Darwin'in insanlarla maymunların ortak bir atadan geldikleri tezi, ortaya ilk atıldığı dönemde de sonraki dönemlerde de bilimsel bulgularla desteklenemedi. O zamandan bu yana, yaklaşık 150 yıldır, insanın evrimi masalını desteklemek için gösterilen bütün gayretler boş çıktı. Elde edilen fosiller, maymunların hep maymun, insanların da hep insan olarak var olduklarını, maymunların insanlara dönüşmediklerini ve maymunla insanın ortak bir ataya sahip olmadıklarını ispatladı.
Kafataslarını Sıralayarak Evrim Masalları Anlatmak Darwinist Yalanlara Hiçbir Fayda Sağlamayacaktır
Fosil kayıtlarının kendilerini hayal kırıklığına uğratması ve içinde bulundukları delilsizlik karşısında, evrimcilerin yaptıkları tek şey, hiçbir gerçekliği olmayan kafataslarını tekrar tekrar sıralamak, sahteliği çoktan belgelenmiş fosiller üzerinde spekülasyonlar yapmak oldu.
Oysa gerek maymunların, gerek diğer canlıların, gerekse geçmişte yaşamış farklı ırklara ait insanların kafatasları üzerinde yapılan incelemeler, bu canlıların sahip oldukları tüm özelliklerle var olduklarını ve tarih boyunca hiç değişikliğe uğramadıklarını göstermiştir. Bunun anlamı, canlıların evrim geçirmedikleri, hepsini Yüce Allah'ın yarattığıdır.
Kurbağa, kertenkele, yusufçuk, sinek, hamam böceği gibi pek çok canlının, vücutlarının diğer uzuv ve organlarında olduğu gibi, baş bölgelerinde de hiçbir değişiklik olmamıştır. Kuşların ve balıkların baş yapıları da değişmemiştir. Kaplan, kurt, tilki, gergedan, panda, aslan, leopar, sırtlan gibi sayısız hayvanın yaratıldıkları ilk andan beri on milyonlarca yıl boyunca kafatasları aynıdır. Ve bu aynılık, canlıların evrimi iddiasını yalanlamaktadır.
Tüm bu canlı türleri için geçerli olan değişmezlik, insan için de geçerlidir. Nasıl ki on binlerce canlı türünün, milyonlarca yıl boyunca kafatası yapılarında bir değişiklik olmamışsa, insanların da kafataslarında evrimsel bir değişiklik olmamıştır. Balıkların hep balık, kuşların hep kuş, sürüngenlerin hep sürüngen olması gibi insanlar da hep insan olarak var olmuştur. Hiçbir canlının hiçbir organ ve yapısında, evrimcilerin iddia ettiği gibi "ilkelden gelişmişe doğru ilerleme" diye birşey söz konusu değildir.