14 ağustos 2009 tarihinde yayınlanan Sansürsüz programında yine katılımcı Darwinistler tarafından çok büyük bir hata yapılmış ve yine mutasyonlar evrimin en büyük mekanizması ile gösterilmeye çalışılmıştır.
MUTASYONLARIN EVRİM MEKANİZMASI OLARAK GÖSTERİLMESİ, GENETİK BİLİMİNİN BU DERECE İLERLEDİĞİ 21. YÜZYILDA, DARWİNİSTLER AÇISINDAN BÜYÜK BİR UTANÇTIR.
Öncelikle mutasyonlarla ilgili şu önemli noktaları belirtmek gerekmektedir:
Darwinistler canlıların mutasyonlar yoluyla evrimleştiklerini iddia ederler. Canlı hücrelerinde meydana gelen mutasyonların canlıya her nasılsa mutlaka fayda getirdiğini, ona yepyeni yapıların bilgisini eklediğini iddia etmektedirler. Oysa bir canlının mükemmel bir mekanizmaya sahip DNA sistemine etki eden bir mutasyon, ona %99 oranında mutlaka zarar getirecektir. Dahası, hiçbir mutasyon, canlıya, CANLIDA DAHA ÖNCE VAR OLMAYAN YEPYENİ BİR YAPI EKLEYEBİLME GİBİ BİR YETENEĞE SAHİP DEĞİLDİR. Mutasyon, gen içinde gerçekleşen kopmalar, yer değiştirmeler ve bozulmalardır. Bir kuşun genetik yapısında yüzgeçlere ait bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla kuşun geninde meydana gelen bir yer değiştirme, o kuşun genetik bilgisine hiçbir zaman dışarıdan yüzgeç bilgilerini eklemeyecektir.
Örneğin bir bakteride yaklaşık 2000 çeşit protein bulunurken insan gibi bir organizmada 100.000 çeşit protein vardır. Bir bakterinin insan hücresine dönüşmesi için tam 98.000 çeşit yeni proteinin oluşması ve eklenmesi gereklidir. Yani şuursuz atomların, tesadüfen 98.000 çeşit yeni proteini yoktan oluşturmaları gerekir. Bu proteinlerin yapısının mutasyonlar tarafından oluşturulması ise hiçbir şekilde mümkün değildir, çünkü MUTASYONLAR DNA ZİNCİRİNİ UZATAMAZLAR, sadece mevcut zincir üzerinde bozulma ve hataya sebep olurlar. Bu konuda dünyaca tanınmış Darwinist paleontolog Stephen Jay Gould, şu itirafı yapmıştır:
Bir mutasyon büyük ve yeni bir ham malzeme (DNA) oluşturmaz. Türleri mutasyona uğratarak yeni bir tür elde edemezsiniz.1
Bu gerçeğe rağmen mutasyon iddiası ile Darwinistler bütün dünyayı aldatmaktadırlar.
Ergi Deniz Özsoy da, 14 Ağustos 2009 tarihli Sansürsüz programında, Darwinistlerin tek sığınabildikleri mutasyon iddiasına sığınmış ve DNA’nın kendisini kopyalaması sırasında hatalar oluştuğunu ve bu hatalar sonucunda genetik varyasyonla mutasyonlar meydana geldiğini ve bu mutasyonların da canlılarda değişikliğe yol açtığını öne sürmüştür.
Konu hakkında bilgisi olmayan kişileri rahatça aldatabilecek olan bu açıklama, açıkça bir demagojidir.
İnsan vücudunda her hücre bölünmesi gerçekleştiğinde, DNA kopyalanır. Bir hücre bölünmesi 20 ila 80 dakika arasında sürer ve bu esnada DNA"daki bilgi de kopyalanarak çoğaltılmalıdır. Yani DNA"daki 3 milyar bilgi, bu sürede hiçbir düzensizlik, unutma veya eksiklik olmadan kopyalanabilmektedir. Çoğaltma işlemi o kadar kusursuz işler ki, hata oranı 3 milyar basamakta yalnızca bir basamaktır. Bu tek hata da herhangi bir probleme sebep olmadan vücuttaki daha üst kontrol mekanizmaları tarafından yok edilir. Bir hücrenin DNA’sı kopyalanırken bir yandan da enzimler düzeltmenlik yaparlar.
Dolayısıyla DNA kopyalanırken hataya rastlanması, E. Deniz Özsoy’un iddia ettiğinin aksine çok nadir rastlanan bir durumdur. Peki DNA kopyalanırken hata olursa Özsoy’un iddia ettiği şeyler olur mu?
Eğer DNA kopyalanması sırasında geri dönülemez bir hata meydana gelirse ve bunlar enzimler tarafından tamir edilemezse –ki bu son derece düşük bir ihtimaldir-, bu DNA için ölümcül bir hatadır. DNA bu hata sonucunda kopar, parçalanır, bazen tamamen bozulur. Bu durum hücrenin de bozulması ve tüm yapının kanserleşmesi anlamına gelir. DNA gibi 1 milyon sayfalık bilgi taşıyan olağanüstü muhteşemlikteki dev molekülün, olağanüstü düzenini ortadan kaldıracak rastgele müdahalenin DNA’ya yeni bilgi eklediğini iddia etmek, ciddi bir mantık hezimetini temsil etmektedir.
Nitekim mutasyonların hiçbir evrimleşme sağlamayacağını artık günümüzde Darwinistler bile itiraf etmektedir.
Mutasyonların Evrimleştiremeyeceğine Dair Bilim Adamlarının İtirafları
Genetikçi B. G. Ranganathan:
Mutasyonlar KÜÇÜK, RASGELE VE ZARARLIDIRLAR. Çok ender olarak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonların EVRİMSEL BİR GELİŞME MEYDANA GETİREMEYECEĞİNİ GÖSTERİR. Zaten yüksek derecede özelleşmiş bir organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir değişim, ya etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir değişim kol saatini geliştirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri geliştirmez, ona yıkım getirir.2
Evrim Biyoloğu George Turner’ın 2003 yılında, New Scientist dergisine yaptığı açıklama:
Çok değil yakın zaman önce, türlerin nasıl oluştuğunu bildiğimizi sanıyorduk. İşlemin hemen her zaman popülasyonların tamamen izole olmalarıyla başladığına inanıyorduk. Genellikle popülasyonun ciddi bir "genetik darboğaz"dan geçmesinden sonra meydana geliyordu; (örneğin) hamile bir dişinin uzak bir adaya sürüklenmesinden ve onun yavrularının birbirleri ile çiftleşmesinden sonra olabileceği gibi. Bu "kurucu etki"nin güzelliği, laboratuvarda test edilebilir olmasıydı. Gerçekte, AÇIKÇASI TUTMADI. Biyologların tüm çabalarına rağmen, hiç kimse, KURUCU BIR POPÜLASYONDAN YENI BIR TÜR YARATMANIN YANINA BILE YAKLAŞAMADI. Dahası, bildiğimiz kadarıyla, insanların az sayılarda organizmayı yabancı ortamlara salmaları sonucunda hiçbir yeni tür oluşmadı. (George Turner, "How Are New Species Formed?", New Scientist, June 14, 2003, s.36)
Darwinist Pierre Paul Grasse:
Bir canlı vücudunda çok küçük bile olsa bir düzensizlik oluştuğunda, bunun sonucu ölüm olur. YAŞAM OLGUSU İLE ANARŞİ (DÜZENSİZLİK) ARASINDA HİÇBİR OLASI UZLAŞMA YOKTUR.3
Prof. Gerald L. Schroeder:
... Moleküler biyolojide gelişmeler, hayatın işleyişinin her safhasında görülen muazzam bir kompleksliği gözler önüne sermiştir, buradaki komplekslik oranı o kadar yüksektir ki, eğer bunun adım adım oluşturulması için rastlantısal mutasyonlara bel bağlayacak olsaydık, Nobel ödüllü De Duve"nun ifade ettiği gibi, "SONSUZLUK BİLE BUNUN İÇİN YETERLİ OLMAZDI." 4
Schroeder’in açıklaması, Darwinistlerin en çok kullandığı iddialardan birine de tam yanıt oluşturmaktadır. 14 Ağustos 2009 tarihinde yayınlanan Sansürsüz programında E. Deniz Özsoy’un da iddia ettiği gibi, Darwinistler, dünyanın oluşumundan itibaren geçen zamanın kendi lehlerinde olduğunu düşünmektedirler. Dünya"nın yaklaşık 5 milyar yaşında olduğuna işaret ederek; bunun, önemli değişimlerin sebebi sayılan mutasyonunların gerçekleşmesi için yeterli bir zaman olduğunu iddia ederler. Matematikçiler bu kadar kompleks bir hayatın tesadüfen gerçekleşme ihtimali olmadığını ortaya koymuşlardır. Matematikçiler, zaman dilimleriyle, mutasyon aralıklarını ve düzenli hayat sistemlerini eşleştirmek için onlarca yıldır çalışmaktadırlar. İSTATİSTİK HESAPLARINA GÖRE, TEK HÜCRELİ ORGANİZMANIN RASTLANTIYLA BİR ARAYA GELME İHTİMALİ, 10 ÜZERİ 78 436’DA 1’DİR.
Mutasyonları, birer evrim mekanizması haline getiren Darwinist zihniyet, canlıya tamamen zarar getirecek bir sistemi, demagoji yoluyla, mucizeler meydana getiren bir güç haline getirmiştir. Darwinistler, açıkça insanları bu yolla kandırmakta, açıkça gerekleri saptırmaktadırlar. Bütün bilim dünyası mutasyonların yeni bir yapı meydana getiremeyeceklerini çok iyi bilirken, hatta bunu bir evrimsel biyolog olarak Ergi Deniz Özsoy da çok iyi bilirken, yeryüzündeki bu olağanüstü çeşitlilikteki ve muhteşem komplekslikteki canlılığı bu kör ve zararlı sisteme dayandırmaktan çekinmemektedirler. Bu durum inanılır gibi değildir. İşte Darwinist diktatörlük, dünyaca tanınmış, kıdemli bilim adamlarını bu büyük aldatmacayı savunur hale getirmiştir. Bu durum, sonraki nesillerin hayretle karşılayacağı, Darwinistler açısından da utanç kaynağı olacak çok büyük bir mucizedir.
Ergi Deniz Özsoy, Richard Dawkins’in tek bir tane bile faydalı mutasyon örneği veremediğine inanmak istememişti. Kendisi ilgili videoya buradan ulaşabilir.
1 Stephen Jay Gould, "Is a New and General Theory of Evolution Emerging?", Lecture at Hobart&Wm Smith College, 4 Şubat 1980
2 G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner Of Truth Trust, 1988
3 Perre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s.97
4 Gerald L. Schroeder, Tanrının Saklı Yüzü, Gelenek Yayınları, çev: Ahmet Ergenç, İstanbul, 2003, s. 105