Geçtiğimiz günlerde Katar Emiri Sayın Şeyh Temim bin Hamed Al Sani Türkiye'ye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'la Beştepe'de 2.5 saatlik basına kapalı bir görüşme yapan Şeyh Al Sani, aynı zamanda Körfez Krizi'nden sonraki ilk yurt dışı ziyaretini de Türkiye'ye gerçekleştirmiş oldu.
Ağırlıklı olarak son krizle ilgili gelinen noktanın masaya yatırıldığı görüşmede, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ve bundan sonra atılacak adımlar konuşuldu. Krize diplomatik yollardan çözüm bulunmasının gerekliliği üzerinde duruldu. Türkiye-Katar arasındaki ikili ilişkiler ile ticari, sanayi ve askeri alanlardaki işbirliğinin geliştirilmesi konuları ele alındı. Ayrıca Suriye ve Arakan'daki son durumun da görüşmede değerlendirildiği belirtildi.
Takibeden günlerde, ziyaret her iki ülke açısından da olumlu meyvelerini vermeye başladı. Türkiye'nin, boru hatları ile petrol taşıma firması Botaş ile Katar'ın Qatargas enerji firmaları arasında 3 yıllık LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ticareti anlaşması imzalandı. Qatargas, anlaşmaya göre her yıl Katar'dan Türkiye'ye 3 yıl süresince 1.5 milyon ton LNG transfer edileceği açıklamasını yaptı. Qatargas Üst Yöneticisi Halid bin Halife Al Sani de söz konusu ticari işbirliğinin uzun yıllar sürmesini temenni ettiklerini belirtti.
Nitekim, Türkiye ile Katar arasındaki ticari ilişkiler özellikle 2000'lerin başlarından itibaren sürekli artan bir ivme ile gelişiyor. Katar, Türkiye'de son yıllardaki pek çok büyük yatırımlara ve ortaklıklara imza attı. 2015 yılından itibaren birçok büyük ve kritik Türk şirketinin hisseleri Katarlılar tarafından satın alındı. Dünya çapında 335 milyar dolarlık yatırım hacmine sahip olan Katarlıların Türkiye’deki yatırımları 18 milyar dolar civarında. 2016 yılında Türkiye Katar’a 421 milyon dolarlık ihracat yaparken, ithalatı 271 milyon dolar oldu. Amaç 700 milyon dolar düzeyindeki bu ticari hacmi iki katına çıkarmak. Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) 2016 raporuna göre Türkiye’de en çok yatırım yapan ülkeler arasında Katar 7. sırada yer alıyor.
Aynı şekilde, Türkiye de Katar'da ağırlıklı olarak inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Katar'ın Türk inşaat firmaları açısından ciddi bir pazar potansiyeline sahip olduğunu söyleyen Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Yenigün, 2017'nin ilk çeyreğinde Türk şirketlerinin Katar'da toplam 14.2 milyar dolarlık 128 proje üstlendiklerini belirtiyor. Doha metrosu başta olmak üzere, birçok önemli altyapı, ulaşım ve yapı inşaatları bu projeler arasında yer alıyor. Ayrıca, 2022 yılında Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak Katar'ın, bu kapsamda başlatacağı yaklaşık 170 milyar dolarlık alt ve üstyapı yatırımlarında Türk firmalarının önemli projeler üstlenmeleri bekleniyor.
Ancak Türkiye-Katar ilişkileri sadece bu son dönemdeki karşılıklı güzel ve olumlu gelişmelerden ibaret değil. Katar-Türkiye ilişkileri gerçekte çok daha eski tarihlere dayanır ve bu ilişkiler ticari ve ekonomik olmanın ötesinde köklü ve sıcak bir dostluk ile kardeşlik temelleri üzerine kuruludur.
Bilindiği gibi, Katar 1914 yılında Osmanlı himayesinden en son ayrılan ülke oldu. Ancak, Katar her dönemde çevresindeki devlet ve kabilelerin tehdit ve saldırılarına maruz kalan bir ülke konumundaydı. Şimdiki Katar Emiri Şeyh Al Sani'nin büyük dedesinin yine böyle bir saldırı karşısında İstanbul'dan yardım istemesi üzerine Osmanlı Katar'a dört adet Türk bayrağı gönderdi. Bu dört bayrağın Katar'daki dört noktaya dikilmesiyle birlikte Katar'a yönelik baskı ve saldırılar da o dönemde sona erdi. ("The Ottoman Gulf: The Creation of Kuwait, Saudia Arabia, and Qatar", Frederick F. Anscombe, Columbia University Press, October 1, 1997)
İşte günümüzdeki Türk-Katar ilişkileri bu ve benzeri tarihi sağlam dostluk, kardeşlik ve dayanışma temellleri üzerine kuruludur. Nitekim, bu kardeşlik ruhunun bir göstergesi olarak Katar'ın, Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında gösterdiği destek ve dayanışmanın unutulması mümkün değildir. Katar Emiri Sayın Al Sani bu hain darbe girişiminden sonra derhal Türk Hükümeti'ne olan desteğini açıklayarak kara gün dostu olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.
Dahası, Middle East Monitor'ün haberine göre darbe girişiminin ardından Katar, Özel Kuvvetler mensubu 150 askerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korunması için Türkiye'ye gönderdi. Türkiye Katar Büyükelçiliği, "bu işbirliğinin iki ülke arasındaki ilişkileri kuvvetlendirdiği" açıklamasını yaptı.
Türkiye de, Körfez ülkelerinin Katar'a yönelik başlattıkları ambargo ve yaptırım kararının ardından, kendinden beklendiği şekilde en kısa sürede harekete geçti. Krizin başladığı andan itibaren ülkeye derhal gıda, tekstil ve diğer her türlü acil ihtiyaç konusunda yardım seferberliği başlattı. Halen de Katar'ın gıda ve diğer her türlü ihtiyaç ve tüketim maddesi stoklarında eksiklik yaşanmaması için Türkiye elinden geleni yapmakta. Türkiye'nin 24 saatte Katar'ın yardımına koşması yabancı medyada geniş yer aldı. Katarlı vatandaşlar da sosyal medyada, marketlerdeki Türk ürünlerinin fotoğraflarını "Selam ey Osmanlı" mesajlarıyla paylaştılar:
Khalid_AlSuliti adlı bir hesap, süpermarketlerdeki Türk malı ürünlerin fotoğraflarını paylaşarak, "Komşularımızın bizi kuşattığı ilk 24 saat içinde Türk ürünleri marketlerimize geldi" yazdı. Sarah AlMuhanadi, "Türkiye'nin Katar'ın dostu olduğunu hep biliyordum. Ancak Türk halkından bu kadar sevgi ve dayanışma beklemiyordum. Teşekkürler Türkiye" mesajını paylaştı. Televizyon sunucusu Usame Caviş de "Türkiye'nin dahil olmasıyla olaylar yatışacak gibi görüyor. Allah'ım sen Katar halkını koru" tweetini attı.
Türkiye bugün de en başından beri olduğu gibi, Körfez'deki bu anlamsız krizin sonlanması için her türlü diyalog ve uzlaşı girişimini ve çağrısını sürdürüyor. Her türlü diplomatik teması yürüterek Katar'a tam bir destek sunuyor.
Görüldüğü gibi, ilk bakışta şer gibi gelişen olaylar iki kadim dostun yeniden kenetlenip güçlerini birleştirmelerine, dostluk ve kardeşliklerini pekiştirmelerine vesile olarak çok büyük bir hayra dönüştü. Bundan sonra da bölgenin huzur ve barışa kavuşması için bu iki önemli ülke aynı dostluk ve kardeşlik çatısı altında işbirliği ve çalışmalarını sürdürecektir. Bu güzel sevgi, birlik ve kardeşlik ruhunun tüm Müslümanlara örnek teşkil ederek en kısa zamanda tüm İslam alemini kuşatması ise en büyük dileğimizdir.
Adnan Oktar'ın The Peninsula Qatar'da (Katar) yayınlanan makalesi: