Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.), Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in müjdelediği 1400’ü aşkın yıldır İslam tarihinde coşkuyla beklenen değerli şahıslardır. Ancak 1400 yıldan beri ilk kez içinde yaşadığımız dönemde bazı kesimler bu müjdeyi kendilerince örtbas etmeye çalışmakta ve “Hz. İsa (a.s.) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s.) çıkmayacak” şeklinde kitlevi telkin yapmaktadırlar. Radyo, televizyon, internet, gazete, dergi gibi kitle iletişim araçlarını yoğun olarak kullanan bu kesim, hem bir kısım Müslümanları hem de dünya nüfusunun büyük bir bölümünü etkisi altına almaya çalışmaktadır. Bu nedenle Müslümanlar Allah’ı çok anarak, ahir zamanda olduğumuz gerçeğini sürekli hatırlatarak, Hz. İsa (a.s.)’ın ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın görevde olduğunu anlatarak, İslam aleminin birleşmesi ve İslam ahlakının hakim olması için çaba göstererek bu telkini etkisiz hale getirmelidirler.
Deccal binbir yolla Mehdiyeti gizlemeye, tevil etmeye ve kendince saptırmaya gayret edecektir. Bunun için de; kimi insanları Mehdiyeti tamamen inkar ettirerek; kimi insanları Mehdiyeti asla inanılması mümkün olmayan bir şey gibi anlattırarak; kimi insanları Mehdiyetten hiç bahsettirmeyerek, kimi insanları Mehdiyeti asırlar sonrasına erteleterek, kimi insanları Mehdiyeti "şahsı manevi" gibi düşündürterek, kimi insanları da 'Mehdi gelip geçmiştir' yalanına inandırarak bu gerçekten tamamen uzak tutmaktadır. Birçok insan akla hayale gelmeyecek tevillerle ve normal koşullar altında asla inanmayacağı hikayelerle oyalanmakta ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın farkına dahi varamamaktadır. |
Deccal kelimesinin sözlük anlamlarından biri, gerçeği ters yüz eden, iyiyi kötü kötüyü iyi gösterendir. İnsanların maddi ve manevi olarak tahrip olmasını isteyen, fitne ve fesadın yaygınlaşması amacında olan deccal, iyi ve güzel olan herşeyin üstünü örtecek, gerçekleri örtbas edecek ve bu şekilde insanların doğruyu bulmalarını engellemeye çalışacaktır. Ahir zamanın en büyük ve en mühim güzelliği, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) çağında yaşıyor olmamızdır. Deccal de en çok bu konuda çalışma yapacaktır. Deccal ve taraftarları binbir yolla Hz. İsa (a.s.)’ın gelişini ve Mehdiyeti gizlemeye, tevil etmeye ve kendilerince saptırmaya gayret edeceklerdir. Yüce Allah Kuran’da, kalplerinde hastalık olan bazı kimselerin “Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vaat etmedi” diyeceklerini bildirmiştir:
“Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: “Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi” diyorlardı.” (Ahzab Suresi, 12)
Bu ayet işari manada, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinden ümit kesen kimselerin durumuna da işaret etmektedir. Zira bu kimseler deccalin etkisine girerek, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisleriyle haber verdiği “Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini inkar etmekte” ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in de bu konudaki sözlerinin sözde “asılsız olduğunu” öne sürmektedirler.
Günümüzde de, pek çok yerde Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelmeyeceği ile ilgili yazılar çıkmakta, daha da önemlisi İslam alimi olarak bilinen kimi kişiler bu yönde fikir beyan etmektedirler. Oysaki bu insanların bu şekilde “Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinin gerçek olmadığına” ve sözde “boş bir vaat” olduğuna inanmaları da Peygamberimiz (s.a.v.)’in gerçekleşeceğini vaat ettiği olaylardan biridir. Zira Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişlerinin yaklaştığını gösteren ahir zaman alametlerinden birinin, “Hz. Mehdi (a.s.) gelmeyecekmiş, Hz. Mehdi (a.s.) yokmuş” sözlerinin yaygınlaşması olduğu bildirilmiştir. Bu konudaki hadislerden bazıları şöyledir:
“İnsanların ümitsiz olduğu ve HİÇ MEHDİ FALAN YOKMUŞ“ DEDİĞİ BİR SIRADA ALLAH HZ. MEHDİ (A.S.)’I GÖNDERİR...”[Ali Bin Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55]
... ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) ZUHURU ÜMİTSİZLİK VE YEİS ESNASINDADIR. [Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 274]
HALK TAM ZUHURDAN ÜMİDİNİ KESTİĞİ ANDA O (HZ. MEHDİ (A.S.)) ZUHUR EDECEKTİR! Onun zamanında yaşayıp ona yardım edenlere ne mutlu! Ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!
[Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 301]
Davud bin Kesir-i Rıkki der ki: İmam Ebu Abdullah aleyhisselam’a şöyle arzettim: ...Bu emir (yani kıyam) (Hz. Mehdi (a.s.)) çok uzadı öyle ki, kalplerimiz daraldı ve derin hüzünden dolayı ölüyoruz. Buyurdu ki: “BU ZUHUR, DAHA ÜMİTSİZ VE HÜZÜNÜN DAHA ÇOK OLDUĞU BİR ZAMANDA VUKU BULACAKTIR.”
[Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 208]
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de Hz. Mehdi (a.s.)’ın imanın nuru ile anlaşılacağını ve onu fark ederek yanında bulunacak kişilerin çok az sayıda olacağını şöyle bildirmektedir:
“Bu vazifenin istinad ettiği (dayandığı) kuvvet ve manevi ordusu yalnız ihlas, sadakat ve tesanüd (birlik) sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirdlerdir (talebelerdir). Ne kadar da az olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar. İşte o pek kesretli, o muktedir ordu, Al-i Muhammed Aleyhissalatü Vesselam’dır ve Hz. Mehdi (a.s.)‘ın en has ordusudur.” (Emirdağ Lahikası, s. 259)
İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi’s-selâm şöyle buyurmuştur:
“BİZİM KAİM’İMİZ (HZ. MEHDİ (AS)) İLE ALLAH’IN RESULLERİ ARASINDA BİR TAKIM BENZERLİKLER VARDIR. NUH, İBRAHİM, MUSA, İSA, EYYUB VE MUHAMMED SALLÂ’LLÂHU ALEYHİ VE ALİH PEYGAMBERLERİN HER BİRİ İLE BİR BENZERLİĞİ VARDIR... Hz. İsa (a.s.) ile halkın onun hakkındaki ihtilafa düşmesi (bir kısım insanların, ‘Hz. Mehdi (a.s.) gelecek’, bir kısımının da ‘gelmeyecek’ demesinde)... benzerliği vardır.” [Kemal’ud-Din s. 322, 31. babin 3. Hadis]
Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulünün ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişinin gizlenmesi için yürütülen tüm çabalar nafiledir. Bu iki kutlu olay, Allah’ın vaadidir ve gerçekleşecektir. Nitekim ahir zaman alametlerinin birbiri ardınca gerçekleştiği içerisinde bulunduğumuz bu dönem, Hz. İsa (a.s.)’ın ikinci kez yeryüzüne gelişininin çok yaklaştığını ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın ortaya çıktığını göstermektedir. Allah’ın izniyle bu iki mübarek şahıs, tam olarak Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde belirtildiği şekilde zuhur edecek ve tüm yeryüzünde İslam ahlakını yerleşik kılacaklardır.
Hz. Mehdi (a.s)’ın gelişi ve varlığı konusunda çeşitli yanılgılara düşen çok sayıda insan vardır. Bu yanılgılardan bazıları şöyledir:
Tüm Alametleri Çıkmış Olmasına Rağmen Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın Şahıs Olarak Gelecekleri Neden Bazı Çevreler Tarafından Kabul Edilmemektedir? Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruna ait bütün alametlerin ortaya çıkmış olmasına ve bu işaretlerin son derece açık ve aleni olmasına rağmen Hz. Mehdi (a.s.)’ın bilinememesi çok büyük bir mucizedir. Ancak insanların büyük bölümünün gözüne perde çekilmiştir ve bazı insanlar bu açık gerçeklere rağmen Hz. Mehdi (a.s)’ı fark edememektedirler. Bu durum ahir zamanın şiddetinin azametini, vahametini, basiretin ve ferasetin ne kadar ortadan kalkmış olduğunu, bazı insanların nasıl bir düşünce yapısına sahip olduklarını göstermektedir. Ancak Hz. İsa (a.s) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gerçekten birer şahıs olduklarını ve bu yüzyılda fikri mücadele yürüteceklerini Allah’ın izniyle bütün dünya ileride anlayacaktır. |
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Gelişi Kaç Türlü Yöntemle Gizleniyor?
Hz. Mehdi (as)’ın gelişini gizlemeye çalışanların iddiaları:
1. Hz. Mehdi (a.s.) gelip geçmiştir, eskiden çıkmıştır.
2. Hz. Mehdi (a.s.) şahs-ı manevidir, yani görünmez bir ruh gibidir. Dolayısıyla şahıs olarak beklemenin bir anlamı yoktur.
3. Hz. Mehdi (a.s.) gelecektir ama yüzyıllar sonra gelecektir.
4. Hz. Mehdi (a.s.) herhangi bir insan olacaktır. Hz. Mehdi (a.s.), Bediüzzaman’ın eserlerinde; “Hz. Mehdi (a.s.)’ın üç görevi vardır“ diye bildirdiği görevlerden 2. ve 3. görevleri yapacak, materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle fikri mücadele yapmayacak, iman hakikatlerini anlatmayacak sadece Risaleleri okuyacak herhangi bir siyasi liderdir. Dolayısıyla fazla dikkat çekici birisi değildir.
5. Hz. Mehdi (a.s.) diye bir kişi hiç yoktur ve hiçbir zaman da gelmeyecektir.
6. Hz. Mehdi (a.s.) gelebilir ama bu konuları araştırmak doğru değildir. Hz. Mehdi (a.s.) geldiğinde bizi vazife başında bulması gerekir. Dolayısıyla incelemeye gerek yoktur. Gelirse gelir, gelmezse gelmez.
7. Başının üstündeki bir meleğin bütün insanların göreceği şekilde “Bu Mehdi’dir, ona uyun” demesi, Hz. Mehdi (a.s.)’a tank, top, silahın etki etmemesi gerekir. Böyle özellikleri olmayan kişi de zaten Hz. Mehdi (a.s.) değildir.
8. Ahir zamanda çok fazla sayıda Mehdi gelecektir. Üç, beş, on tane Mehdi gelebilir. Hepsi de sessizce Mehdilik görevlerini yapıp vefat ederler. Dolayısıyla bu gerçeği çok az kişi bilir.
Hz. Mehdi (a.s)’ın gelişi ile ilgili Resulullah (s.a.v)’in bu kadar çok sayıda açık ve sarih hadis-i şerifi, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin bu kadar net ve anlaşılır sözü varken bu konuyu bu derece karmaşık ve anlaşılmaz bir hale getirmek ve kapatıp ört bas etmeye çalışmak, ahir zamanın özelliklerinden bir tanesidir.
Hz. Mehdi (a.s)’ın gelişi ve varlığı ile ilgili yukarıda anlattığımız yanılgılara düşen yüz milyonlarca insan vardır. Hz. Mehdi (a.s)’ın bu yüzyılda geleceğini düşünen ise başlangıçta çok az sayıda kişi olacaktır. Bunun nedeni ise yukarıda sayılan yanılgılardır. İnsanların bir kısmı Hz. Mehdi (a.s)’ın varlığını gerçekten anlamayacak, bir kısmı da şeytani bir gaye ile anlamazlıktan gelecek ve Hz. Mehdi (a.s)’ın zuhuruna kadar bu durum böyle devam edecektir.
Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruna ait bütün alametler ortaya çıkmış olmasına ve bu işaretlerin son derece açık ve aleni olmasına rağmen Hz. Mehdi (a.s.)’ın bilinememesi çok büyük bir mucizedir. Ancak insanların büyük bölümünün gözüne perde çekilmiştir ve bazı insanlar bu açık gerçeklere rağmen Hz. Mehdi (a.s)’ı fark edememektedirler. Bu durum ahir zamanın şiddetinin azametini, vahametini, basiretin ve ferasetin ne kadar ortadan kalkmış olduğunu, bazı insanların nasıl bir düşünce yapısına sahip olduklarını göstermektedir.
Hz. Mehdi (as) çıkmayacak diyenler, çıksınlar karşımıza bu hadislerin hiçbir tahakkuk etmedi desinler, bu alametler gerçekleşmedi desinler, diyemezler, çünkü hepsi tek tek gerçekleşti.
Adnan Oktar`ın 24 Eylül 2010 tarihli Kocaeli TV röportajından
Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın Gelişine ve İslam Ahlakının Dünya Hakimiyetine İşaret Eden Kuran Ayetlerinden Bazıları
Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah’tan ‘yardım ve zafer (nusret)’ ve yakın bir fetih. Mü‘minleri müjdele. (Saff Suresi, 13)
Andolsun, Biz Zikir’den sonra Zebur’da da: “Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır” diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105)
Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadetmiştir: “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir...” (Nur Suresi, 55)
Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: “Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.” (Saffat Suresi, 171-173)
Allah, yazmıştır: “Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de.” Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)
Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter. (Fetih Suresi, 28)
Müşrikler istemese de o dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur. (Tevbe Suresi, 33)
... Onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık. (Yunus Suresi, 14)
Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz’afları) mirasçılar kıldık... (Araf Suresi, 137)
Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8)
Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir. (Ahzab Suresi, 27)
Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma’rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir. (Hac Suresi, 41)
Dünyada İslam'ın yayılmamasının sebebini Kuran ve hadis anlatılmaması zannediyorlar. Halbuki hidayet için iman hakikati gerekir, putların yıkılması gerekir.
Adnan Oktar’ın 5 Eylül 2010 tarihli Kaçkar TV röportajından
Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) Bu Yüzyılda Gelecektir
Ancak Hz. İsa (a.s) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın gerçekten tek bir şahıs olduklarını ve bu yüzyılda fikri mücadele yürüteceklerini Allah’ın izniyle bütün dünya ileride anlayacaktır.
Her yüz senede bir, din ahlakını bidatlerden kurtarmak ve yenilemek için Allah tarafından bir zatın gönderildiği, Sünen-i Ebu Davud, Mektubat-ı Rabbani gibi büyük ve muteber ehli sünnet alimlerinin eserlerinde açık bir şekilde belirtilmiştir:
Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz senenin başında şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde ahir zamanda zuhur edeceği müjdelenen Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış zamanı olarak ise Hicri 1400 yılı verilmiştir:
“İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanında toplanacaklardır.” (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)
Bu 100 yıllık sürede İslam ahlakı belli bir süreç içinde tüm dünyaya hakim olacak, din ahlakına karşı mücadele veren deccaliyet sistemi ise tamamen ortadan kalkacaktır. Ancak aşağı yukarı 100 sene kadar sürecek olan bu yükselme döneminin ardından yani Hicri 1500’lerle birlikte dünya yeniden bir bozulma sürecine girecektir. Ehl-i Sünnetin büyük hadis ve fıkıh alimlerinden biri olan İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden naklettikleri bir hadiste Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendine kadar dünyada geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek insanlık tarihi içerisinde yer alanbir takvim başlangıcı hakkında önemli bir bilgi vermiştir:
Ahmed İbni Hanbel İlel’inde nakletti. İsmail b. Abdülkerim, Abdüssamed’den O da Vehb’den rivayet etti: DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman, sf. 89)
Diğer yandan başka birçok hadiste ise dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna dair açık izahlar bulunmaktadır:
Enes Malik'den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu: DÜNYANIN ÖMRÜ, AHİRET GÜNLERİNDE YEDİ GÜNDÜR. Allah-u Teala buyurdu ki: RABBİN KATINDA BİR GÜN SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN YIL GİBİDİR. Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNCE SEVAP YAZAR. (Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 88)
Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni‘den rivayet ettiler: Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (s.a.v.)’e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89)
Hicri 1300’ün ve son bin yılın en büyük müceddidi olan Üstad Said Nursi Hazretleri ise İslam ahlakının hakimiyet süresi için Hicri 1400’leri vermiştir. Bediüzzaman bu tarihlere kadarki dönemin Müslümanların açık ve aşikar galibiyet dönemleri olacağını ifade etmiştir. Bundan sonraki yıllarda ise İslam ahlakının dünya üzerindeki yükseliş döneminin sona ereceği ve kafirler için bir kıyamet kopmasının Hicri 1545 itibariyle söz konusu olacağını söylemiştir. (Doğrusunu Allah bilir.)
“Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır.”
“Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder. (Kastamonu Lahikası, s. 33)
Büyük Ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri de dünyanın ömrünün Hicri 1600’e ulaşmayacağını yani Hicri 1500’lü yıllar içinde kıyametin kopmasının Allah’ın izniyle beklendiğini ifade etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)
BU ÜMMETİN ÖMRÜ BİN SENEYİ GEÇECEK, FAKAT BİN BEŞ YÜZ SENEYİ AŞMAYACAKTIR...
(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 299)
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadise dayalı olarak Suyuti Hazretleri ise yaptığı açıklamada şöyle belirtmektedir:
“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.”
(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89)
Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinden ve büyük İslam alimlerinin açıklamalarından da açıkça anlaşıldığı üzere, içinde bulunduğumuz Hicri 1400’ler Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhur çağıdır. Bu yüzyılda Hz. İsa (a.s.) yeniden yeryüzüne gelecek, Hz. Mehdi (a.s.) zuhur edecek ve İslam ahlakı Allah’ın izniyle yeryüzüne hakim olacaktır.
Sayın Adnan Oktar’ın Konu Hakkındaki Açıklamaları
"Deccalin hipnozu aynı zamanda Mehdiyet için bir örtü oluyor, bu hipnoz vesilesiyle Hz. Mehdi (a.s.) ilerliyor. Bu hipnozu delenler gerçeği hemen anlıyor"
“Mehdiyetin nuruyla şu an o deccalin büyüsü kısmen kırılıyor. Tam anlamıyla değil. Hz. Mehdi (a.s.) da işte onu, o büyü ve hipnozu kırarak ilerliyor. Hz. Mehdi (a.s.)’daki o nuraniyet de onu yakıyor işte. Yani anti deccaldir Hz. Mehdi (a.s.), anti şeytandır. Şeytan yanar Hz. Mehdi (a.s.)’ın karşısında duramaz. Deccal de yanar. Peygamberimiz (s.a.v.) “Benim zamanımda olsa hemen bitiririm işini” diyor. “Ama ileride gelecek” diyor Peygamberimiz (s.a.v.) inşaAllah. Yani ruhaniyetiyle yakar, nuruyla yakar. Etkisi olmuyor. Ama Cenab-ı Allah Hz. Mehdi (a.s.)’a zemin olsun diye bu sistemi, bu hipnozu tam kaldırmıyor. Çünkü Mehdiyet bunun içerisinde ilerliyor. Aynı zamanda bu Mehdiyet için de bir örtü olmuş oluyor. Yani bu meydana gelen hipnozun içerisinde Hz. Mehdi (a.s.) sezilmemiş oluyor. “İmanın nuruyla fark edilir” diyor ya Bediüzzaman, işte o hipnozdan dolayı Müslümanlar fark edemiyorlar. Yani deccalin meydana getirdiği hipnozdan dolayı. O hipnozu delenler Hz. Mehdi (a.s.)’ı çok berrak görüyorlar. Hemen anlıyor. “Çok açık” diyor, “Allahualem o” diyor. Yani hissediyorlar. “İmanın nuruyla” dediği Bediüzzaman’ın işte bu. İmanın nuru yakıcı etki yapıyor. Yani büyüyü ve hipnozu deler, yani şeytanı yakar, yıkar, şeytanın etkisini ezen bir şey. Mesela mümin feraset gözüyle baktığında gözüyle yıkar. Mesela Hz. Mehdi (a.s.)’ın gözü yakar şeytanı. Bakışı yakar. Yani nereye bakarsa yakar. Öyle özelliği var. Onun için yanına, çevresine yanaşamıyor şeytan. Öyledir yanaşsa da yanar. İnşaAllah. “İmanın nuruyla” diyor bak, Hz. İsa (a.s.)’da da Bediüzzaman “Yakın talebeleri ve havas” diyor. Yani “Seçkin, imanlı talebeleri, imanın nuruyla onu tanırlar” diyor. Büyü onlardan kalkmış oluyor, hipnoz üzerlerinden kalkmış oluyor. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Ekim 2010 tarihli Kanal Avrupa ve Çay TV röportajından)
"Deccalin hipnozunun kırılması için dua edelim, bu hipnoza karşı en güzel şey duadır. Mehdiyetin nuruyla deccalin büyüsü kısmen kırılıyor"
Bu hipnoza karşı dua edelim, biz Müslümanlar, bu hipnozun kırılması için. Deccalin hipnozuna karşı en güzel şey duadır. Çünkü o da şeytana yakararak bunu elde ediyor. Şeytanla bağlantı yaparak bunu elde ediyor. Yani bir emir komuta zinciri içerisinde şu an sistem, deccaliyet. Ve mazlum Müslümanları hipnoz altına soktu. İnsanlar hissediyorlar beyinlerinde bir ağırlık şeklinde bir garip put şeklinde bu hissediliyordur. Yani hemen hemen herkes hisseder. Yani bir de birden uyanır gibi bir berraklık meydana gelir. İşte bu, Hz. İsa Mesih (a.s.) zamanında olacak. İnsanlar birden uyanıyorlar. Hipnozdan çıkınca “Çok açık Bediüzzaman’ın açıklaması burada” diyor. “Hz. Mehdi (a.s.) gelecek” diyor, “Tek şahıs olarak belirtiyor” diyor. O zaman anlıyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerini o zaman çok daha net anlayacaklar. (Sayın Adnan Oktar’ın 3 Ekim 2010 tarihli Kanal Avrupa ve Çay TV röportajından)