Gün boyunca birçok yerde Mursi taraftarlarına yönelik saldırılar saatlerce devam etti. İhvan kaynaklarına göre, 500'e yakın kişinin şehit olduğu ve 9000'e yakın yaralı olduğu söyleniyordu. Son olarak, Müslüman Kardeşler Gençlik Kolları Başkanı İslam Tevfik’in açıklaması ise “2 bin 200 şehidimiz, 10 binin üzerinde yaralımız var” şeklindeydi.”
“İslam dünyasında da, Mısır’da da kurtuluş siyasetle olmaz; İttihad-ı İslam’la olur”
ADNAN OKTAR: “5 bin de olur, 500 bin de olur, Allah vermesin. Orada her şey olur, başka şeyler de olur, asma kesme de olur. Adamları çadırın içindeyken normal benzin döküp cayır cayır yakıyorlar. Ordu’nun derin devlet kolu var, 'Baltacı’ dedikleri adamlar. Parayla tutup, cinayet işlettiriyorlar, adamları yaktırıyorlar, insanları kaçırttırıyorlar. Bu ve bunun benzeri kepazeliklerin önü sonu gelmez Mısır’da, bunlar olur, devam da eder.
Tek kelime İttihad-ı İslam'dan, İslam Birliği'nden bahsetmiyorlar. İhvan sadece “İhvan” diyor, “Bizim partimiz kazansın” diyor. Karşı taraf da öyle, sadece “Bizim partimiz kazansın” diyor.
Halbuki bütün İslam alemini, bütün Mısır halkını kucaklamayı esas almaları lazım. Herkesi sevsenize. Orada Hıristiyanlar var, bağrınıza basın. Musevileri kimileri zaten şeytan gibi görüyorlar. Orada Hristiyanların da Musevilerin de daha dindar olmaları için, Allah'ı daha çok sevmeleri için gayret etmeleri gerekir; kolaylık sağlamaları lazım.
Hıristiyan Kıpti vs. ne fark eder kardeşim, hepsi can, hepsi birbirinden tatlı. Ordu’yu da bağrınıza basın, Hıristiyanları da bağrınıza basın, Musevileri de bağrınıza basın.
Siyasetle olmaz bu işler. Bediüzzaman Hazretleri uzun uzun bunu anlatıyor. "Euzubillahimineş şeytan ve siyase" diyor. Siyasetle olmaz, İslam'ın hakimiyeti, sevgiyle, kardeşlikle ve Mehdiyet’le olur. Bütün Müslümanları kucaklamak esastır.
Sen siyaset yaptın mı ne yapmış oluyorsun: “Benim partim kazansın, öbürleri beni ilgilendirmez” diyorsun.. Halbuki senin partin kazandı mı, onun partisinin de kazanmış olması lazım. Müslümanlıkta böyledir.
Senin partinin kazanması ne demek, bütün memleketin partisi kazandı anlamında olursa olur ancak o. Aynı zamanda ateist de iktidar olmuştur, komünist de iktidar olmuştur, Hıristiyan da, Musevi de, hepsi iktidar olmuştur. Hepsinin menfaatini, rahatlığını, huzurunu, güzelliğini, iyiliğini korumak ve kollamakla mükelleftir siyasetçi. Yapmıyorsa, “Benim taraftarım ali olsun, öbürü batsın” derse olmaz.
“Mısır'daki katliam, Darwinist, materyalist yetiştirilen Ordu’nun ve sevgisizliğin eseri”
Mısır'daki katliam, Darwinist materyalist yetiştirilen Ordu’nun eseridir. Ordu (haşa) Allah'sız Kitap'sız yetişti Mısır’da; Darwinist ve materyalist yetişti. Ve komünist zihniyetli Ordu. Zibil gibi içlerinde komünist var. Fas, Tunus, Cezayir'de de böyle, Libya'da da böyle, Irak ordusu da böyle. Böyle bir felaket var.
Mısır’da İslam var, ama sevgisizlik var. Sevgisizlik olduğu için çözüm bulamıyorlar. Çünkü öfke galip gelmiş. Kardeşim git askere sarıl, boynuna sarıl de, “Ya kardeşim, biz kardeşiz, ne istiyorsanız yapalım, oturup beraber konuşup yapalım” dersin. Ama öfke ve gurur ve sevgisizlik hakim olduğu için kitlenmiş durumda. Asker de nefret içinde. Askere de nefreti vermişler. Darwinist eğitim Mısır’ı mahvetti. “Darwinizm’den ne olacak?” diyorlardı. Bak işte buyrun, bu oluyor işte. İçinden çıkamıyorlar şu an.
Türkiye dışında, Ortadoğu'daki ülkelerde Ordu halkı çok aşağılık görüyor, büyük bölümü böyle. Ürdün’de, başka ülkelerde de öyle. O yüzden öldürmeyi, aşağılanmaları makul görüyorlar. Başka ülkelerde, İsveç’te, İrlanda'da böyle bir şey olsa, yer yerinden oynar. Böyle şeyler tahayyül dahi edilemez onlar için. Ama burada değer vermiyorlar birbirlerine; epey bölümü böyle.
Müslümanın değerli olduğunu, Allah'ın yarattığı kulun değerli olduğunu göremiyorlar. Nefreti öğrettiler insanlara. Mısır’da durum bu. Allah'ın hikmeti, sevgisizlik kalplerinde büyük bir yara açmış durumda.
“Mısır Ordusu şeytana teslim olmuş; gözünü kan bürümüş durumda”
Ortadoğu ordularının büyük bir bölümü kendi halkına karşı örgütlenmiştir, düşmana karşı, dış ülkelere karşı örgütlenmemiştir.Orduya verilen para ile halk Ordu’ya ne demiş oluyor biliyor musun? “Al sana para veriyorum, beni doğra, beni kes.” “Sana mermi veriyorum bak, al sana silah veriyorum, beni vur” demiş oluyor.
Dolayısıyla orada, ‘Askeri Güç’ ne demek? ‘Halkın verdiği parayla, halkın vergileriyle, halka karşı gelmek için güç oluşturmak’ demek oluyor.
Türkiye hariç, Ortadoğu ülkelerinin büyük bölümünde bu böyledir. Bütün askeri güç, halka ve Müslümanlara yöneliktir; Müslümanları kırmaya yöneliktir. Hiçbir zaman düşmana yönelik değildir.
Bakın İslam aleminin tarihine, İslam ülkelerine bakın, İslam aleminin son yüzyılına bakın, Türkiye dışında hep böyledir, hep kendi halkını kırmak içindir. Ordu gerçek bir düşman topluluğa karşı örgütlenmiyor. Mısır Ordusu da öyle.
Mısır Ordusu aslında çok korkak, bir avuç İsrail ordusundan çok korktular. İsrail meydan okuyor, Mısır Ordusu korkudan nereye kaçacağını şaşırıyor, masanın altına giriyor. İran da öyle kabadayılık yapıyor, ama acayip korkuyor İsrail'den. Suriye de öyle; İsrail'den ödü kopuyor. Ama kendi halklarına karşı çok azgınlar; kendi milletlerine karşı aslan kesiliyorlar görüyorsunuz. Beş on milyon kişiyi rahatça öldürecek gibi, öyle gözü dönmüş durumdalar. Acımasız, sadist ve gözü dönmüş bir yapılanma var. Mısır'da gördüğümüz de şu an budur.
Kendi halkına karşı kabadayı, kendi halkının verdiği parayla kendi halkını yok eden şeytani bir mekanizma var. Mısır Ordusu şeytana teslim olmuş ve gözünü kan bürümüş durumda şu an. Çocuk da keser, kadını da keser...
Bunlar prova, ön provalar. Çok büyük katliama hazırlanıyor Mısır Ordusu. Yani belki on binleri, yüz binleri katletmeye hazırlanıyor. Onun için bunu durdurmanın yolu siyaset değil, bunu durdurmanın yolu Mehdiyet'tir, İttihad-ı İslam'dır.
“Mısır’da bir sevgi patlaması olsun. Mısır, sevginin merkezi olsun”
Mısır’da bir sevgi patlaması olsun, bir aşk patlaması olsun. Mısır sevginin merkezi olsun. Böyle muhalefet ruhuyla olmaz. Bu gerginlikle olmaz, Allah esirgesin, kan gövdeyi götürür bu kafayla.
İttihadı İslam'dan mutlaka bahsetmeleri, Müslüman Birliği'ni ısrarla savunmaları lazım. Müslüman Birliği’nin ana özelliği de, ateistlere, komünistlere, özellikle Hıristiyanlara ve Musevilere şefkatle davranılmasıdır. Katili vs. varsa o ayrı mesele, kanunla hukukla onların karşılığı verilir, o ayrı. Ama masum halkı, masum Hristiyanları, dindar Musevileri ayırmak lazım.
"Bakın bizim Twitter’da başlattığımız etiket faaliyetleri de onları kurtarmak, seslerini duyurmak için. #MısırdaKatliamaSon Hashtag’imiz dünyada da birinci oldu. Ne zaman bu tür bir faaliyet başlatsak hep birinci oluyor. Dün akşam Türkiye'de birinci idi #MüslümanlarKardeştir etiketimiz. Bu şekilde kültürel bir faaliyet istirham ediyorum kardeşlerimizden, sevenlerimizden, hemen onu dünya çapında birinci hale getiriyorlar. Dünyanın her tarafında sevenlerimiz var, Allah razı olsun." (14 Ağustos 2013, Adnan Oktar, A9 TV)