Evrim teorisi (bilimsel olarak geçersizliği ortaya konmuş olmasına rağmen) kimi çevreler tarafından ısrarla ve yönlendirici bir çok propaganda yöntemine başvurularak ayakta tutulmak istenmektedir. Bu gayretin nedeni, söz konusu teorinin Marksizm, komünizm, diyalektik materyalizm, Sosyal Darwinizm gibi ateist ideolojilere sözde bilimsel bir dayanak teşkil ediyor olmasıdır. Bu nedenle, evrim teorisi yalnızca bilimsel geçerliliğini yitirmiş bir teori olarak algılanmamalı, bu teorinin benimsenmesinin sosyal hayatta çok büyük bir tahribata yol açtığı muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. Önemle belirtmek gerekir ki (tüm canlılığın tesadüfler sonucunda ortaya çıktığını öne süren) bu teori insanlara, güya bir hayvandan türemiş oldukları gibi son derece çarpık bir anlayışı aşılamaktadır. Teorinin çarpık mantık örgüsü, Türk gençlerine ``sözde ata``ları olarak gösterilen hayvanlar gibi bir ``yaşam savaşı`` vermeleri gerektiği, ``güçlünün güçsüzü ezmesinin bir doğa kanunu olduğu`` gibi son derece ilkel ve bir o kadar da tehlikeli bir zihniyeti telkin etmektedir. Kuşkusuz, daha küçük yaşta öğretim kitaplarındaki evrim telkinlerinin etkisinde kalan çocuklarımızın iyi ahlaklı, vatanına milletine bağlı, sağduyulu bireyler olarak topluma kazandırılabileceklerini düşünmek gerçekçi olmayacaktır. Nitekim tarih, evrim teorisine inanan, Sosyal Darwinist zihniyetli kişilerin neden olduğu savaşlar, katliamlar, soykırımlar ile doludur. Hitler, Mussolini, Stalin, Lenin, Mao, Pol Pot gibi zorba diktatörler evrim teorisini benimsemişler (ki bunu ya konuşmalarında ya da yazdıkları eserlerde deklare etmişlerdir) ve bu teorinin çarpık mantıklarını toplumlara da uyarlamaya kalkışarak milyonlarca insanın acımasızca katledilmesine sebep olmuşlardır.
Evrim teorisinin ‘yaşamın güya bir savaş alanı, fiziksel güç kullanarak üstünlük elde etmenin de sözde bir doğa kanunu olduğu` gibi saldırganlığı ve ahlaki dejenerasyonu körükleyen mantıklarının, özellikle son dönemde okullarda ortaya çıkan gayri ahlaki eğilimleri ve şiddet içeren eylemleri de tetiklediği yadsınamaz bir gerçektir.
Ülkemiz`in güneydoğusunda hain eylemler düzenleyen bölücü terör örgütünün ideolojik zeminini komünizm, Marksizm ve Sosyal Darwinizm teşkil etmektedir. Bu ideolojilerin mantık örgülerinin sözde bilimsel temeli de evrim teorisidir. Kainatın ve tüm canlıların tesadüfler neticesinde, kendi kendine ortaya çıktığı, insanın da güya ``çatışan bir hayvan``dan başka bir şey olmadığı şeklindeki çarpık fikirlerle zehirlenen gençler, masum insanlara kurşun sıkmakta sakınca görmeyen birer militan haline kolaylıkla gelebilmektedirler.
Bu problemin kökünden çözülebilmesi, gençlerimizin ancak vicdan ve sorumluluk sahibi birer birey olduklarını farkedebilmelerine imkan sağlayacak bir eğitim müfredatı ile mümkün olabilir.