RAMAZAN 2006 - 28. Gün
ucgen

RAMAZAN 2006 - 28. Gün

39312

Mübarek Ramazan'ın 28. günü...  

 

 

 

 

Bir Ayet

Gerçek şu ki, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.

(Hac Suresi, 7)


 

 

 

 

 

 

Bir Hadis

"Müminin mümine dayanışması, parçaları birbirine bağlayıp kuvvetlendiren bina gibidir."

(Hz. Muhammed (sav))


 

 

İslam Ahlakı :

 

 


ALLAH KULLARININ DUASINI KABUL EDENDİR

İnsan Allah'a dua ederek samimi imanını, sevgisini ve korkusunu ifade edebilir. Tek dost ve veli olarak O'na teslim olduğunu, yalnızca O'ndan medet umup O'ndan yardım dilediğini gösterebilir. Din ahlakından uzak toplumlarda, Allah'a dua etmek çeşitli batıl inanç ve hurafelerle zorlaştırılmıştır. İnsanlar, her an Allah'a yönelebilecekleri halde, bunun için zamanlar belirlemiş veya araya aracılar koymuşlardır. Allah bu batıl inançlara karşı insanları şöyle uyarır:

Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez. (Zümer Suresi, 3)

Allah'a dua etmek için çeşitli aracılara gerek olduğunu söyleyen kişiler, aslında dini zor göstererek insanları doğru yoldan saptırmaktadırlar. Çünkü "Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız." (Kaf Suresi, 16) ayetiyle bildirildiği gibi, insana en yakın olan daima Allah'tır. Yani insan her dilediği zaman Allah'a yönelebilir, dua ile yardım dileyebilir. Sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimiz samimi kalple dua eden kullarının duasına icabet edendir. İnsan Allah'ın varlığını ve yakınlığını hissederek dua etmelidir. Çünkü ancak Allah'ın varlığının farkında olan insan duanın anlamını ve önemini kavrar. Duanın özelliği, Allah ile kulu arasında özel ve sıcak bir bağlantı kurmasıdır. İnsan tüm sıkıntılarını ve isteklerini Allah'a açar, O'na yakarır ve Allah kulunun isteğine icabet eder, duasını karşılıksız bırakmaz. Dua etmek için özel vakitler beklenmesine, özel dua şekilleri oluşturulmasına da gerek yoktur. Her an, her dakika ve her yerde Allah'a dua edilebilir. İnsan bir yerden bir yere giderken, merdivenden inerken, alışveriş yaparken, yemek hazırlarken, televizyon seyrederken, asansördeyken, bir yerde beklerken, gece yattığı zaman, sabah kalktığında, kahvaltı ederken, araba kullanırken kısacası her yerde ve her zaman Allah'a dua ederek, Allah'tan istediklerini belirtebilir. Bunun için, aklından geçirmesi dahi kafidir, çünkü Allah insanın sinesinde gizlediklerini bilen, herşeyden haberdar olandır. Mümin, Allah'ın kendisini işittiğini, gördüğünü, düşüncelerini bildiğini bilerek dua eder. Kuran'da şu şekilde bildirilmektedir:

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)


 

 

Darwinizm'in Sahtekarlıkları:

 

 


KÖRELMİŞ ORGAN PROPAGANDASININ GEÇERSİZLİĞİ

Apendiksin Önemli İşlevleri

Evrimciler, kalın bağırsağın başlangıcında bulunan apendiksi işlevsiz bir organ olarak göstermektedirler. Nitekim bu doku, eskiden beridir en ünlü "körelmiş organ" iddiasıdır. Oysa bu yargının sadece bilgisizlikten doğduğu anlaşılmış durumdadır. Apendiksin bazı insanlarda iltihaplanıp tehlikeli hale gelebildiği doğrudur; ama bu dokunun sağlıklı insanların tümünde önemli işlevleri vardır.

Bu gerçek, bilimsel bir makalede, çeşitli temel anatomi kaynakları referans verilerek şöyle açıklanıyor:
"Apendiksin mikroskobik düzeyde incelenmesi, bunun oldukça önemli oranda lenf dokusu içerdiğini göstermektedir. Benzer lenf dokusu birikimleri (ki bunlara GALT, yani sindirim sistemiyle ilişkili lenf dokuları denir) bağırsak sisteminin diğer alanlarında da görülür. Bunlar, vücudun yutulan maddelerdeki yabancı antijenleri tanıma yeteneğiyle ilgilidirler. Benim kendi araştırmam, özellikle, bağırsağın bağışıklık fonksiyonları üzerine yoğunlaşmıştır.

Tavşanlarda yapılan deneyler yeni doğan bireylerde apendiksin ameliyat edilmesinin mukozal bağışıklık gelişimine zarar verdiğini göstermiştir. Tavşan apendiksi üzerine yapılan morfolojik ve fonksiyonel çalışmalar ise, apendiksin, memelilerdeki hava keseciklerine denk olduğunu göstermektedir. Bu kesecikler, kuşlardaki sıvısal bağışıklığın gelişiminde kritik bir rol oynamaktadır.

Tavşan ve insan apendiksinin mikroskobik ve mikrobağışıksal benzerlikleri, insandaki apendiksin tavşandakine benzer bir görevi olduğunu göstermektedir. İnsan apendiksi özelikle yaşamın erken dönemlerinde çok önemlidir, çünkü doğumdan kısa bir süre sonra büyük gelişim geçirmekte, sonra yaş ilerledikçe gerilemektedir, ta ki sindirim sistemi organlarına, ince bağırsaktaki Peyer plakları gibi diğer bazı kısımlarına benzeyene kadar. Bu yeni çalışmalar, insan apandiksinin, bir zamanlar iddia edildiği gibi zamanla küçülmüş ve faydasını kaybetmiş bir organ olmadığını göstermektedir." (www.geocities.com/CapeCanaveral/Lab/6562/evolution/designgonebad.html)
Tüm zamanların en ünlü "körelmiş organı" olan apendiksin körelmiş sanılmasının nedeni, Darwin ve taraftarlarının dönemin ilkel bilim düzeyine dayanan dogmatizmleriydi. Dönemin ilkel mikroskopları altında apendiksin lenf dokusu gözükmüyordu; onlar da yapısını anlayamadıkları dokuyu kendi teorileri gereğince "fonksiyonsuz" saymışlar ve körelmiş organlar listesine dahil etmişlerdi.


 

 

Ahir Zamandan İşaretler :

 

 


MARUF (İYİLİK, DOĞRULUK) İLE MÜNKER (KÖTÜLÜK)ÜN BİRBİRİYLE KARIŞTIRILMASI

Peygamberimiz (sav) hadislerinde, ahir zamanda iyilik ile kötülüğün birbiri ile karışacağını haber vermektedir. Bir hadisinde şu şekilde buyurmaktadır:

(Peygamber:) "Emr-i bi'l-ma'rufta (iyiliği emretme) bulunmadığınız, nehy-i ani'l-münker (kötülükten men etme) yapmadığınız vakit haliniz ne olur?" diye sordu. "Yani bu olacak mı?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler: "Münkeri (kötülüğü) emredip, ma'rufu (iyiliği) yasakladığınız zaman haliniz ne olur?" (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek): "Ey Allah'ın Resûlü! Bu mutlaka olacak mı?" dediler. "Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler: "Ma'rufu münker , münkeri de ma'ruf addettiğiniz zaman haliniz ne olur?" (Yanındaki Ashab:) "Ey Allah'ın Resûlü! Bu mutlaka olacak mı?" diye sordular. "Evet, olacak!" buyurdular. (Ebu Ya'lâ, Müsned; Taberâni, el-Mu'cemu'l-Evsat; Heysemi, Mecma'u'z-Zevaid, 7, 281)

Hadiste bildirildiği gibi günümüzde din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda doğru ile yanlış tamamen birbirine karıştırılmıştır. İnsanlar doğru olanı yaptıkları, güzel ahlak gösterdikleri için "saf" olarak değerlendirilmekte, kendi çıkarları uğruna başkalarının haklarını çiğneyenler "zeki ve becerikli" insanlar olarak yorumlanmaktadırlar. Kuran ahlakına tamamen zıt olan bu durum günümüzde birçok toplumda kesin bir anlayış olarak yerleşmiştir.

www.kiyametalametleri.com


 

 

Yaratılış Delilleri:

 

 


ANEMON BİTKİLERİ VE BALIKLARI

Anemon bitkileri duyargalarının üzerinde bulunan çok sayıdaki yakıcı kapsül, kendilerine herhangi bir şey dokunduğu veya sürtündüğü anda hemen açılır ve etkisi çok güçlü olan bir zehir salgılar. Bu, çoğu zaman zehiri alan canlının felç olarak ölmesine sebebiyet verecek kadar güçlü bir sıvıdır. Anemon bitkilerinin etki etmediği canlılar da vardır. Örneğin Anemon balıkları, Anemon bitkilerinin yakıcı kapsüllerinin arasında yaşayabilen nadir canlılardandır. Anemon balıklarının üzerinde bulunan "saydam madde" bitkideki bu yakıcı kapsülleri durdurabilecek niteliktedir. Bitkiye yaklaşan balık, gövdesini yavaş yavaş Anemonlar'a değdirmeye başlar. Üzerindeki saydam madde sayesinde zehirden çok fazla etkilenmeyen anemon balığının amacı yakıcı kapsü5llerin üzerinde patlamasını sağlamaktır. Anemon balığı birkaç denemenin sonunda zehire bağışıklık kazanır ve bitkinin dokunaçlarının arasına yerleşir. Yeni doğan ve Anemon bitkilerine karşı hiçbir bağışıklığı bulunmayan balıklar da, diğerlerinin geçtiği aşamalardan tek tek geçer.

Anemon balıkları bu denemeleri tesadüfen yapmaya karar vermiş olsalardı neler olurdu? İlk seferde ya da daha sonraki denemelerinde balık patlatacağı kapsül sayısını tutturamayacağı için fazla zehir alıp ölürdü. Oysa böyle olmamıştır. İlk ortaya çıktıklarından beri Anemon bitkileri ve balıkları birlikte kusursuz bir uyum içinde yaşamaktadır. Çünkü Allah yarattıklarını en iyi bilendir, koruyandır.


 

 

Hadis Köşesi :

 

 


MÜMİNLERİN ÖRNEK TEVEKKÜLLERİ

Herhangi bir zorlukla, nefsinin hoşlanmadığı bir durumla karşılaşan her mümin, Kuran ayetlerini, herşeyi yaratanın Allah olduğunu düşünür, her olayda Allah'ın yarattığı kadere teslim olur. Müminler için en güzel örnek Peygamberimiz (sav)'in sözleri ve tavırlarıdır. Bu nedenle müminler Peygamber Efendimiz(sav)'in tevekkülünü örnek almalıdırlar.

Kuran'da Peygamberimiz (sav)'le ilgili olarak anlatılan olaylarda onun tevekkülü ve Allah'a teslimiyeti açıkça görülmektedir. Örneğin Peygamberimiz (sav)'in, Mekke'den çıktıktan sonra arkadaşı ile birlikte gizlendiği bir mağaradaki sözleri tevekkülünün en güzel örneklerinden biridir. Ayette şöyle bildirilmektedir:

... İkisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah ona 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı. (Tevbe Suresi, 40)

Peygamberimiz (sav) hangi koşullarda olursa olsun, daima Allah'a teslim olmuş, O'nun yarattığı herşeyde bir hayır ve güzellik olduğunu bilmiştir. Kuran'da Peygamberimiz (sav)'e, kavmine söylemesi bildirilen şu sözler de bu tevekkülün bir göstergesidir:

Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise: "Biz önceden tedbirimizi almıştık" derler ve sevinç içinde dönüp giderler. De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 50-51)

Peygamberimiz (sav), tevekkülü ile tüm Müslümanlara örnek olmuş ve insanın Allah'tan gelecek birşeyi değiştirmeye asla güç yetiremeyeceğini şöyle hatırlatmıştır:

"Bir nefse takdir edilmiş şey mutlaka olur." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 499)

"... Bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 314)


 

Yaşayan Fosiller Evrimi Yalanlıyor:

 

 


50 MİLYON YILLIK YARASA FOSİLİ EVRİMCİLERE NE ANLATIYOR?

Yarasadaki sonar ve onu destekleyen uçuş sisteminin, evrim teorisini savunanların tesadüf iddialarına indirdiği darbeyi görmemek mümkün değildir. Yarasalar kördür, buna rağmen gece yaşarlar ve hiçbir zorluk çekmeden havada çok seri hareketler yapar ve avlanırlar. Yarasalar, ilk var oldukları günden itibaren sahip oldukları sonar ve onu destekleyen özel bir uçuş sistemini kullanarak yaparlar. Bu mükemmel sistem son derece kompleks bir yapıdır ve bunların tümü birbirinden ayrılamayacak bir bütünlük içinde olmalıdır ki yarasanın uçuş sistemi işe yarasın. Bu durum evrimcilerin kademeli gelişim iddialarını geçersiz kılmak için yeterlidir. Elbette ki tüm bunlar rastlantılarla açıklanamaz. Allah yarasayı ve onun uçuş sistemini mükemmel bir biçimde, bir anda yaratmıştır. Bunun bir delili de fosil kayıtlarıdır.

50 milyon yıldır hiçbir değişime uğramadığı soldaki fosilde de açıkça görülen yarasa, evrim teorisini çökerten en önemli delillerden biridir.

www.yasayanfosiller.com


 

Günün İnternet Sitesi

 

 


BİTKİ DÜNYASI . NET
www.bitkidunyasi.net

Bitkilerdeki Mükemmelliği Fark Edin!

Hepimiz hemen hergün birçok bitkiyle karşılaşırız. Ya evimizin salonundaki bir saksıda, ya yolun iki yanındaki kaldırımlarda, ya da kırlarda... Ancak onların varlığına öylesine alışılmıştır ki, bu muhteşem canlılarda her saniye gerçekleşmekte olan mucizevi olayları birçok insan düşünmez bile... Bir ağacın köklerinden aldığı suyu en üst dallarına nasıl ulaştırdığını, saksımızdaki bir menekşenin nasıl fotosentez yaptığını, ya da bir tahta parçası görünümündeki tohumlardan gelinciklerin, paptayaların, şebboyların nasıl çıktığını...

www.bitkidunyasi.net bu alışkanlık perdesini aralayıp Allah'ın bitkilerdeki muhteşem yaratma sanatını görebilmeniz için Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlandı.

Önce, bitkilerin güzelliğini en iyi şekilde yansıtan, kelebeklerin uçuştuğu, nilüferlerin dolaştığı muhteşem bir sayfa karşılayacak sizi. Sonra sitede tohumdan yaprağa, köklerden fotosenteze, bitkilerle ilgili birçok konu bulacaksınız. Bitkilerden alınan ihamla geliştirilen teknolojiye ve etobur bir çiçekten, düşmanlarına karşı iğnelerle korunan çiçeklere kadar birçok şaşırtıcı bilgiye ulaşacaksınız. Bu site bitkilere bambaşka bir gözle bakmanızı sağlayacak! Mutlaka ziyaret edin!

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo