20. yüzyıl boyunca Türk-İslam coğrafyasında büyük acılar yaşanmıştır. Hala belli bölgelerde devam eden çatışmalar ve gerginlikler, masum insanlara ciddi sıkıntılar yaşatmaktadır. Bugün bölgede yaşanan geniş çaplı sorunlar yüzeysel yöntemlerle, kalıcı çözüme kavuşturulamaz. Ancak köklü bir çözüm bölgeye kalıcı barışı, istikrarı ve huzuru getirebilir. Bu köklü çözüm ise Türk-İslam Birliği`nin oluşturulmasıdır.
Türk-İslam Birliği`ni oluşturacak olan ülkelerin çoğu bundan bir yüzyıl öncesine kadar aynı devletin, Osmanlı`nın idaresinde beraber yaşayan halklarıydı. Aynı tarihi, aynı medeniyeti, aynı dini ve aynı kültürü yüzyıllarca paylaşan bu toplumların, bir birlik oluşturmaları son derece doğal ve gereklidir.
Tarih, İslamiyet'in, Ortadoğu'ya adaletli, hoşgörülü, müşfik bir yönetim tarzı sunan tek inanç sistemi olduğunu göstermektedir. İslam tarihinin adaletli, müşfik, mütevazı ve olgun hükümdarlarla dolu olması, Allah'ın Müslümanlara Kuran'da bildirdiği üstün ahlaktan kaynaklanmaktadır. Müslüman bir yönetici Allah'tan korktuğu için, kendisine verilen hiçbir imkan ve iktidar onu dejenere etmez, şımartmaz, kibirlendirip zalimleştirmez.
Allah, Kuran ahlakının gereği olan adaletle ilgili olarak bir ayette şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır." (Nisa Suresi, 135)
Ortadoğu'da Barış Nasıl Sağlanır?
Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgeden çekilmesiyle bitmiş olan ``Osmanlı Barışı`` bugün hala telafi edilebilmiş değildir. Ancak şu anda özellikle Filistin`de barış ve huzurun bir an önce kurulması zorunludur. Buradaki yaşama şartları her geçen gün güçleşmekte, yaşanan sıkıntıların dozu giderek artmaktadır. Masum bir halkın tüm haklarını elinden alarak ve onları açlığa ve yokluğa mahkum ederek kurulacak bir barış adaletli olmayacaktır. Daha da önemlisi böyle bir barış gerçek anlamda bir barış değildir. Çünkü böyle bir barış güvenlik ve huzuru hakim kılamaz, tam aksine karmaşa ve kaosun artmasına neden olur. Topraklarından çıkarılan tüm insanların razı olacağı bir ortamın hakim olması ise ancak adaletin, eşitliğin ve insan haklarının her yönüyle gözetildiği bir barış planı ile mümkün olabilir. Bölgedeki vahim durumu gazetelerden ve televizyonlardan takip etmek durumunda olan bizler için hiçbir şey yokmuş gibi yaşamaya devam etmenin sorumluluğu, kuşkusuz büyük olur. Bu yüzden bizlerin sorumluluğu, tüm dünyayı Allah'a iman etmeye, din ahlakının getirdiği güzellikleri yaşamaya davet etmek ve Kuran ahlakının karşısında yer alan din düşmanı ideolojilerle fikri bir mücadele yürütmektir.
Müslümanlar olarak temennimiz, akan kanların durması ve Ortadoğu'ya barış gelmesidir. Allah'ın izniyle barışın gerçekleşmesinin vesilesi ise, HZ. MEHDİ ÖNDERLİĞİNDE TÜRK-İSLAM BİRLİĞİNİN KURULMASI OLACAKTIR.
Ortadoğu'da Barışın Tesis Edilmesine Hz. Mehdi Vesile Olacaktır
Peygamberimiz (sav)'in Ahir Zamanı anlatan hadislerine genel olarak bakıldığında dikkati çeken ortak nokta, Hz. Mehdi çıkıncaya kadar Ortadoğu topraklarında karışıklıkların, fitnelerin ve büyük olayların yaşanacağıdır. Bu konuyla ilgili hadislerden biri şu şekildedir:
"Şam`da fitneler bir taraftan sakinleştikçe, diğer bir taraftan alevlenir. Gökten çağırıcı bir melek `Mehdi emirinizdir. Mehdi Halifenizdir` demedikçe de fitneler bitmez." (Mustafa Reşit Filizi, Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, s. 63)
Hz. İsa ile birlikte yeryüzünde bulunacak olan Hz. Mehdi`nin çıkışı öncesinde Şam bölgesinde büyük karışıklıklar olacağı hadisten anlaşılmaktadır. Şam, Arapçada kelime manası olarak `sol` anlamına gelir ve eskiden beri Hicaz bölgesinin (Mekke ve Medine şehirlerinin bulunduğu bölge) sol tarafında kalan ülkeleri ifade eder. Dolayısıyla bu hadis Ortadoğu bölgesinde halen devam eden çatışmaların kimi zaman azalıp kimi zaman artacağına ve ancak Hz. Mehdi çıkınca tam anlamıyla sona ereceğine işaret etmektedir. Ayrıca, Hz. Mehdi`nin çıkışı ile beraber Müslümanların onun etrafında birlik olmasıyla kurulacakTürk-İslam Birliği de Allah`ın izniyle bu sorunların tamamının çözümüne vesile olacaktır. (En doğrusunu Allah bilir).