Kalpleri kin ve nefret duygularıyla dolu olan insanlar, tam anlamıyla bunu terk etmedikçe yaşadıkları mutsuz hayattan, gizliden gizliye çektikleri azaplardan kurtulamazlar. Üstelik Allah’ın beğenmediği bu ahlakı sürdürmekte direnen ve gerçek imanı yaşamaya yanaşmayan insanlar, ahirette de bu mutsuz hayatlarına devam ederler. Çünkü dünyadayken sevgiyi, merhameti, şefkati, samimiyeti yaşamayan, tevazuyu, teslimiyeti bilmeyen, dik başlılığı, isyanı ve ikiyüzlülüğü ilke edinen kişiler, ahirette bu ahlaklarına uygun bir karşılık alırlar.
Kindar ve Nefret Dolu Olan İnsanlar Durmaksızın Savaştan ve Kan Dökmeden Söz Ederler. Bunlar, Cehennemde de Sürekli Olarak Birbirleriyle Tartışacak ve Çekişeceklerdir
Dünyada sürekli kavga, zulüm ve savaştan söz edenler, ahirette aynı karşılığı alabileceklerini düşünmelidirler. Ahirette de aynı şekilde kendilerini sonsuza dek azap içerisinde tartışırken bulabileceklerini, güvensiz bir ortamda yaşayabileceklerini unutmamalıdırlar. Dünyada bu sevgisiz, merhametsiz ahlakın kendilerine yaşattığı azabın, ahirette sonsuz bir azaba dönüşebileceğini bilmelidirler. Bu ahlak bu kimselerin dünya hayatında kimseyle dost olamamalarına, sevilmemelerine, bu nimetlerden mahrum kalmalarına ve cehennem azabını yaşamalarına neden olur.
Allah dilerse aynı huzursuz ortamı bu kimseler için sonsuza dek yaratabilir. Zira Kuran’da cehennem ehlinin de sürekli olarak birbirleriyle tartışma halinde oldukları, ateşin acısının yanı sıra bir de bu huzursuz ortamın getirdiği manevi azabı da tattıkları bildirilmektedir:
“Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.” (Sad Suresi, 64)
“Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: “Andolsun Allah’a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,”” (Şuara Suresi, 96-97)
Kin ve Nefret Nedeniyle Dünya Hayatında Bedbaht ve Mutsuz Olanlar, Cehennemde de Mutsuz ve Bedbaht Olurlar
Kin ve nefret duyguları ile yaşayan insanlar sevgiden mahrum oldukları için dünya hayatını sürekli mutsuzluk içerisinde yaşarlar. Dünyada mutsuzluğu olağan karşılayan bu insanların mutsuzluğun ve bedbahtlığın, cehenneme ait özellikler olduğunu bilmeleri gerekir. Allah bu gerçeği şu ayetlerle bildirmektedir:
“Artık sizi, ‘alevleri kabardıkça kabaran’ bir ateşle uyardım. Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz; Ki o, yalanlamış ve yüz çevirmişti. Sakınan ise, ondan uzak tutulacaktır.” (Leyl Suresi, 14-17)
Kin ve Nefret Dolu Olan İnsanlar Dünya Hayatında Ümitsiz ve Korkulu Bir Hayat Yaşarlar. Bu Kimseler, Ahirette de Sonsuza Kadar Kurtuluştan Ümit Keserler
Allah’ın sonsuz gücünü, rahmetini, kullarına olan sevgisini, bağışlayıcılığını gereği gibi takdir edemeyen insanlar karşılarına çıkan en küçük bir zorlukta dahi hemen ümitsizliğe kapılabilir ve Allah’ın rahmetinden umutlarını kesebilirler. Oysaki “...Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden umut kesmez.” (Yusuf Suresi, 87) ayetiyle Allah bunun inkar edenlere has bir özellik olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle Kuran’ın bu hükmünü bildikleri halde, ahlaklarındaki bu önemli eksiği gidermeye yanaşmayan insanlar, sonsuza kadar bu sıkıntı içerisinde kalmaktan, ahirette gerçekten ümitsiz bir duruma düşmekten çekinmelidirler. Allah, Kuran’da cehennemdeki insanların ümitsizliklerini şöyle bildirir:
“Onlardan (azab) hafifletilmeyecek ve orada onlar umutlarını kaybetmiş kimselerdir.” (Zuhruf Suresi 75)
“Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar umutsuzca yıkılırlar.” (Rum Suresi, 12)
Kin ve Nefret İçinde Yaşayanların Kalplerini Yakan Ateş Hiç Sönmez
Cehennemde dışarıda bir ateş ve alev olmadığı halde, insanları içten yakan bir ateş çeşidi vardır. Bu dünyada da Allah’tan korkmayan, kin ve nefret duygularına sahip, insanları sevmeyen, moralsiz, neşesiz olan bu insanlar, her şeyden çekinerek, her şeyden tereddüt ederek, her şeyden şüphe ederek, tartışarak, sürekli gerilim ve tahammül edilmez bir sıkıntı içinde yaşarlar. İşte bu; cehennem ateşinin içten yakmasının bir tezahürü ve çeşididir. Dünyada bu insanları içten yakan bu ateş cehennemde daha da şiddetli devam edecektir. İnsanlar kalplerine tırmanan ve kendilerini içten yakan bu ateşten müthiş derecede sıkılacak ve rahatsız olacaklardır. Nitekim Kuran’da cehennem azabının bu manevi yönü dikkat çekici bir şekilde vurgulanarak, “kalpleri yakan bir ateş”e şöyle dikkat çekilmiştir:
“Hutame”nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. O, onların üzerine kilitlenecektir; (Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır).” (Hümeze Suresi, 5-9)
Kin ve nefret duygusuna sahip olan insanların ruhunda sürekli üzüntüyü arayan şeytani özellik vardır. Bu insanlar sevgiyi, şefkati, merhameti, neşeyi, mutluluğu aramaz, ağırlık, bitkinlik ve üzüntüyü arar. Her şeyin içinde bir üzüntü kaynağı bulmaya çalışır. Oysa bir insanın her zaman hayır, güzellik, rahmet araması gerekir. Müslüman her şeyde bir hayır ve güzellik aradığı için dünyası cennet gibi olur. Ama Allah’a inanmayanlar da hep hüzün ve azap aradıkları için dünyaları cehennem gibi olur.
Sayın Adnan Oktar Cehennemde Herkesin Yaptığının Tam Karşılığını Göreceğini Anlatıyor:
ADNAN OKTAR: Cehennem tabaka tabaka biliyorsunuz, değişiktir. Mesela çok şiddetli zulüm yapanlara, çok şiddetli karşılık vardır. Mesela az zulüm yapmıştır fakat imansızdır, onlar daha sakin hayat yaşıyorlar cehennemde, yani aynı olmuyor. Çünkü Allah “misli ile karşılık vereceğiz” diyor. Mesela bir adamı yaktıysa, yakarak öldürdüyse, o da yakılıyor. Mesela haşlayarak öldürdüyse, o da haşlanıyor orada.
Sunucu 2: Tam bir adalet sistemi yani.
Adnan Oktar: Tabii. Mesela Müslümanları zincire vurduysa, o da orada zincire vuruluyor. Yani tam karşılığını almış oluyor. İnşaAllah.
Sunucu 1: Cennette peki Hocam?
Adnan Oktar: Cennette 10 misli, kat kat fazlası. Cehennemde tam misli. Cennette kat kat fazlası oluyor. Zaten cennete giden herkes mutludur. Ama herkes kendi aklına, kendi gücüne göre oradan istifade edecek. Yani herkesin sevgiyi, şefkati, zevki alma gücü aynı olmaz.
Sunucu 1: Yine ameline göre değil mi?
Adnan Oktar: Tabii. Mesela bir manzara oluyor, bu imanlı bir insanı çok çok etkiler. Ameline göre tabii, Allah’a yakınlığına, takvasına, samimiyetine göre. Kimine de çok şiddetli etki yapar ama dıştan anlayamazsın. Bazen de anlaşılır ama az zevk alan da çok zevk alıyormuş gibi kendini gösterebilir. Mesela çiçeğe bakar, derin derin iç geçirir, ‘hakikaten ne kadar etkileniyor’ dersin, halbuki hiç etkilenmiyordur, yani poz yapar. Ama kimi insan da sezdirmez ama çok şiddetli, derinden zevk alır. Anlayamazsın zevk aldığını ama içinde şiddetli zevk alır.
Cennette de, orada bütün müminler kendilerinin aynı zevki aldıklarını zannedecekler. O Allah’ın adaletidir, bilmezler. Halbuki ayrı ayrı zevk alacaklar, yani takvasına ve derecesine göre ayrı ayrı zevk alacaklar. Fakat insanların en hoşuna giden, yani Müslümanların aklını en çok açan hatta coşturan diyeyim; İslam’ın dünyaya hakimiyetidir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışıdır ve Mesih (a.s.)’ın çıkışıdır, yani Mesih (a.s.)’ın görünmesidir, insanlarla bire bir konuşmasıdır. Çünkü Mesih (a.s.)’ı gördüklerinde, ahireti de çok iyi kavramış olacaklar.
Bakın 2000 yıl önce bir insan yok oluyor, Allah Katına alınıyor, yani insanlar göremiyorlar, Allah Katına alınıyor. Fakat 2000 sene sonra aynı insan, kaldığı yerden devam ediyor. Ahiret inancı ve yaratılış açısından insanlar için, çok kesin, net, somut bir delildir bu, kavrayabilmeleri için, inşaAllah. (25 Mart 2010, Kahramanmaraş Aksu TV)
Sayın Adnan Oktar, Kin ve Nefret Ahlakında Olanların Cehennemi Dünyada Yaşamaya Başladığını Anlatıyor
ADNAN OKTAR: Bakın, internette çok fazla sayıda sayfa var, hepsi nefret üstüne, hep savaş, kavga, kepazelik üstüne. Kardeşim, gece gündüz sevgiyi savunun, muhabbeti savunun. Cennet sevgi yeridir, iki günlük ömrünüz var ölüp gideceksiniz, Allah’ın huzuruna gideceksiniz. Allah, “70 arşınlık zincirden” bahsediyor küfür için. Demek ki onlar cehennemde en fazla 70 arşın gidebilecekler. Yani cehennemde de öyle istediğin yere gitmek yok, en fazla gidebilen 70 arşındır, o zincirin boyu kadar, o kadar sıkıcı bir ortamdır, o kadar azap yurdudur. Bunları bile bile, yani böyle bir durumu bile bile daha hala küfrü, nefreti, öfkeyi körüklemek çok yanlış. Israrla sevginin, muhabbetin, kardeşliğin üstünde dursunlar. Cennet sevgi yurdudur, muhabbet yurdudur.
Dünyadaki ömrü kısacaktır herkesin. Allah bizden sevgiyi istiyor, ne yapacaksın nefreti, kini? Sürekli asma, kesme, kan, irin. Allah; “onlara kan ve irin içireceğim” diyor, Kuran’da. Çünkü sürekli kan istiyor bunlar. Şii’yi kesmek istiyor, Alevi’yi kesmek istiyor, Bektaşi’yi kesmek istiyor, Vahabi’yi kesmek istiyor, Yahudi’yi, Hristiyan’ı kesmek istiyor. Adam sürekli kan istiyor.
Allah, “madem kan istiyorsun” diyor, Allahualem, yani onun gibi olmuş oluyor, yani madem bu kadar kan istiyor, Allah da ona kan içiriyor ahirette, “kan ve irin içireceğim” diyor Allah, “içkileri budur” diye bildiriyor yani cezası bu olmuş oluyor, yaptıklarının karşılığı. (2 Şubat 2012, A9 Tv)