Rad Suresi; 33-34 (Dünyadaki bütün atomların müthiş akıllı olduğunu söyleyen Darwinistler, atomları haşa Allah'a ortak koşuyorlar)
ucgen

Rad Suresi; 33-34 (Dünyadaki bütün atomların müthiş akıllı olduğunu söyleyen Darwinistler, atomları haşa Allah'a ortak koşuyorlar)

13710

ADNAN OKTAR’IN KAÇKAR TV’DEKİ CANLI RÖPORTAJI (24 ARALIK 2010)

ADNAN OKTAR: Rad Suresi 34. Ayet: "Dünya hayatında onlar için" yani ehli dalalet için, küfür için, Darwinist materyalist, ateist olan kişiler için "onlar için bir azap vardır, Ahiret'in azabı ise daha zorludur. Onları Allah'dan (kurtaracak) hiçbir koruyucu da yoktur." Bakın: "Dünya hayatında onlar için azap vardır." İşte bu dünyada meydana gelen ekonomik kriz, intiharlar, alkolik olmalar, acılar, elemler... Kime sorsak "dünyada en çok acı çeken adam benim" diyor. Birçok kişiye sorsan; gidin sorun. "Benden daha çok başı belada, daha çok acı çeken adam var mıdır?" diyor. Çok acı çektiğine inanan insanlar dışarıda görüyorsun değil mi? Herkes görüyor değil mi? Evet. "Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı (baş kaldırılır?)" diyor Allah Rad Suresi 33. Ayette. Bakın: "Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı" yani bir insanın ne yaptığının tamamını tespit eden Allah'a mı başkaldırıyorlar diyor. Hepsini Allah gözetiyor diyor. Şu anda da Allah bizi izliyor. Şu toplantıyı, şu konuşmayı Allah her yönden, her cihetten izliyor şu an. Hem konuşmalarımızı dinliyor. Hem de bizi gözetliyor şu an Allah. Bizi de konuşturuyor. "Onlar Allah'a ortaklar koştular." Neyi ortak koşuyor? Atomları. Dünyadaki bütün atomların müthiş akıllı olduğunu söylüyor Darwinistler. Ama Allah gibi akıllı olduğuna inanıyorlar. Her atomun Allah gibi akıllı olduğuna inanıyorlar. Bir gün atomlar durup dururken dünyada böyle çamurlu sular üzerinde otururlarken canları sıkılmış "Yahu bu böyle olmayacak" demişler. "Ne yapalım?" "Bir insan yapalım ortalık biraz şenlensin falan" diyor çamurlu suyun içerisindeki atomlar. "Olur mu yahu nasıl yapacağız?" diyorlar. "Kolay yahu!" diyor. "Önce bir proteine ihtiyaç var." diyor. “İnsan proteinden oluyor” diyor. “Gözü olsun iki tane, burnu olsun koklasın, dili olsun tatsın. Kulakları olsun, duysun. Gözleri de üç boyutlu görsün, şöyle esaslı bir şey yapalım. Saçları olsun. Saçlarını tarasın, hatıraları olsun. Düşünsün, tefekkür etsin, iki tane de kolu olsun. Bir iş yapabilsin. İki tane de ayağı olsun, yürüsün. Kalbi olsun vücudunu beslesin. Her şeyini mükemmel yapalım diyorlar. “Nasıl yapacağız bunu?” diyor “Önce proteine ihtiyaç var.” “Protein tesadüfen olmuyor” diyor. “Boş ver sen mucizeyle olur” diyor. Çünkü bir proteinin olması için başka bir proteine ihtiyaç var. Şimdi bak bunu pek o kadar kaale almıyor bir kısım insanlar, anlamazdan geliyorlar. 950 sıfırlı bir ihtimal falan diyorlar, öyle bir şey yok. Hiç olmaz. Bu anlaşılmayacak bir şey mi? “Bir proteinin olması için başka bir proteine ihtiyaç var” demek ne demektir? Sıfır ihtimal demektir. Yani sonsuz sıfır ihtimal demektir. Hiçbir şekilde olmayacak demektir. Atomlar diyor ki bir mucize olur, yaparız diyorlar. Mucizeyle olmuş. Proteinler her biri ayrı ayrı yerlerdeler mesela birisi Kastamonu’da bir tane protein var. Bir tane Amerika’da var. Bir tane Fransa’da var. “Onlar nasıl olacak?” diyorlar. Adam “olur” diyor onlar da. Bir şekilde rüzgar bize getirir diyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden rüzgar esip proteinleri bir araya getiriyor, toz olarak. Protein tozu. Satılıyor protein tozu, bodyciler falan gördün mü sen? Oradan adam olur mu? O tozlardan öyle bir süre sonra. Olmaz değil mi? Duruyor toz, biz eve almıştık bir kere bizim çocuklardan birisi biraz bünyesi zayıftı, ona faydalı olsun diye. 1 sene falan durdu. Hiçbir şey olduğu yok. Duruyor toz öyle. Canlanmadı. Hiçbir şey olmaz. İsterlerse getirin, bulamaç haline de getirebilirler. Koysunlar masanın üzerine. Babadan oğula beklesinler hiçbir şey olmaz protein tozundan. Ama onlar diyor ki, protein tozları da bir araya geldi, özetle bir şehir kadar mükemmel olan devlet kütüphaneleri gibi çok detaylı bilgilere sahip olan, kromozomları olan hücreyi diyor oluşturdular diyor. Bir tane hücre. “Bir hücreyle olmaz” diye düşünüyorlar kendi aralarında, ikiye bölelim bunu diyorlar. İki oluyor. Yetmez diyorlar. Dört yapalım. Çünkü insanda trilyonlarca hücre var. Hadi hızlanın koçum diyor. Bölelim, bölelim bolca şey yapalım diyor. en sonunda tesadüf, tesadüf, tesadüf, mucize, tesadüf, mucize, tesadüf sizler olmuşsunuz. Dünyanın %99’unu deccal bunu inandırdı. Hürriyet gazetesi inanıyor, Milliyet Gazetesi inanıyor. Aydın Doğan inanıyor. Ertuğrul’u inanıyor. İnşaAllah kendini filinta gibi görüyor da. Ama “10 senem falan kaldı” diyor. O da nasıl oluyorsa? Saat gibi görüyor kendisini. Dolayısıyla bakın Türkiye’deki basının hemen hemen büyük bir bölümünü inandırmış durumdalar. Üniversitelerin büyük bir bölümünü. Dünya üniversitelerinin tamamı. Dünya basınının, büyük basının tamamını inandırmış durumdalar bu tesadüfe. Bu işte deccaliyetin dini. Mehdiyetin mücadele vereceği düşünce budur. Halen verdiği mücadele de budur. Ama Bediüzzaman diyor ki; “Mehdi (a.s) fikren bunu yener. Düşünce olarak yener. Ama tamamen ortadan kaldıramaz” diyor. Çünkü “Mehdi (a.s) siyaset yönünde hareket etmeyecek” diyor. siyaseti “Mehdi (a.s) Hz. İsa (a.s)’a bırakır” diyor. Şu an dünya siyasetinde etkili Hz. İsa Mesih (a.s).


PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo