4 Temmuz 2010, Harun Yahya TV ADNAN OKTAR: Delice bir azim, delice bir kararlılık gerektirir büyük davalar. Gözü kara kararlılık gerektirir. Bıkmak değil. Katlamalı artan bir şevk ve heyecan gerektirir. Heyecan olmadan birlik olmaz. Alimler Birliği toplanıyor. Hep beraber yemek yiyorlar. Otelde sohbet ediyorlar, dağılıyorlar. Yine geliyorlar otele. Çünkü heyecan yok, şevk yok. İslam Birliği’ni istemek niye suç olsun? Müslüman değil misin sen? Birlik, kardeş olmak istiyorsun sen. Bunda anormal olan ne var? İnsanları seviyoruz diyorsun. Dostluk, barış olsun diyorsun. Burada anormal olan ne var? Yani kimi rahatsız edecek bir yönü var bunun? A9 TV; 14 Mayıs 2012 ADNAN OKTAR: Defalarca İslam âleminin âlimleri toplandı. Ehlisünnet âlimleri toplanıyor, Şii âlimleri toplanıyor, hiçbir şey çıkmaz ondan. Ta Abdülhamit devrinde başlamıştır bu toplantılar, İttihad-ı İslam toplantıları. Toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Toplanıp toplanıp dağılıyorlar. Hoca efendiler bol bol pilav yiyor, tavuk yiyor. Üstüne zerde hoşafı yiyip geğirerek işlerine güçlerine gidiyorlar. Hepsini tenzih ederim de. Çünkü hepsi ayrı ayrı olmasa da, birçoğu enaniyetli. “Hadi bir başkan seçelim” deyince, gözleri parlıyor hepsinin. Hani “beni göremiyor musunuz?” gibisinden. Her biri ayrı ayrı kendini büyük görüyor. Onu çözmek için Cenab-ı Allah, işte Hz. Mehdi (a.s.)’ı göndermiş ki böyle bir karmaşa olmasın. Ve ümmet kolay bulsun diye de eşkâlini, tipini, zamanını, yapacağı hareketleri, her şeyini anlatmışlar. Resulullah (sav) anlatmış. Bediüzzaman da çok kapsamlı, daha da detayları anlatmış. “Darwinizm’e karşı, materyalizme karşı mücadele verecek.” E adam “sakın” diyor, “Bediüzzaman’ın anlattıklarını anlatma, konuşmayacaksın” diyor. Bediüzzaman’dan korkar hale gelmişler adamlar. A9 TV, 30 Ağustos 2011 ADNAN OKTAR: Hiçbir kurum, hiçbir kuruluş birliği sağlayamaz. Resulullah (s.a.v.) kimin birleştireceğini, nasıl birleştireceğini açıklamış. Modern kafayla teşhis koyamazsın. Modern kafayla birleştiremezsin. Muhammed Mehdi (a.s.)’dır birleştirecek olan şahıs ve talebeleri. Arap baharı da aslında Hz. Mehdi (a.s.) baharıdır. İttihad-ı İslam baharıdır. Yer yerinden oynuyor. Tayfunlar, kasırgalar, depremler, ihtilaller. Dünya zangır zangır sallanıyor Hz. Mehdi (a.s.)’in alametleriyle. Ama kurumlar, kuruluşlar bu konuda bir şey yapamaz. Yapabilse şu ana kadar yaparlardı. Çay içip, kuru pasta yiyip, muhabbet edip dağılıyorlar. Sık sık toplanıyorlar. Yıllardan beri toplanırlar, ilimlerini gösterirler, irfanlarını gösterirler, anlatırlar, konuşurlar. Fakat hiçbir şey çıkmaz. Evli evine, köylü köyüne, herkes işine gider. Aşk lazım aşk, deli aşk. Allah aşkı gerekiyor, Hz. Mehdi (a.s.) aşkı gerekiyor. Onlar olmadan olmaz. Resmi ağızlarla, soğuk konuşmalarla bu işler olmaz. Yani deli aşık olmak lazım. Millete aşık olacaksın. Müslümanlara aşık olacaksın, hepsinin üzerinde Allah’a aşık olacaksın, Resullulah'a aşık olacaksın. Deli aşıklar ortaya çıktı mı o ateşi bir yaktı mı dünya aşk ateşiyle cayır cayır yanar. Olay budur. Öyle buz gibi adamlar, sigara içerek, enaniyet yaparak, kibir yaparak –tabii oradaki ekibi tenzih ediyorum- hiçbir yere varamazlar. Resullullah’ın hadislerinden (haşa) utanarak, İslam ahlakı hakim olmayacak olmayacak, Hz. Mehdi (a.s.) gelmeyecek diyerek olmaz. |