Bugün Suriye'nin kuzeyinde, ABD ve koalisyon güçleri, 'IŞİD'le mücadele' adı altında terör örgütü PYD'ye açık bir destek veriyor. Avrupa, ABD medyası ve bunların Türk medyasındaki uzantıları da bu desteğin propaganda kanadı konumunda.
Oysa PYD, tüm bu ülkelerin resmen terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK'nın Suriye'de taktığı maskeden başka bir şey değil. Ne yazık ki bu maskenin arkasını görmezden gelen Batılı güçler, PKK'yla aynı terör örgütü olan PYD'nin yanında tavır alıyor. Bu maskeyi ayrı bağımsız bir kişilik sayma tiyatrosunu sürdürmekte de kararlı görünüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Sözcüsü John Kirby, PKK'nın bir terör örgütü olduğunu belirtirken PYD'nin askeri kanadı YPG’ye de İncirlik üzerinden silah yardımında bulunulacağını açıkladı. Zaten IŞİD'e karşı aylardır operasyon düzenleyen ABD ve koalisyon güçlerinin, PYD'ye bugüne kadar tonlarca silah ve cephane yardımı yaptığı biliniyor. Bu silahların doğrudan PKK'nın eline geçtiği ve Türkiye'deki terör eylemlerinde kullanıldığı da bir sır değil. ABD şu anda bunu, İncirlik üzerinden yapmayı planlıyor. Başka bir deyişle PKK’nın Türkiye’ye yönelteceği silahların Türkiye üzerinden gitmesini planlıyor.
Avrupa da bu konuda o kadar masum değil. PYD temsilcileri ve YPJ komutanlarının İtalyan Parlamentosunda, Fransa'da Elysee Sarayı'nda resmi olarak davet edilip en üst düzeyde ağırlandığı hala hafızalarda.
Oysa, PKK ve PYD aynı terörist yapılanmanın yalnızca farklı isimleri. Binlerce PKK militanı bugün PYD saflarında çarpışıyor. Her iki örgütün de emir-komuta zinciri ve yöneticileri Kandil'e bağlı. Her ikisi de lider olarak PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ı kabul ediyor. PYD'liler işgal ettiği köy, kasaba ve kentlerde ilk iş olarak Abdullah Öcalan posterlerini ve PKK bayraklarını asıyorlar.
Farklı isimler yalnızca PKK militanlarının bulunduğu bölgeye göre, hedef saptırmak, algı karmaşası oluşturmak, kendine kapsamlı bir organizasyon görünümü verebilmek gibi amaçlarla uyguladığı bir göz boyama taktiği. Örgüt, adeta alfabenin bütün harflerini kullanarak kendi içinde, sürekli farklı isim ve kısaltmalar altında birimler, fraksiyonlar ve hiyerarşiler türetiyor.
Örneğin İran'daki PKK'ya PJAK, Suriye'dekine PYD, bunun silahlı ordusuna YPG, bu ordunun kadın militanlarına YPJ, PKK'nın askeri kanadına HPG, gençlik kanadına YDG-H, üst yapılanmasına KCK gibi isimler veriliyor. Oysa, bunların her biri aynı terör örgütü PKK ve uzantılarından başka bir şey değil.
PYD, 2011 Nisan'ında bizzat PKK lideri Öcalan'ın, avukatları kanalıyla Esad ile yaptığı işbirliği pazarlıkları sayesinde rejim tarafından tanındı ve Suriye'nin kuzeyinde Kürtleri organize ederek rejim yanlısı, otonom bir bölge oluşturmasına izin verildi. Yine Öcalan'ın İmralı'dan yürüttüğü girişimler ve üst düzey PKK yöneticilerinin Suriye trafiği sonucunda Suriye'de idam cezalısı olan Salih Müslim, cezası kaldırtılarak Irak'taki PKK kampından Suriye'ye PYD'nin başına getirildi.
Kürt bölgelerinin kontrolünün sağlanması ve PYD milislerinin komuta ve eğitimi için Türkiye ve İran'dan bizzat 400 civarında üst düzey PKK yöneticisi Suriye'ye gönderildi. Suriyeli muhaliflerin verdiği bilgilere göre yalnızca son 2 senede Türkiye üzerinden Afrin'e yaklaşık 10.000 PKK militanı giriş yaptı.
Kısaca, PYD'yi kuran da ayakta tutan da yöneten de asker sağlayan da PKK'dan başkası değildir. Hal böyleyken, hala PYD'nin PKK'dan farklı ve bağımsız bir yapılanma olduğunu öne sürmek oldukça gülünç kalıyor.
Bugün PYD ve Esad rejimi açık bir işbirliği içinde. Rejime muhalefet eden Suriyeli Kürtler, Amude katliamı örneğinde olduğu gibi, bizzat PYD silahlı güçleri tarafından infaz ediliyor ya da tutuklanarak hapis, işkence ve kötü muameleye tabi tutuluyor. Afrin gibi PYD kontrolündeki birçok bölgede Kürt ve Arap gençleri silah zoruyla örgüt militanı yapılıyor. Pek çok Müslüman Kürt, Barzani ajanı oldukları gerekçesiyle idam ediliyor veya yurtlarından sürülüyor.
PYD günden güne artan bir şiddetle, işgal ettiği bölgelerdeki Arap ve Türkmen halklarına katliam, işkence, terör ve sürgün yoluyla açık bir soykırım politikası uyguluyor. Söz konusu durum İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Haziran 2014 tarihli raporunda da belgelenmiş durumda. PYD’nin geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği Kamışlı katliamı bu vahşet uygulamalarından yalnızca biri. Son olarak PYD, ele geçirdiği Tel Abyad kentinden yerel halkı göçe zorlamıştı. IŞİD'le olan savaş sırasında Türkiye'ye sığınan Arap ve Türkmenlerin yurtlarına geri dönmesini de sınır kapılarını kapatarak halen engellemeye çalışıyor.
PYD, Cezire ve Ayn el Arap ile bunların arasındaki koridor bölgede Kürt kantonları oluştururken buraların nüfus yapısını da sistematik olarak değiştiriyor. Bölgedeki Türkmen ve Arapları bin yıldır yaşadıkları topraklardan göçe zorlayarak yerlerine kendi yandaşlarını yerleştiriyor.
Nihai hedefe gelince, PKK, güneydoğu bölgesini Türkiye'den kopararak Komünist Kürdistan'ın kuzey parçasını oluşturmayı planlarken, PYD de aynı şekilde hayali Komünist Kürdistan'ın güney parçasını, Suriye ve Irak topraklarından kopararak hazırlama gayretinde. Söz konusu terör örgütü bu amaç doğrultusunda her türlü terör, cinayet ve insanlık suçunu işlemekten çekinmiyor. Nitekim PYD'nin 2013'te yaptığı, “PYD, Batı Kürdistan'da demokratik toplumu inşa etmek için bir devrim yürütmektedir. Sonrasında sıra Kuzey Kürdistan'a yani Türkiye'ye gelecektir” açıklaması PKK/PYD'nin ortak hareket ettiklerini açıkça ortaya koyuyor.
Manzara bu kadar ortadayken, bir yandan PKK'yı terörist kabul edip diğer yandan bölgedeki çıkarları nedeniyle PYD'nin terör, zulüm ve soykırım eylemlerini göz ardı ederek bu örgütü meşru saymak, muhatap almak ve desteklemenin son derece çelişkili, etik ölçülerden uzak, çifte standart bir politika olduğu açık. Bu ilkesiz politikalarla, bölgede her ne pahasına olursa olsun kurulması planlanan Komünist Kürdistan'ın yakın gelecekte destekçilerini hayal kırıklığına uğratacak istenmeyen, tehlikeli ittifaklara yöneldiğini görmek ise hiç de uzak bir ihtimal olmayabilir.
[i] http://anfenglish.com/kurdistan/diplomacy-initiative-in-italy-by-the-rojava-committee
[ii] http://www.al-monitor.com/pulse/en/originals/2015/02/turkey-france-kurdish-guerillas-elysee.html
[iii] http://www.wsj.com/articles/americas-marxist-allies-against-isis-1437747949
Adnan Oktar'ın the Hans India'da yayınlanan makalesi:
http://www.thehansindia.com/posts/index/2015-08-31/PKK-=-PYD-=-YPG--Seeing-the-big-picture-173602