Adnan Oktar’ın 25 Aralık 2010 Kahramanmaraş Aksu Tv ve Gaziantep Olay Tv’deki Sohbetinden
Şeytandan Allah'a sığınırım "Allah göklerin ve yerin nurudur." 1959 tarihini veriyor, Bediüzzaman'ın vakti, Risale-i Nur'un serbest bırakıldığı devir. Bakın "Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir ki; sırça sanki incimsi bir yıldızdır." 2037 tarihini veriyor bu. Bakın, "çerağ bir sırça içerisindedir, sırça sanki incimsi bir yıldızdır ki;" ‘incimsi bir yıldız’ Mehdi (a.s.)'a bakıyor, 2037. "Doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) nerdeyse ateş ona dokunmasa bile yağı ışık verir." Burada da açık açık elektrikten bahsediyor ayette. Bakın, "doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır." Hiçbir yere ait olmayan bir ağaç. Elektrik şebekesi nasıl? Kökten bütün şehre yayılıyor ağaç dalları gibi, "nerdeyse ateş ona dokunmasa da" ateş dokunmadan yanan nedir? Elektriktir. Ateş, kablolu elektrikte elektrik var ama ısı yok. Bir elektrik lambası yandığında kibritle yakmıyoruz, düğmeye bastın mı yanıyor. Ayet ne diyor? "Nerdeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir." Bastın mı yanıyor. "(Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir." "Allah kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir." 1980 tarihini veriyor. Mehdi (a.s.)'ın vazifeye başladığı tarihi veriyor bak. "Allah kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip iletir." 1980, Risale-i Nur'a da bakıyor bu ayet aynı zamanda, Bediüzzaman'nın zamanına da bakıyor. Hakimiyet devrine de bakıyor, Mehdi (a.s.)'ın vazifeye başladığı tarihe de bakıyor, çok önemli bir suredir Nur Suresi’nin 35. ayeti.