İnsanlara güzel ahlakın yanısıra hal ve tavır olarak da nasıl mükemmel olunacağı Kuran'da bildirilir. Kuran'a tam olarak riayet eden bir insan konuşmalarıyla, bakışlarıyla, sevgi ve saygı anlayışıyla, görünümüyle, aklıyla, tüm davranışlarıyla olabilecek en kusursuz hale gelir. Elbette ki hiçbir insanın tam anlamıyla kusursuz olması mümkün değildir. Çünkü kusursuzluk sadece Allah'a mahsus bir üstünlüktür. Ancak Kur'an'a tabiyet bir insana maddi ve manevi anlamda bir mükemmellik ve güzellik verir. Allah bir ayetinde iman eden kulları için "... Bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar" (Enbiya Suresi, 101) diye bildirmektedir.
Allah, Kuran'da elçilerin üstün ahlak ve tavırlarının yanısıra, geçmişteki insanların bozuk tavır ve konuşmalarından da örnekler vererek, beğendiği ahlakı bizlere tanıtmaktadır.
Misafire İkram Adabı
Bir misafirin İslam ahlakına göre nasıl ağırlanması gerektiği Kur'an'da Hz. İbrahim örnek verilerek açıklanır. Çünkü peygamberler Allah'ın insanlara ahlak ve tavır güzelliğinde örnek olarak yarattığı çok değerli insanlardır. Ve bizler bu konuda mükemmelliğin nasıl olması gerektiğini peygamberlerin hayatlarına bakarak öğrenebiliriz. Aşağıdaki ayetlerde bütün hayatı müminlere güzel bir örnek olan Hz. İbrahim`in, üstün ahlakının görüldüğü olaylardan bir tanesi anlatılmaktadır:
"Sana İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi? Hani, yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk." Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi. Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi. (Zariyat Suresi, 24-27)
Kuran'da bahsi geçen Hz. İbrahim'in konuklarını ağırlama şekli İslam ahlakının günlük hayata yansıyan en güzel örneklerinden bir tanesidir. Hz. İbrahim`in, evine gelen konuklara herhangi bir istekleri olup olmadıklarını sormadan, hemen kızarmış bir buzağı hazırlattırıp ikram etmiştir. Konukların aç oldukları halde kendilerine yapılan yemek ikramını nezaket icabı geri çevirmelerini engelleyen bu incelik, İslam ahlakının kişiye kazandırdığı aklın, ince düşüncenin ve merhamet anlayışının bir tecellisidir.
Misafirliğe Gitme Adabı
Bir kişinin evine misafir olarak gidildiğinde en güzel, en rahatlatıcı ve en asil tavrın nasıl olması gerektiği de Kuran ayetlerinde bize açıklanmaktadır. Ayetlerde Peygamberin evine nasıl girilmesi gerektiği örnek verilerek misafirlik adabının nasıl olması gerektiği bildirilir. Bu konuyla ilgili ayet, Ahzab Suresi`nin 53. ayetidir:
"Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın." (Ahzab Suresi, 53)
Misafirliğe gidildiğinde karşı tarafa eza ve sıkıntı vermemek için Kur'an'da dikkat çekilen hususlar şunlardır:
Bütün bunlar İslam ahlakının bir kişiye kazandırdığı insaniyetin ve üstün ahlak anlayışının günlük hayata yansıyan örnekleridir.
Evlere Girildiğinde Selam Verilmesi
Müminler cennetin kapısında meleklerin esenlik dilekleriyle ve selamlarıyla karşılanırlar. Ayrıca Kuran'da cennet halkının kendi aralarındaki konuşmalarından örnek verilirken birbirlerine dirlik temennisi olarak selam verdikleri bildirilir:
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder). Oradaki duaları: "Allah'ım, Sen ne Yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Yunus Suresi, 9-10)
Bu nedenle evlere girilirken selam vererek girmek, orada bulunan insanlara cennet ahlakını hatırlatacağı için ruha hoşnutluk verir. Ayrıca selam verilerek içeri girilmesi, eve giren kişinin mümin olduğuna işaret ettiği için bir güvenilirlik alametidir. Allah evlere girerken selam verilmesi gerektiğini bir ayetinde şu şekilde bildirmektedir:
"Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz." (Nur Suresi, 27)
Selam Vermenin ve Almanın Adabı
Cahiliye ahlakını yaşayan insanlar genellikle önce selam verenin karşı taraf olmasını bekler ve ilk selam veren olmayı küçük düşürücü olarak görürler. Halbuki dirlik ve güzellik temennisi olan selam, müminlerin ibadet olarak yerine getirdiği bir ahlak özelliğidir. Bu nedenle müminler selam vermek için sıra beklemez ve Allah'ın bu emrini gerektiği an yerine getirirler. Kendilerine selam verenlere ise daha güzeliyle karşılık verirler. Allah'a iman insanları bir çok konuda mükemmelleştirdiği gibi hal ve tavır olarak da mükemmele götürür. Din ahlakının bir gereği olarak sürekli vicdanına uyan bir mümin her yerde en güzel, en rahatlatıcı, ince düşünceli ve en hoşnut edici tavrı bulmayı umabilir.