Prof. Michael Reiss
|
Son dönemlerde İngiliz kilisesinin Darwin’i bir anda bağrına basması ve İngiliz Kraliyet Akademisi Royal Society’nin eğitim direktörü Prof. Michael Reiss’in okullarda evrim ile birlikte Yaratılış’ın da okutulması yönündeki teklifine karşı yükselen sesler, İngiltere’de Darwinizm konusunda ciddi bir panik havasının yaşandığını gösteriyor.
Bu panik havası oldukça tanıdık! Yaratılış Atlası'nın ulaştığı Darwinist zihniyetli ülkelerde benzer panik, kapsamlı ve güçlü şekilde daha önce de yaşanmıştı. Hatırlanacağı gibi, çeşitli Avrupa ülkelerine ait basın yayın organlarında "soğuk duş etkisi yaptığı"[1], okullara bomba gibi düştüğü, “ülkeleri istila ettiği”[2], ve bir "yaylım ateşi gibi olduğu"[3] belirtilen Yaratılış Atlası, sarsıcı bir etki meydana getirmişti. İngiltere’de başlayan panik, Yaratılış Atlası’nın sunduğu gerçeklerden endişe duyan her Darwinist Avrupa ülkesinin tecrübe ettiği bir reaksiyon olmuştu.
Şu anda İngiliz Kilisesi’nin bir anda Darwin’e sahip çıkmaya çalışması söz konusu paniğin bir tezahürüdür. Darwinist çevreler, İngiltere’nin evrim teorisini hızla terk etmeye başladığını görerek, son çare olarak kiliseyi devreye sokmanın en etkili yol olacağını düşünmüş gibi görünmektedirler. Kapsamlı ve büyük bir yenilgiyi bu şekilde bertaraf edebileceklerini zannetmişlerdir.
Oysa yenilgi karşısında mahçup olacak bir şey yoktur. Erdemli olan davranış bu yenilgiyi kabul etmektir. 150 yıllık bir aldatmacanın kesin olarak son bulduğunu artık tüm dünya görmüştür. Yaratılış’ı ispat eden 100 milyon fosil, insanlardan ısrarla ve sistemli bir şekilde yıllarca saklanmış ama bu fosiller Yaratılış Atlası ile bir anda ortaya çıkarılmıştır. Bir tane bile ara fosil olmadığı 1.5 asır boyunca hiç dile getirilmemiş, fakat şu anda artık insanlar bu gerçeği öğrenmişlerdir. Proteinlerin tesadüfen meydana gelemeyecekleri laboratuvar deneyleriyle bilimsel olarak ispat edilmiştir. İnsanın, beynine ulaşan elektriği evrimle görüntü olarak göremeyeceği, aynı elektriği evrimle ses olarak duyamayacağı insanlara anlatılmıştır. Bunu açıklayabilmek için görüntüyü gören, sesi duyan bir benliğin olmasının gerektiği ve evrimin bunu asla açıklayamayacağı kanıtlanmıştır. Bir başka deyişle, evrimin çöküşünün delilleri tüm dünyaya gösterilmiştir.
Yenilgiyi görmesine rağmen kabul edemeyen Darwinist çevreler, hep benzer açmaz yollarda çözüm bulacaklarını zannederler. Şimdi kiliseyi kullanarak, Darwin’in aslında dindar olduğuna dair samimiyetsiz izahlara başvurmaktadırlar. Oysa Darwin, Allah’a olan inançsızlığını açıkça dile getirmiş bir kişidir. Bu konuda samimi davranmıştır, inançsızlığını gizlememiştir. Şimdi İngiliz Darwinistler’in, bir başka aldatmacayı kullanarak kamuoyunda yeni bir aldatma furyası başlatmaya çalışmaları yakışık almamaktadır. Kainattaki canlılığın tesadüflerle oluştuğuna inanan, ömrü boyunca insanları buna inandırmak için çabalamış olan bir insanın Allah’a inanması mümkün olur mu? Allah’ı açıkça inkar etmiş bir kişi için "iyi bir Hıristiyandı", "dindar bir kişiydi" diyerek insanları kandırmaya çalışmak büyük bir ayıptır. Toplum böyle bir aldatmacayı kaldıramaz.
Fakat Darwinist yöntem her zaman yalan üzerine kurulmuştur, çünkü teorinin kendisi bir yalandır.
Eğer evrim teorisi doğru olsaydı, bilimsel delillerle kanıtlansaydı, o zaman bu teoriyi resmi destek ile ayakta tutmaya gerek olmazdı. Tek taraflı olarak Yaratılış’ı susturmak için uğraşmak, kitapları yakmak, konferansları iptal etmek, fosil sergilerini durdurmak, eğitimden yaratılışı uzaklaştırmaya çalışmak bu teorinin desteksiz, dayanaksız ve delilsiz bir teori olduğunu ispat etmektedir. Darwinistler, okullarda Yaratılış’ın okutulmasından korkarlar çünkü bu olursa Darwinizm yalanının tüm foyasının ortaya çıkacağını bilmektedirler. İngiltere Kraliyet Akademisi Eğitim Direktörü Michael Reiss’in okullarda evrimin yanı sıra Yaratılış’ın da okutulması teklifinin, Richard Dawkins gibi koyu ateist evrimciler tarafından şiddetli tepki bulmasının sebebi de işte budur. Ve yine, Reiss’in bu teklifinden sonra Kraliyet Akademisi direktörlüğü görevinden apar topar alınması da bu yüzdendir. İşte bu, Darwinistlerin korkularından kaynaklanan yıllarca sürmüş sindirme politikasının milyonlarca örneğinden en yenisidir. Yaratılış gerçeğinin zikredilmesine dayanamayan evrimciler, tüm dünyanın gözleri önünde Yaratılış’ı savunan bir profesörü daha susturmuşlardır.
Eğer Darwinistler halen evrim teorisini bilimsel amaçlarla savundukları iddiasındaysalar, Yaratılış savunucularını susturmak, Darwinizm'i resmi bir dayatma olarak kabul ettirmeye çalışmak yerine müfredata Yaratılış'ın da dahil edilmesine destekçi olmalıdırlar. Eğer Darwinistler bilimsellik adı altında ortaya çıkıyorlarsa, okullarda ve üniversitelerde evrimi anlatanlar olduğu gibi Yaratılışı anlatanlar da olmalıdır. Yaratılış'ı ispatlayan bilimsel deliller ortaya konarken, eğer varsa evrimciler de kendi delillerini ortaya koymalıdırlar.
Fakat evrimcilerin böyle bir delili yoktur.
Evrim delilsiz olduğu için, Darwinistler okullarda resmi olarak okutulan evrim teorisi karşısında Yaratılış’ın okutulması fikrinden dehşetle korkmaktadırlar. Çünkü kesin bilimsel delillerin bir hurafeyi ezip yok edeceğini bilmektedirler.
Evrim delilsiz olduğu için, neredeyse bütün dünya ülkelerinin %95'ine evrim teorisi resmi dayatma ile kabul ettirilmeye çalışılır. Darwinizm'in ayakta kalabilmek için dayatma dışında başka yolu yoktur.
Evrim delilsiz olduğu için, Darwinistler fosil sergilerini dünya çapında yasaklamaya çalışırlar. Yeraltındaki taşların görülmesi fikrinden dehşete kapılırlar. Bu taşları yeraltından çıkarıp alelacele gizlerler.
Bu derece gözü dönmüş bir ideoloji dayatması bütün dünya tarihinde ilk defa yaşanmaktadır. Hitler faşizmi yalnızca Almanya’da dayatmıştır. Stalin kömünizmi yalnızca Rusya’da dayatmıştır. Dünya çaplı ilk dayatma Darwin’e aittir. Bu dayatmanın özü şudur: "Kitap çıkartmayın, yoksa yakarız"! "Fosilleri sergilemeyin, yoksa sergileri kapatırız"! "Konferans vermeyin, engelleriz"! "Ama Darwinizm’i resmi olarak devletler çapında her ne pahasına olursa olsun savunuruz! Kendimize mantıksız gelse dahi bunu yaparız!"
Elbette evrim teorisi kendilerine de mantıksız gelmektedir. Böylesine sahte bir mantığa hangi Darwinist gerçekten inanabilir? Onlar yalnızca karşı tarafın bu hurafelere inanacaklarını umut etmektedirler.
Fakat bu umut boşa çıkmıştır. İnsanlar artık evrimi istemediklerini açıkça dile getiriyorlar. Evrim aldatmacasına karşı bilinçlendiklerinden açıkça "tesadüfler hiçbir şey var edemez" diyorlar. Darwinistlerin dayatmaya çalıştığı, her şeyin tesadüflerle var olduğu fikrine; canlıyı, insanı, medeniyetleri, teknolojiyi, Paris'i, Londra'yı meydana getirenin tesadüfler olduğu yalanına inanmıyorlar. Böyle bir hurafenin zorla kendilerine kabul ettirilmeye çalışılmasını istemiyorlar. Onlar, gördükleri 100 milyon fosilden sonra, evrim teorisinin hiçbir izahını artık inandırıcı bulmuyorlar.
İnsanlar şu anda evrim teorisinin delilsiz olduğunu ve 100 milyon fosil ile çürütülmüş olduğunu biliyorlar. Buna karşı Darwinist çevreler, ister kilisenin hissiyatlı özür beyanlarını ilan etsin, isterse okullarda Yaratılış’ın okutulmasını yasaklamaya çalışsın, sonuç hiçbir zaman değişmeyecektir. İnsanlar tesadüflerin hiçbir şeyi yaratmadığına ve evrim teorisinin dünyayı aldatmış, kitleleri oyuna getirmiş çok kapsamlı bir yalan olduğuna inanmaya devam edeceklerdir.
Avrupa’da yapılan anket sonuçları insanların artık evrim teorisini reddettiklerini açıkça göstermiştir: Fransız bilim sitesi Science Actualités’de yapılan anket sonucuna göre halkın %92’si, Almanya Die Welt gazetesi internet sitesinde yapılan anket sonucuna göre halkın %86’sı, Danimarka’nın Ekstra Bladet gazetesi internet sitesi anket sonucuna göre halkın %88’i, Almanya’nın Süddeutsche Zeitung gazetesi internet sitesi anket sonucuna göre halkın %87’si, İsviçre’nin Blick gazetesi internet sitesi anket sonucuna göre halkın %85’i evrİmİ kabul etmemektedİr.
|
[1] Science et Vie, Aralık 2007 [2] Corriera della Sera, 4 Haziran 2007 [3] La Libre Belgique, 14 Mart 2008