İttihad yani birleşme, Allah'ın Müslümanlara emridir ve farzdır. Bediüzzaman Hazretleri, "İttihad-ı İslam bu devrin en büyük farz vazifesidir" diyerek, Müslümanların birleşmelerinin ne kadar hayati olduğunu ifade etmiştir. Bugün İslam aleminin içinde bulunduğu durum, Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de, Doğu Türkistan'da ve diğer yerlerde yaşananlar, Müslümanların parçalanmalarının ne kadar acı sonuçlar doğurduğunun göstergesidir. Tüm bunlar karşısında zulmün sona ermesi, sadece Müslümanların değil tüm insanların güvene kavuşması için İslam aleminin birleşmesi gerektiği de açıktır. Dolayısıyla her Müslüman, İslam aleminin birleşmesi için gayret göstermekle yükümlüdür.
Ancak bunu yaparken, hayatımızın her anında olduğu gibi, Müslümanların birliğini isterken de izlememiz gereken yol, Allah'ın ve Resulü'nün gösterdiği yol olmalıdır. Allah'ın gösterdiği yoldan başka yola uyanlar, kendi mantıklarına, kendi yorumlarına ve kendilerince günün koşullarına göre bambaşka arayışlar içine girenler, seçtikleri yolun başarıya ulaşmayacağını bilmelidirler. Allah'ın nusreti ve yardımı, Allah'ın yolunu ve Resulullah (as)'ın yolunu izleyenleredir.
Kuran'da hiçbir kavim lidersiz değil, hiçbir kavim şahsı maneviyle idare edilmemiş. Lideri olmayan topluluk olmaz, Müslümanların da lideri olacak.
Adnan Oktar`ın 26 Ekim 2010 tarihli Gaziantep Olay Tv röportajından
Allah tarih boyunca her kavmi lideriyle, önderiyle birlikte yaratmıştır. Bu, Adetullah'ın gereğidir. Hz. Nuh (as), Hz. İbrahim (as), Hz. Musa (as), Hz. Yusuf (as), Hz. İsa (as) ve Hz. Muhammed (sav) döneminde iman edenlerin önderi olarak Allah'ın mübarek elçileri İslam toplumlarının başında olmuştur. Hz. Talut döneminde, Hz. Zülkarneyn döneminde de Müslümanların hep bir lideri olmuştur. Peygamberimiz (sav)'in ardından da Müslümanlar yakın tarihe kadar hiç başsız kalmamışlardır. Bu dönemde Müslümanların manevi bir liderinin olmaması, Allah'ın takdir ettiği Hz. Mehdi (as)'ın geliş alametlerinden birisidir. Ancak Allah kaderde İslam toplumu için bir güzellik takdir etmiş ve manevi önderleri olmadan geçen bu dönemin ardından onları çok üstün ahlaklı, çok mübarek, sevgi ve şefkat dolu, Müslümanlara çok düşkün, hamiyeti İslamiyesi çok kuvvetli bir zatla, yani Hz. Mehdi (as)'la müjdelemiştir. Yaklaşık 1.5 asırdır başsız olan İslam alemi, Allah'ın takdir ettiği kaderin gereği olarak, bu yüzyılda Hz. Mehdi (as)'ın manevi önderliği altında birleşecektir.
Dolayısıyla, Allah'ın emrinin gereği olarak Müslümanların birleşmesini, yani İttihad-ı İslam'ı isteyenler bu birliğin ancak Hz. Mehdi (as) etrafında olması gerektiğini bilmelidirler. İslam alemi kalp ferahlığıyla, sevinçle ve coşkuyla ancak Peygamberimiz (sav)'ın torununun, O'nun mübarek evladının etrafında birleşir. Çünkü bu, tüm Müslümanlara Peygamber Efendimiz (sav)'in Allah'ın vahyiyle bildirdiği hak yoldur.
"İslam alemi birleşmeli" diyen, ancak Hz. Mehdi (as)'ı anmayan, Hz. Mehdi (as)'dan bahsetmeyen veya Mehdiyetin üzerini örtmeye çalışan bir üslup ise samimi değildir. Üstelik böyle bir üslup, Kuran'a, sünnete, akla ve mantığa da aykırıdır. Bu kimselerin yaklaşımına göre, bir lider olmadan Müslümanların ne şekilde ve kimin öncülüğünde birleşecekleri meçhuldür. Bu birliğin hangi ölçülere göre oluşacağı da meçhuldür. Çünkü eğer Kuran'ı ve sünneti esas alıyorlarsa, bu durumda İslam aleminin bir başı olması gerektiği açıktır. Ama bu kişiler bir baş olmadan İslam alemi biraraya gelsin diyorlarsa, o zaman İttihad-ı İslam'ı gerçekten istemedikleri ortaya çıkmaktadır. Bu insanlara biraraya gelen en küçük bir grubun bile lideri olması normal gelmektedir. Katoliklerin Papası olmasını, Ortodoksların Patriği olmasını, Musevilerin bir önderi olmasını, hatta masonların Üstadı olmasını normal görmekte, ancak 1.5 milyarlık İslam aleminin lideri olmasını anormal karşılamaktadırlar. Bu mantıklarıyla, bilinç altlarında İslam aleminin parçalanmışlığının devam etmesini istedikleri görülmektedir. Ağızlarıyla "Müslümanlar birleşseler ne kadar iyi olur" demekte, ama ortaya koydukları sistemle ayrılığı ve parçalanmayı körüklemektedirler.
Oysa İttihad-ı İslam varsa, Hz. Mehdi (as) da mutlaka vardır. Hz. Mehdi (as) varsa, İslam alemi de mutlaka birleşecektir. Bu, Allah'ın Adetullah'ının gereğidir. Allah Peygamberimiz (sav) vesilesiyle, ahir zamanda Müslümanların liderinin Hz. Mehdi (as) olduğunu bildirmiştir. Hz. Mehdi (as) seçimle başa gelecek bir zat değil, Allah'ın takdir ettiği kaderi gereği İslam aleminin kurtuluşuna ve birliğine vesile olan kişidir. Peygamberimiz (sav), "Ahir zamanda benim soyumdan bir zat gelecek, dünyadan zulmü ve haksızlıkları kaldıracak, Müslümanları biraraya getirecek ve esaretten kurtaracaktır" buyurmuştur. Bu, Allah'ın Resulullah (sav)'e vahyidir ve ahir zamanda yaşayan Müslümanlara gösterdiği çözüm yoludur. Eğer Müslümanlar, Allah'ın bildirdiği bu yolu görmezlikten gelir, Allah'ın gelişini müjdelediği Hz. Mehdi (as)'ı yok saymaya yeltenir ve kendi kafalarınca farklı mantıklar geliştirerek hareket ederlerse, bu durumun Allah Katında karşılığı çok büyük olabilir.
Salih müminler, Allah'ın gösterdiği yola tam teslip olup, ahir zamanda yaşıyor olmanın nimetini, güzelliğini ve sevincini yaşayarak bir an önce Hz. Mehdi (as)'ı görmeyi, Hz. Mehdi (as)'ın manevi liderliğinde Müslümanların birleşmesini talep etmelidirler. Unutulmamalıdır ki, bazı kimseler istemeseler de ve hatta tam tersi faaliyette bulunsalar da, inşaAllah, Allah'ın vaadi mutlaka gerçekleşecek, Hz. Mehdi (as) önderliğinde İttihad-ı İslam mutlaka sağlanacaktır. Bu yüzyıl, Hz. Mehdi (as) vesilesiyle İslam ahlakının dünyaya hakim olduğu, Allah'ın nurunun tüm dünyayı aydınlattığı yüzyıl olacaktır.