmadan simge işaretler kullanmalarından öteye gitmemektedir. Çünkü kelimeleri belli bir düzende sıralayarak cümleler kurabilmek, son derece kompleks kurallara bağlıdır ve bunun kontrolü için beyinlerinde ilgili broca bölgesinin bulunması şarttır. Daha da önemlisi, konuşma yeteneği bilinç gerektirir. Bilinç ise canlılar arasında sadece insanoğluna aittir. Bu nedenle, konuşma yalnızca insanlara özel bir yetenektir.

Konuşma becerisini insana veren ise Yüce Allah"tır. Allah insanlara konuşmayı ilham eder ve onları konuşturur. Allah dilemeden bir varlığın konuşabilmesi ise mümkün değildir. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:

"... Dediler ki: "Her şeye nutku verip-konuşturan Allah, bizi konuşturdu. Sizi ilk defa O yarattı ve O"na döndürülüyorsunuz." (Fussilet Suresi, 21)



1 - Philip Lieberman, "Peak Capacity," The Sciences (vol. 37, Nov/Dec 1997), s. 27.
2- Derek Bickerton, "Babel"s Cornerstone," New Scientist (vol. 156, October 4, 1997), s. 42
3- Richard Dawkins, Unweaving the Rainbow (Boston, Houghton-Miflin Co., 1998), s. 294.
4- Noam Chomsky, Language and Mind (New York: Harvourt, Brace, Jovan-ovich, 1972), s. 67,68.
5- Noam Chomsky, Powers and Prospects, s.16 

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo