... O ZATIN üçüncü vazifesi, HİLAFET-İ İSLAMİYE’Yİ (İslam halifeliğini -Müslümanların manevi liderliğini-) İTTİHAD-I İSLAM’A BİNA EDEREK (İslam Birliği üzerine kurarak), İSEVİ RUHANİLERİYLE (dindar Hıristiyanlarla ve Hıristiyan alimleriyle) İTTİFAK EDİP (iş birliği ve dayanışma içerisine girerek) DİN-İ İSLAM’A (İslam dinine) HİZMET ETMEKTİR. BU VAZİFE, PEK BÜYÜK BİR SALTANAT ve KUVVET ve MİLYONLAR FEDAKARLARLA (milyonların fedakarane katılımıyla) TATBİK EDİLEBİLİR (yerine getirilebilir). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 9)
Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.)'ın üçüncü vazifesinin ‘İslam toplumunu birleştirmek ve bu birliğin başındaki şahıs olarak Hıristiyan alemiyle ittifak yapmak olduğunu’ belirtmiştir. Bediüzzaman, Hz. Mehdi (a.s.)'ın bu vazifesinin yerine getirilebilmesi için pek büyük bir saltanat, büyük bir kuvvet ve milyonların fedakarane katılımının gerektiğini bildirmiştir.
Hz. Mehdi (a.s.)'ın üçüncü vazifesi olan Hıristiyan önderlerle ittifak etmesi ve bu vesilesiyle İslam'a hizmet etmesi Bediüzzaman'ın yaşadığı dönemde oluşmamış olaylardır. Her iki dinin ittifak ederek, İslam ve Hristiyanlığın ortak cephesi olan "materyalizm ve dinsizliğe" karşı ittifak etmeleri de Bediüzzaman döneminde gerçekleşmemiştir.
Kuşkusuz ki böylesine geniş çaplı gelişmeler elbetteki bütün dünyanın gözleri önünde cereyan edecektir. Kitle iletişim araçları vasıtasıyla herkesin anında haberdar olacağı ve yaşayacağı bu büyük değişim, ne Bediüzzaman'ın devrinde ne de bir başka zaman diliminde yaşanmamıştır. Bediüzzaman bu vazifenin, -Allah’ın izniyle- Hz. Mehdi (a.s.) tarafından yerine getirileceğini belirterek, kendisinin neden ‘Mehdi' olmadığını bir kez daha delillendirmiştir.
'Bediüzzaman kendisinin 'Ahir zamanın büyük Mehdisi' olmadığını delilleriyle birlikte açıklamıştır' makalesine geri dönmek için tıklayın <<<<<<