Kimi insanlar, zorluklar karşısında gereken sabrı ve olgunluğu gösteremezler. Bu tür durumlarda olayları daha da zorlaştıracak, karşılarındaki insanlara yük olacak bir tavır içerisine girebilirler. Heyecana kapılıp beceriksizleşebilir, paniğe ve korkuya kapılarak tedbirsizce tavırlar sergileyebilir, olayları daha da tırmandırıp çevrelerindeki insanları da telaşa kaptırabilirler.
Allah (cc)`ın lütfuyla samimi iman eden Müslümanlar için ise böyle bir durum söz konusu değildir. Allah (cc)'a karşı olan sevgileri, güvenleri, bağlılıkları ve teslimiyetleri müminlere güçlü bir cesaret ve yiğit bir karakter kazandırır. İman sahipleri, Allah (cc)'ın insanları zorluklarla deneyeceğini; bunlar karşısında cesaret ve teslimiyetle Allah (cc)'a bağlılıkta kararlılık gösterenleri rahmetine kavuşturacağını bilirler. Bu da onları daha kararlı ve şevkli kılar. Allah (cc) Kuran'da iman edenlerin bu özelliklerini şöyle bildirmiştir:
"Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz."(Bakara Suresi, 156)
Müslümanın bu cesareti, asıl hayatın dünyada değil ahirette yaşanacağını bilmesinden de kaynaklanır. Allah (cc)'a olan derin teslimiyeti ve güveni, mal ya da can kaygısına kapılmasını engeller. İnsanı Allah (cc) yaratmıştır ve hayatına son verecek olan da yine ancak O'dur. Aynı şekilde insanın dünya hayatında sahip olduğu maddi manevi tüm nimetleri; sağlığını, malını, mülkünü herşeyini kendisine veren Rabbimiz'dir. Bunları alacak olan yine ancak Allah (cc)'tır. Mümin, Allah (cc)'ın herşeyi hayır ve hikmet üzerine yarattığını bildiği için, bunlardan herhangi birine zarar geldiğinde de, bunun Allah (cc)'tan bir güzellik ve bir hayır olarak kendisine ulaşacağını bilmenin rahatlığını yaşar. Bundan dolayı, bir tehlike ya da zorluk ile karşı karşıya kaldığında dahi Allah (cc)`ın izniyle asla yılgınlığa kapılmaz.
Müminlerin bu cesareti aynı zamanda da, Kuran'da bildirildiği gibi, Allah (cc)'ın sınırlarını bütünüyle ve kusursuzca korumada Allah (cc)'tan başka kimseden korkmadan ve çekinmeden kararlılık göstermeyi, hiçbir durumda Kuran ahlakından taviz vermemeyi gerektirir. Bu nedenle, yalnızca Allah (cc)'tan korkan, O'na derinden bağlı olan insanların, imanlarından kaynaklanan bir tavırdır. Allah (cc) rızası için, Rabbimiz'in emrettiği ahlakı yaşamak ve diğer insanların da bu ahlakı yaşamalarını sağlamak için çaba harcar, etraflarında işleyen kötülüklere güzel ahlakla çözüm getirir, şartlar her ne olursa olsun Kuran'a uygun tavır gösterirler. Kötülüklere karşı fikri mücadele etmeyi, doğruyu, güzeli, iyiyi anlatmayı Allah (cc) rızası için kendilerine görev edinirler.
Müminlerin bu cesaretinin kökeninde tamamen Allah (cc) sevgisi, Allah (cc) korkusu ve Allah (cc)'ın rızasını kazanmaya yönelik samimi bir çaba vardır. Kuran'a uygun bir cesaret, Allah (cc)'tan başka hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmamayı, Allah (cc) rızasına en uygun davranışı yapmakta hiç tereddüt göstermemeyi ve kararsızlıkta bulunmamayı da gerektirir. İman edenlerin en önemli özelliklerinden biri, hiçbir zorluk karşısında yılmamaları, Allah (cc)'tan başka hiç kimseden ve hiçbir şeyden korkmamalarıdır. Onlar Allah (cc)'tan başka bir güç olmadığını bilirler. Bu da, onlara Rabbimiz'in izniyle her türlü korkuyu yenecek cesareti verir.