Dünya genelinde birçok siyasetçi, düşünür ve aydın çatışmaların, ihtilallerin, savaşların, ekonomik krizlerin, kargaşa ve anarşinin belirli bir amaca ulaşmak için bir üst akıl tarafından ve tek bir merkezden yönetildiği konusunda hemfikirdir.
Bu gerçekliği net bir şekilde ortaya koyan çok fazla delil mevcuttur: Olayların meydana geliş şekli, birbirleriyle bağlantıları ve zamanlaması, bunların dünya politikalarını derinden etkileyecek şekilde gerçekleşiyor olması, bir araya gelmesi mümkün olmayan güçlerin kötülük adına ittifak ediyor olması, iyiliği ve sevgiyi savunanların dünya çapında baskı altına alınması, zaman zaman ortaya çıkan itiraflarla birlikte yaşananların geniş açıdan yapılan analizleri bizleri çok uzun vadeli planların hayata geçirildiği gerçeğine ulaştırmaktadır.
Diğer taraftan, terör örgütlerinin, mafyanın ve suçluların görünürde farklı odaklar tarafından ısrarla korunup korunuyor olması, önlenmesi kolay olan katliamların göz göre göre gerçekleştiriliyor olması da bunları organize eden bir derin yapının varlığının diğer delillerindendir.
Kötülüklerin Tek Bir Merkezi Var
Üzerinde çoğu zaman uzlaşılamayan husus ise, kötülükleri kimin veya kimlerin organize ettiğidir. Kötülüklerin ana merkezi olarak bir yandan, “finans baronları, faiz lobisi, uyuşturucu kartelleri, medya baronları, uluslararası dev şirketler, petrol lobisi” gibi oluşumlar görülürken, diğer yandan da bazı gizli komiteler ve bazı devletler de bu alandaki araştırmaların konusu olmuştur. Ancak bu konuda yapılan en büyük hata, tarihsel gerçekliklere geniş açıdan bakamamak ve gerçek merkezi yapıyı bulamamaktır.
Geniş bir perspektiften bakıldığı zaman, nefret politikalarını oluşturup yaygınlaştıran onlarca yapının aslında birbirleriyle koordoneli bir şekilde çalıştığı, bu yapıların ortak bir felsefelerinin ve hedeflerinin ortak olduğu ve bunların büyük bir organize suç örgütünün piramidini oluşturdukları anlaşılacaktır.
Kötülükleri organize eden bu karanlık yapı, sözlük anlamı fesat çıkaran, kötü yaratılışa sahip olan, kötülükleri tasarlayan ve yalan söyleyerek insanları kandıran anlamına gelen “Deccaliyet”tir.
İlahi dinlerin tamamında bu karanlık yapı çok detaylı olarak tarif edilmiş, yeryüzünde dirlik ve düzeni bozmaya çalışacağı bildirilmiştir. İşte bu yapı Müslümanların inancına göre “Deccal”, Hristiyanlara göre “Antichrist”, Musevilere göre ise “Antimessiah”tır. Ancak, farklı isimlere sahip olsa da bu yapı tek bir yapıdır ve özellikleri de aynıdır.
Deccaliyetinn Varlığının Anlaşılması
Dünyanın şu an içinde bulunduğu durumu tam anlatabilmek için, günümüzün imkanlarını geçmiş zamanla kıyas etmek çok önemlidir. Çok uzak değil, bundan yüz yıl kadar öncesine gittiğimizde, büyük felaketlere, kıtlıklara, salgın hastalıklara veya doğal afetlere maruz kalan bölgelerin durumunun dünyanın diğer kesimleri tarafından bilinmediği gerçeğiyle karşı karşıya kalırız. Büyük felaketlere uğramış bölgelere yardımların toplanıp ulaşması da geçmişte bir o kadar güç olmuştur. Bu da yıkımları, acıları, felaketlerin boyutunu daha da arttıran bir sebebe dönüşmüştür.
Günümüzde ise teknolojinin ve iletişimin gelişmesiyle, çoğunlukla saniyeler içinde tüm dünya her olaydan anında haberdar olmaktadır. Felaketlere yardım elini uzatmak da yine kısa süreler içinde mümkün olmaktadır.
Aynı şekilde, bugün ülkeler bir araya gelmiş, insan haklarını güvence altına alan ilkeler kabul edilmiş, haksızlıklara anında müdahale etmeyi sağlayabilecek bir alt yapı oluşturulmuştur. Ortak hukuki yaptırımlar çerçevesinde yardımlaşma ve dayanışma, dünyanın medeni sayılan tüm güçlü ülkelerince ana ilke olarak kabul edilmiştir. Dünyanın neresinde bir adaletsizlik yaşansa, neresinde insanların acil bir yardıma ihtiyaçları olsa, devletlerin, toplumların, sivil toplum kuruluşlarının, kısaca tüm insanlığın anında seferber olup yaraları çabucak saracakları imkanlar fazlasıyla mevcuttur.
Ancak bu sistem neredeyse hiçbir zaman işlememektedir. Ortadoğu’da, Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika’da, hatta Avrupa da dahil olmak üzere milyarlarca insan, kendilerini kötü yaşam şartları ve tehlikeler içinden kurtarıp çıkaracak bir yardım eli beklerken, adeta yardımların önü kesilmekte, insanlar bolluk içinde yokluğu yaşamaya, huzur ve güvenlik içinde olmak varken anlamsız ve acımasız savaşlarda yok olmaya mecbur bırakılmaktadır
Elbette, insanlık tarihinin her döneminde şeytana uyan, zalim, despot ve acımasız yöneticiler var olmuştur. İnsanlık, bu gaddar yöneticilerin zulmü altında adeta Cehennem hayatı yaşamak mecburiyetinde kalmıştır. Ancak günümüzdeki gibi hiçbir dönemde, hakları ihlal edilen, zulme uğrayan, fakirlik içinde kıvranan, afetlere maruz kalan, mülteci kamplarında ölümle pençeleşen, suçsuz yere savaşlarla yok edilen, açlığa ve salgın hastalıklara yenilen milyonların görüntülerine insanlık, şahit olmamıştır.
Artık herkesin görmeye alıştığı, hatta birçok insanın artık hiç önemsemediği şöyle haberler manşetlerde yer almaktadır:
Yukarıdaki örnekler, son yıllarda vuku bulan ve günümüzde de artarak gerçekleşmeye devam eden milyonlarca dehşet verici olaydan sadece birkaçıdır. Asıl önemlisi, bu felaketlerin önlenmesi çok kolayken önlenmiyor olmasıdır.
Bu ve benzeri hadiselerin dur durak bilmeden devam ediyor olması ve sevgisizliğin de büyük bir hızla yayılıyor olması, kötülükleri organize eden bir yapının iş başında olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Günümüzün En Önemli Fikri Mücadelesi Deccaliyete Karşı Yapılmalıdır
Deccal’in en büyük oyunu ve hilesi ise, “Deccal”in olmadığı telkinini verebilmesidir. Bilerek veya bilmeyerek Deccaliyetin etkisi altında olan basın yayın kuruluşları, aydın görünümlü ancak hayatını çıkarlarına teslim etmiş Deccaliyet yancıları da bu toplum mühendisliğinde görev almaktadır. Ne zaman Deccaliyet gündeme getirilse, taraftarları da “Deccaliyet yok ki” “Henüz deccaliyet hakim değil ki” propagandasına başlamaktadır. Deccal bu şekilde dikkat dağıtmakta, kendisini ele verecek ve deşifre edecek bilgileri gözlerden gizlemekte, organize kötülüklerin sözde tesadüfen meydana geldiği yalanına da insanların çoğunu inandırmaktadır. Böylece yüzlerce yıldır devam ettirilen,
da kolaylıkla organize bir şekilde sürdürülmektedir.
“Deccaliyet yok” demek, “kötülükleri organize eden yapılarla fikren mücadele etmek anlamsızdır” demekten başka bir şey değildir. Bu da fikri mücadeleyi daha başlamadan sonlandıracaktır. Böylece insanların gücü ve enerjisi de Deccaliyet’in kontrolüne geçmiş olacaktır.
İşte bu yüzden malum çevrelerin “Deccaliyet yoktur” propagandalarına itibar edilmemelidir. Dünyaya barışın ve sevginin hakim olmasını isteyen iyiler, kötülükler karşısında Allah’a sığınarak birlik olmalı, şeytani zekaya sahip olan bu yapıya karşı muhakkak akılla, fikirle, ilimle ve felsefeyle gereken mücadeleyi vermelidir.
[i] http://www.yenisafak.com/dunya/irakta-kac-milyon-sivil-oldu-68967
[ii] http://www.yenisafak.com/dunya/irakta-2-milyon-cocuk-magdur-88820?p=1
[iii] http://www.dw.com/tr/afrikada-kuraklık-korku-açlık-ve-susuzluk/g-19027804
[iv]http://www.cnnturk.com/2012/dunya/02/16/saatte.300.cocuk.acliktan.oluyor/649368.0/index.html
[v] http://www.akradyo.net/8664341439,71955,9,18-milyon-acliktan-oldu-657-milyon-telefon-satildi.aspx
[vi] http://www.hurriyet.com.tr/dunyada-52-ulke-ac-40003046
[vii] http://www.stratejikortak.com/2016/04/suriyeli-multecilerin-sayisi.html
[viii] http://www.karar.com/dunya-haberleri/bmnin-en-son-rakamlarina-gore-dunyadaki-multeci-sayisi-60-milyon-82395
[ix] http://www.igamder.org/haberarsivi/rakamlarlagocmenolumleri/
[x] http://www.hurriyet.com.tr/2015-kuresel-teror-indeksi-yayinlandi-en-kanli-orgut-boko-haram-40015119
[xi] https://onedio.com/haber/son-10-yilin-en-kotusu-turkiye-kuresel-baris-endeksi-nde-163-ulke-arasinda-145-sirada--715295
Adnan Oktar'ın Daily Mail News'de yayınlanan makalesi: