Ad kavmini helak eden Wabar Meteoru Kuran’da nasıl tarif edilmiştir?
www.yeryuzundegezipdolasin.com
Geçmiş kavimlerin haberleri Kuran’daki ayetlerin büyük bir bölümünü oluşturur ve üzerinde önemle düşünülmesi gereken konulardan biridir. Bu kavimlerin büyük bölümü, (Peygamberlerimizi tenzih ederiz) kendilerine gönderilen elçileri yalanlamış, hatta onlara düşmanlık göstermişlerdir. Bu taşkınlıklarından dolayı da Allah’ın azabıyla karşılaşmışlar ve yeryüzünden silinmişlerdir.
Kuvvetin tüm sahibi olan Allah Kuran’da, bu helak olaylarının sonraki insanlara da birer ibret olması gerektiğini bildirmiştir. Kuran’da anlatılan helak olaylarının hemen hepsi, çağımızda yapılan arşiv araştırmaları ve arkeolojik bulgular sonucunda “görülecek” ve “bilinip-tanınacak” hale gelmiştir. Ad kavmini helak eden Wabar meteoru da, Kuran bildirilen bir mucizeyi ortaya çıkaran arkeolojik bulgulardandır.
Ad Kavminin Yaşadığı Ahkaf Adı Verilen Bölgenin Bulunduğu Enlem ile Ayet Numarası Aynıdır
Kuran’da Ahkaf Suresi’nin 21. ayetinde Ad Kavmi anlatılmakta ve yaşadıkları yer olarak da Ahkaf bölgesi hakkında bilgi verilmektedir:
“Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini: “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım” diye uyarmıştı.” (Ahkaf Suresi, 21)
Ahkaf denilen bölge, bugün Suudi Arabistan’ın güneyinde, dünyanın en büyük kesintisiz kum çölü olarak bilinen Rub’al Khali çölüdür. Zaten “Ahkaf” kelimesi de “kum tepeleri” anlamına gelmektedir.
Detaylı inceleme yapıldığında çok şaşırtıcı benzerlikler olduğu dikkati çekecektir. Örneğin bu bölgeden geçen en yakın enlem numarası 21’dir. Ahkaf’tan bahsedilen ayetin numarası da 21’dir.
Wabar kraterleri olarak bilinen yerler 21 ve 22. enlemlerin tam ortasında 21.30 enlemindedir. Nitekim Ahkaf Suresinin 22. ayetinde “tehdit ettiğin şeyi bize getir” şeklinde bir ifade vardır.
“Dediler ki: “Sen, bizi ilahlarımızdan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir.’'(Ahkaf Suresi, 22)
Rub-Al-Khali’de (Ahkaf bölgesi), siyah cam, beyaz kaya ve demir kırıklarıyla kaplı bir bölge vardır. Fizyon izi analizi ile yapılan deneylerde, yaklaşık 6400 yıl önce buraya meteor düştüğü saptanmıştır. (Bu sonuçlar British Museum ve Smithson Enstitüsü’ne ait sonuçlardır. Kaynak: Scientific American, Kasım 1998, çev. Gökben Coşkun) Bu meteora, Wabar ismi verilmiş ve meteorun parçalara ayrılarak oluşturduğu kraterlere de Wabar kraterleri denilmiştir.
Kuran’da Ad Kavmini Helak Eden Bulut, Meteor Düşmesi Sonucu Oluşan Nükleer Patlamayla Örtüşmektedir
Ahkaf’a düşen bu meteorun demir-nikel karışımından oluştuğu ve meteorun Hiroşima’ya atılan atom bombası ile kıyaslanabilecek bir etki oluşturduğu kaynaklarda geçmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Ayetlerde Ad kavminin kendilerine geleni önce bir bulut zannettikleri, ardından çok şiddetli bir rüzgarın onları helak ettiği bildirilmekte ve bu etkiler güçlü bir nükleer patlama etkisi yapan meteor çarpmasının sonuçlarıyla örtüşmektedir.
“Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azap vardır.” (Ahkaf Suresi, 24)
“Rabbinin emriyle herşeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız.” (Ahkaf Suresi, 25)
Ad kavminin bulunduğu bölgeye düştüğü düşünülen meteor (Doğrusunu Allah bilir) ile ilgili Zariyat suresinde şu bilgiler verilmektedir:
“Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik. Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.” (Zariyat Suresi, 41-42)
Kuran’da geçen bu bilgiler detaylı incelendiğinde, kavime gelen azabın atom bombası etkisindeki bir meteor olabileceği anlaşılmaktadır:
41-) “Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.”
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
41-) Ayetin Arapça Okunuşu: Ve fi adin iz erselna aleyhim erriyha elakiyme
• Erriyha: Rüzgar / Yardım, nusrat, devlet = üstünlük / Koku. Merhamet. Rızık. Kuvvet. Zafer, galebe. Efendilik. Hakimiyet
• Elakiyme: Akim, nesli kesik, kısır / Kupkuru, kuru / Kesik, sona eren. Hadım. Semeresiz, sonuç / netice / fayda getirmeyen (çaba, gayret, iş)
Ayette bildirilen “köklerini kesen rüzgar”, ifadesi yine atom bombasıyla birlikte oluşan şiddetli rüzgarı anımsatacak niteliktedir. Nitekim Wabar meteorunun etkisi de atom bombası düzeyinde gerçekleşmiştir. Atom bombası patlamasından sonra gerçekleşen olaylar incelendiğinde bu benzerlik daha iyi anlaşılacaktır.
Atom bombası patlamasından 2 dakika sonra… Patlamanın etkisiyle yüksek düzeyde esen rüzgarlar, patlamayla oluşan mantar biçimindeki radyoaktif bulutu azar azar dağıtır ve radyoaktif parçacıkları atmosfere saçar. Yeryüzüne ulaşan bu radyoaktif döküntüler de geride ölü bir toprak bırakır. İnsanlar içinse ölüme yol açar.
42-) “Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.”
مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
42-) Ayetin Arapça Okunuşu: Ma tezeru min şey’in etet aleyhi illa cealethu ke erremiyme
• Erremiyme: Çürümüş, çürüyen, kopan, parçalanan, süprüntü
Ayetteki “mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.” ifadesine mutabık olarak;
Atom bombasıyla oluşan radyoaktif bulutu rüzgarlar azar azar dağıtır ve radyoaktif parçacıklar atmosfere saçılır. Söz konusu bu radyoaktif döküntüler, çok küçük tanecikler olduklarından atmosferde daha yüksek katmanlara da çıkabilirler.
Bu döküntüler yeryüzüne düşmeden evvel, atmosferin üst tabakalarında esen rüzgarlar tarafından dünyanın çevresinde birkaç kez döndürülebilir. Bu nedenle radyasyon döküntüleri dünyanın dört bir yanına dağılabilir.
Allah’ın Peygamberler Vesilesiyle Bildirdiği Hükümlere Uymadıkları İçin Helak Olan Kavimler
Allah’ın elçileri aracılığıyla insanlara yaptığı İlahi tebliğ, insanın yaratılışından beri bizlere ulaştırılmaktadır. Kimi toplumlar bu tebliği kabul etmişler, kimileri inkar etmişlerdir. Bazen inkarcı bir toplumun içinden küçük bir azınlık çıkmakta ve sadece bunlar elçiye uymaktadırlar.
Ancak kendisine tebliğ gelen kavimlerin çok büyük bir kısmı bunu kabul etmemişlerdir. Sadece Allah’ın elçisinin kendilerine getirdiği tebliği dinlememekle kalmamış, aynı zamanda elçiye ve ona uyanlara da zarar vermeye çalışmışlardır. Peygamberler, birçok kez (Peygamberlerimizi tenzih ederiz) “yalancılık, büyücülük, delilik, şımarıklık” gibi iftiralara maruz kalmış, hatta birçok kez kavmin önde gelenleri onları öldürmeye teşebbüs etmişlerdir.
Oysa ki, her peygamber, kavminden yalnızca Allah’a itaat etmesini istemiştir. Bunun karşılığında para ya da başka bir dünyevi çıkar talep etmemişlerdir. Kavimlerinin üzerine bir zorlayıcı da olmamışlardır. Allah’ın elçileri gönderildikleri toplumu gerçek din ahlakına davet etmiş ve kendilerine uyanlarla birlikte o toplumdan farklı üstün bir hayat yaşamaya başlamışlardır. Yüce Allah peygamberlere yaptıkları itaatsizlik sebebiyle de bu kavimleri helak etmiştir. Ad Kavmi de bu örneklerden biridir.
Allah Kuran’da, Ad Kavmi’nin kibirlenme nedeniyle doğru yoldan saptığını bildirir ve “yeryüzünde haksız yere büyüklenerek, ‘kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?’” dediklerini haber verir. Ayetin devamında ise Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“...Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür...” (Fussilet Suresi, 15)
İşte insanın yapması gereken, bu değişmez gerçeği her zaman görmek, en büyük ve en üstün olanın her zaman için Allah olduğunu ve sadece O’na kulluk etmekle kurtuluşa erişilebileceğini bilmektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadisinde Allah’a imanın önemi ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Sana, arşın altından, cennet hazinelerinden bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin: “La havle vela kuvvete İlla Billah” (Allah’tan başka ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır.) O zaman Allah buyurur ki: “Kulum teslim oldu ve selamet buldu.”Ramuz el-Ehadis-1, s. 166/3)
Kaynak: http://www.aktuelbilim.com/bilimsel-makaleler/atom-bombasinin-etkileri/#ixzz1s9C7fh2x
Şuara Suresi'nde Ad Kavmi
Ad Kavmi hakkında bilgi verilen diğer bir sure ise Şuara Suresi’dir. Bu surede Ad Kavmi’nin bazı özelliklerine dikkat çekilir. Buna göre Ad, “yüksek yerlere anıtlar inşa etmekte” ve “ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları edinmekte” olan bir kavimdir. Ayrıca bozgunculuk yapıp, zorbaca davranmaktadır. Hz. Hud (a.s.), kavmini uyardığında ise, onun sözlerini ayette bildirildiği üzere “geçmiştekilerin geleneksel tutumu” olarak yorumlamışlardır. Başlarına bir şey gelmeyeceğinden de son derece emindirler. Ayetlerde bu durum şöyle haber verilmektedir:
Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Hud: ‘Sakınmaz mısınız?’ demişti. ‘Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir. Siz, her yüksekçe yere bir anıt inşa edip (yararsız bir şeyle) oyalanıp eğleniyor musunuz? Ölümsüz kılınmak umuduyla sanat yapıları mı ediniyorsunuz? Tutup yakaladığınız zaman da zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeylerle size yardım edenden korkup-sakının. Size hayvanlar, çocuklar (vererek) yardım etti. Bahçeler ve pınarlar da. Doğrusu, ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum.’ Dediler ki: ‘Bizim için fark etmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da. Bu, geçmiştekilerin ‘geleneksel tutumundan başkası değildir. Ve biz azap görecek de değiliz.’ Böylelikle onu yalanladılar, Biz de onları yıkıma uğrattık. Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.” (Şuara Suresi, 123-140)