Kuran ahlakını yaşayan kişiler, bu ahlakın vesile olduğu birçok nimetin güzelliğini yaşamaktadırlar. Bu güzelliklerin en büyüklerinden birisi ise hiç şüphesiz, Yüce Rabbimiz`in ‘Müminler ancak kardeştirler…` (Hucurat Suresi, 10) ayetinde bildirdiği ve Müslümanların kalpleri arasında kıldığı kardeşlik bağıdır. Bu kuvvetli bağ, iman edenlerin yaşamına huzur katar, onlara gerçek anlamda sevgiyi öğretir. Müminlerin birbirlerine duydukları sevgi derindir, çünkü bu sevginin asıl kaynağı onların kalplerini dolduran Allah (cc) sevgisidir. İman edenler, kalplerinde taşıdıkları Allah (cc) korkusu nedeniyle Cenab-ı Hakk`ın rızasına uygun bir yaşantı sürmek isterler. Bu vesile ile de ebedi kardeşliklerini yaşayacakları cennet makamına erişmeyi amaçlarlar. Yani onların kardeşliği, Allah sevgisi ve Allah korkusu temelleri üzerinde yükselen ebedi bir sevgiye ve muhabbete dayanır.
Aralarında böylesine güçlü bir gönül bağı bulunduğundan, her konuda birbirlerine destek olur, birbirleri için fedakarlık yapar ve birbirlerinin hatalarını affederler. Her ne olursa olsun kardeşlerine karşı bir kin ve husumet duymazlar. Çünkü aksi durum, Allah (cc)`ın bizlerden yaşamamızı istediği üstün ahlaka asla uymaz. Nitekim bir Kuran ayetinde Yüce Rabbimiz cennet hayatında Müslümanların kalplerinde kin ve nefret bulunmadığını şöyle bildirmiştir: Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (Hicr Suresi, 47)
Ayette tasvir edilen bu güzel ortam, bu dünya hayatı için de çok güzel bir örnektir. Ancak cennet yaşamı, imtihanın artık bittiği ve Müminlerin Allah (cc)`ın hoşnutluğunu kazanmaları sonucu ödüllendirildikleri kusursuz bir hayattır. Şeytan kalplere artık vesvese verememektedir. Fakat bu dünyada, insanları doğru yoldan saptırmak için onları türlü türlü kuruntulara düşürerek Müslümanların arasındaki muhabbet ve dayanışmayı bozmaya çalışmaktadır. Yüce Allah şeytanın insanlığa olan bu sinsi düşmanlığını şu şekilde haber vermiştir: Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır. (İsra Suresi, 53)
Şeytanın sinsi tuzaklarına düşmemek için iman edenler birbirlerine hatırlatmalarda bulunur, yaptıkları hataları düzeltmeye çalışırlar. Bir Müslüman Ahiret Günü`nde yalnızca kendi vereceği hesabı düşünmez. O, aynı zamanda kardeşlerinin de ebedi mutluluğuna vesile olabilmek ister. Bu sevgi herhangi bir menfaat kaygısı ile bozulmamış, Yüce Allah (cc)`ın Müslümanlara nasip ettiği bir nimettir.
Peygamber Efendimiz (sav) döneminde Medine`li Müslümanların, hicret eden Müminlerle çarçabuk bir yakınlık ve dostluk kurmaları bu nimetin bir neticesidir. Geçmişte ensar ve muhacir, çok üstün bir dayanışma ve kardeşlik örneği göstererek Allah (cc) yolunda birlikte mücadele etmişlerdir. Resulullah (sav) de veda hutbesinde bu kardeşliğin hiçbir zaman bozulmamasını bizlere şöyle vasiyet etmiştir: ‘Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler...`
Müslümanlar arasındaki kardeşlik bağlarının sürekli olarak daha da güçlendirilmesine çaba harcanması gerekir. Çünkü, Allah (cc) Teala`nın izni ile ebedi yurttaki kardeşliğin temelleri burada atılmaktadır. Bu dünyada birbirlerine karşı sevecen ve alçakgönüllü olan Müslümanlar, inşaAllah cennet nimetleri arasında da sonsuz muhabbet ve neşe yaşayacaklardır.