Son zamanlarda Avrupa ve Amerika basınında kendilerini “Müslüman” olarak tanıtan, ancak müslüman karakterini yansıtmayan bazı kişiler makaleleriyle ön plana çıkarılmaya başlandı. Bu kişileri bize tanıtan özellikleri, yazdıkları her kelimede, ağızlarından çıkan her sözde yoğun bir Batı hayranlığına sahip olmaları. Aşağılık kompleksi, özentilik ve züppelik de bu yazarların kolaylıkla gözlemlenen özelliklerinden...
Bu kişiler İslam dünyasında bir gelişme olduğunda televizyonlardaki programlara çağrılıyor, makalelerine gazete ve dergilerde geniş yer veriliyor. Ancak bu ilginin nedeni söz konusu “yazarların” İslam dinini ve Müslümanların haklarını savunmaları, çok geniş bilgi sahibi olmaları değil. Sebep, kullandıkları üslup, yani tartışmacı olmaları ve en önemlisi de Batılı çevrelere yaranma arzuları nedeniyle hemen her talebe koşulsuz-şartsız boyun eğmeleri...
Bu özenti yazarlar İslam karşıtı olan Avrupalı ve Amerikalı gruplarla ekip çalışması yapmakta hiçbir sakınca görmezler. Adeta bir mafya yapılanması gibi hareket ederler. İslam dünyasında onların bir sözcüsü gibi davranırlar. Buna zemin oluşturabilmek için de gerektiğinde Müslümanları savunuyor gibi görünürler. Böylelikle Müslüman toplulukların arasına sızar, toplantılarına, sohbetlerine katılırlar, tabi ki niyetleri dostane ilişkiler ya da İslam’ın menfaatleri değildir. Amaçları Avrupalı-Amerikalı ortaklarının isteklerini yerine getirmek, onların olumsuz fikirlerini Müslümanların arasında yaymaya çalışmaktır. Bunun için de kendileri gibi özenti karakterleri tespit edip, çeşitli vaatlerle onları da aralarına katarlar.
Avrupalı veya Amerikan ortaklarına olan hayranlıkları her söz ve tavırlarından, onları taklit etme gayretlerinden, züppe ve özenti üsluplarından hemen anlaşılır. Sosyal medyayı kullanış şekillerinde bu açık bir şekilde görülür. “Müslüman” kimliklerine rağmen İslam’a aykırı ifadeleri hiç rahatsız olmadan kullanırlar, kutsal değerlerimize ve saygıya uygun olmayan espriler yapar, karikatürler paylaşırlar. Bunu da kendi özenti anlayışları içinde bir sözde modernlik gibi sunarlar.
Özenti ruhlu bu insanların en önemli özelliklerinden biri de hiçbir anlamı olmayan ancak Batı kültüründe değerli zannedilen davranışları sahiplenmelidir. Ellerinde şarap kadehleriyle ya da puroyla resim çektirir, entel kültürde önemli sayılan kafelere sık sık gittiklerini vurgularlar. Bu tip çevrelerde tanınan kişiler tarafından muhatap alınmayı, onların kendileriyle konuşmasını, hatta o kişilerle resim çektirmeyi çok büyük bir başarı olarak görür, bunu her yerde anlatırlar.
Bütün bunlarla da karakterlerine sinmiş olan aşağılık komplekslerini hafiflettiklerini zannederler. Özenti ruhlu kişilerin bir diğer bilinen özellikleri ise Müslümanlardan utanç duymaları ama entel, yarı dinsiz, komünist özentisi, İslamiyet’le kendince alay eden züppe yazarlarla züppe konuşmalar yapan kişilerin yanında kendilerini rahat ve huzurlu hissetmeleridir. İşte bu nedenle tek düşünceleri kendilerini bu çevrelere sevdirmek, beğendirmektir.
Kendince önemli zannettiği kişiler tarafından kaale alınmak, onlar için çok büyük bir başarı olarak görülür. Ardından Avrupalı-Amerikalı çevreler bu özenti kişilere sahip çıkıyor gibi davranır, düşüncelerine ve yazılarına övgüler yağdırırlar ve bu kişilerin kendilerini çok önemli gibi hissetmelerini sağlarlar. Hatta makaleleri çoğu zaman başkaları tarafından yazılır ya da tashihe tabi tutulur. Böylece de Avrupa-Amerika’da bulunan İslam karşıtı çevrelerin görüşleri Müslüman bilinen kişilerin kalemiyle dile getirilmiş, İslam dünyasında yayılmış olur.
Bundan sonrası oldukça kolaydır; biri “Türkiye bölünsün” der, diğeri “İslam dünyası asla birleşmemeli” der. Bir diğeri “Diktatörleri desteklemek lazım” derken, başka bir tanesi ise “Terör örgütlerini silahlandırmanın Ortadoğu’da barışa giden yol” olduğu gibi baştan aşağı zırvalarla dolu yazılar kaleme alır. Kendileri ün kazandıklarını zannederken aslında İslam dünyasını karıştırmaya çalışan gizli patronlarına hizmet etmiş olurlar.
Bütün bu çabaların amacı İslamiyet’i yanlış tanıtmak, Müslümanları pasifize etmek, güçten düşürmek, şevklerini kırmak, hizmet aşklarını ortadan kaldırmaktır. İşte söz konusu özenti kişiler de kendilerine verilmiş olan bu görevleri bilerek veya bilmeyerek yerine getirirler.
Bu, pek çok kişinin farkında olmadığı, ancak gün geçtikçe daha da yaygınlaşan gizli bir hastalık. Özellikle de Batı ülkelerinde yaşayan, Pakistan, Hindistan ve Bangladeş kökenli çok sayıda insan Amerikan-Avrupa gizli derin devleti tarafından bu şekilde kullanılıyor. Çoğu farkında dahi olmadan dindaşlarına, belki de yıllarca hizmet ettikleri İslam toplumuna zarar veriyor, zararlı fikirlerin yayılmasında aracı oluyorlar. Bu tehlikeye karşı çok dikkatli olunması ve mutlaka tedbir alınması gerekiyor. Bunun için de İslam ahlakının güzelliklerinin farkında olan, gerçek İslam ahlakının yeryüzünde hakim olması ve Müslümanlar arasında birliğin sağlanması için gayret eden kişilerin, alimlerin, yazarların desteklenmesi hayati önem taşıyor.