Paleoantropoloji, insanın kökenini ve gelişim sürecini inceleyen bilim dalıdır. Bu alandaki çalışmalarda birçok bilim dalından destek alınmakla birlikte en çok fosillerden elde edilen bilgi birikiminden yararlanılır.
Ancak pek çok bilim dalında olduğu gibi paleoantropoloji alanında da fosiller evrim teorisinin varsayımları doğrultusunda yorumlanır. Evrim teorisinin iddialarına göre yaşamış olması gereken insanın sözde atalarının, fiziksel ve zeka gelişimini göstermek amacıyla arkeoloji ve etnoloji alanlarından elde edilen bulgular da taraflı olarak yorumlanır. Arizona State Üniversitesi antropoloğu Geoffrey Clark bir evrimci olamasına rağmen bu gerçeği 1997'deki bir yazısında şöyle itiraf etmiştir:
Önümüzdeki bir grup alternatif araştırma sonucundan bir tanesini, daha önceki varsayımlarımıza ve önyargılarımıza göre seçiyoruz bu hem politik hem de subjektif bir işlem... Paleoantropolojinin sadece şekli bilimseldir, içeriği değil.166
ABD'nin en önde gelen paleontologları arasında yer alan Harvard Üniversitesi'nden Niles Eldredge ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nden Ian Tattersall, ise paleoantolojik bulgular hakkında şu yorumu yapmışlardır:
Canlıların evrimsel tarihlerinin bir keşif meselesi olduğu düşüncesi, bir efsanedir. Eğer öyle olsaydı, ne kadar çok hominid fosili bulursak, insanın evrimi hikayesinin de o kadar açık hale gelmesi gerekirdi. Oysa eğer bir şey olduysa, bunun tam tersi olmuştur.167
Konunun uzmanı olan diğer pek çok evrimci, aslında savunduğu teori hakkında son derece kötümser düşüncelere sahiptir. Örneğin ünlü Nature dergisinin en önemli bilim yazarı Henry Gee, "insanın evrimi ile ilgili 5 ila 10 milyon yıl öncesine ait tüm fosil kanıtlarının küçük bir kutuya sığabilecek kadar az olduğunu" söyler. Gee'nin bundan vardığı sonuç ilginçtir:
Ata-torun ilişkilerine dayalı insan evrimi şeması, tamamen gerçeklerin sonrasında yaratılmış bir insan icadıdır ve insanların önyargılarına göre şekillenmiştir... Bir grup fosili almak ve bunların bir akrabalık zincirini yansıttıklarını söylemek, test edilebilir bir bilimsel hipotez değil, ama gece yarısı masallarıyla aynı değeri taşıyan bir iddiadır -eğlendirici ve hatta belki yönlendiricidir-, ama bilimsel değildir.168
Peki evrime hiçbir şekilde bilimsel bir kanıt sağlamayan bu bilim dalının evrimciler tarafından bu kadar önemli olmasının ve bulunan her fosil bulgunun abartılı, taraflı bir şekilde yorumlanmasının nedeni nedir? Evrimci Greg Kirby, Biyoloji Öğretmenleri Birliği'nin toplantısında yaptığı bir konuşmada bu psikolojiyi şöyle ifade etmiştir:
Eğer bütün hayatınızı kemik toplamak, kafatasının ve çenenin küçük parçalarını bulmak için harcıyorsanız, bu küçük parçaların önemini abartmak için çok güçlü bir istek duyarsınız".169
Yukarıdaki itiraflardan da anlaşıldığı gibi paleoantropolojinin evrime delil sunacak hiçbir bilimsel bulgusu yoktur. Ellerindeki yalnızca üstün bir Yaratıcı olan Allah'ın varlığını inkar etmek için taraflı yorumlanmış fosillerden ibarettir.
166. G. A. Clark, C. M. Willermet, Conceptual Issues in Modern Human Origins Research, New York, Aldine de Gruyter, 1997, s. 76.
167. Niles Eldredge, Ian Tattersall, The Myths of Human Evolution, ss. 126-127.
168. Henry Gee, In Search of Deep Time, The Free Press, New York, 1999, ss. 116-117.
169. Paul S. Taylor, Origins Answer Book, 5. baskı, 1995, s. 35.