Hürriyet Pazar’ın 19 Eylül 2005 tarihli sayısında Hikmet B. Çağlayan imzasıyla bir yazı yayınlandı. Çağlayan’ın, "Tüm canlıların anası ata anne için ilk ipuçları" başlığını taşıyan yazısı, materyalistlerin ve Hürriyet gazetesinin evrim teorisini körü körüne benimsediklerinin çarpıcı bir belgesini oluşturuyordu. Çağlayan’ın yazısı, hem yaşamın kökenine dair evrimci iddiaların içinde bulunduğu bilimsel krizi ortaya koyuyor hem de yaşamın sözde evrimsel başlangıcının materyalizm uğruna benimsenen bir dogma olduğunu kanıtlıyordu.
Çağlayan, henüz yazısının başında okurlarını hayal aleminde bir yolculuğa çıkarıyor, yaşamın kökenine dair evrimci varsayımlarının bir hayalden ibaret olduğunun birinci işaretini veriyordu:
Gözlerinizi kapayın ve 4.3 milyar yıl öncesinin dünyasında küçük bir gezinti yapın. Daha yerkürenin ciddi biçimde oksijen sorunu yaşadığı dönemlerde mini mini bir organizmanın hayatta kalma savaşı verdiğini gözünüzde canlandırın.
Çağlayan’ın "inanın ve böyle olduğunu hayal edin" anlamına gelen bu sözleri bir masaldan bahsediyor olduğunu ortaya koyuyordu. Okurlarını somut gerçeklerle değil de hayali masallarla iknaya çalışmayı seçmesinin sebebi ise ilerleyen satırlarda ortaya çıkıyordu. Çağlayan, evrimcilerin bu konudaki inancının hiçbir bilimsel kanıtı olmadığını şu sözlerle itiraf ediyordu:
Arkasında en ufak bir fosil kalıntısı bile bırakmayan, kimliğine ilişkin en küçük fiziksel bir iz bile bulunmayan bu ata hakkında nasıl bilgi sahibi olacağız?
Evrimcilerin hayali ilkin hücrenin varlığına körü körüne inandığının bir kanıtını oluşturan bu satırlar, yaşamın evrimsel başlangıcı düşüncesinin bir efsaneden ibaret olduğunu ortaya koyuyordu. Yazının ilerleyen satırlarında ise hayali ilkin hücreye dair iddiaya çeşitli araştırmacıların çalışma ve yorumlarından destek getirilmeye çalışılıyor, ancak bu çabalar, evrimcilerin çaresizliğini netleştirmekten başka bir işe yaramıyordu. Örneğin 1960’lı yıllarda ökaryot ve prokaryot hücrelerin yanı sıra archea grubu mikropların varlığının keşfedildiği anlatılıyor ancak bu hücre tiplerinin hangi sırada birbirinden sözde evrimleştiğinin- dolayısıyla bunlarla ilgili evrimci senaryonun- karanlıkta olduğu itiraf ediliyordu. Aynı şekilde, yazının sonunda değinilen bir araştırmada tüm canlıların ortak atası olarak hayal edilen bu ilkin hücre kavramının asla ispatlanamayacağının itiraf edildiği belirtiliyordu.
Bu yazı, yaşamın kökenine dair evrimci varsayımların bilimsel olarak iflas ettiğini gözler önüne sermektedir. Bu iflasın temel sebebi, modern bilimin yaşamın son derece kompleks düzenlemeler üzerine kurulu olduğunu ortaya koyması ve bunların "tesadüf" iddiasını kesin olarak geçersiz kılmasıdır. Modern bilimin hücrenin kompleksliği hakkında ortaya koyduğu bilgilerin tesadüf idiasına darbesi, ünlü astronom ve matematikçi Fred Hoyle tarafından şöyle bir benzetmeyle ifade edilmiştir:
Tesadüfler sonucu bir hücrenin meydana gelmesi, bir hurda yığınına isabet eden kasırganın savurduğu parçalarla tesadüfen bir Boeing 747 uçağının oluşması kadar imkansızdır. (Fred Hoyle, Nature, 12 Kasım 1981)
Hayatın henüz tesadüfen başlangıcı böylesine ihtimal dışı iken, bunun gerçekleştiğini varsaymak, üstüne üstlük bunun başka hücre tiplerine, çok hücrelilere sonra da her biri olağanüstü seviyede kompleks mekanizmalarla donatılmış milyonlarca canlı türüne evrimleştiğini iddia etmek, hatta ve hatta tüm bunların tesadüflere dayalı olduğunda ısrar etmek, havacılık tarihi boyunca üretilmiş tüm taşıtların ayrı ayrı tesadüflerle ortaya çıktığına inanmaktan çok daha akıl dışı bir inançtır.
Hürriyet gazetesi, bilim ve teknoloji alanında her geçen gün yeni bulgu ve icatlara imza atıldığı bu dönemde, çağdışı bir inanç olan evrim efsanesini bilimsel bir görünümde telkin etme çabasına son vermelidir. Canlılar tesadüflerle ortaya çıkan bir hücreden gelişmemiş, sahip oldukları muhteşem mekanizmalarla Yüce Allah tarafından yaratılmışlardır.
Not: Yazıda canlıların ortak bir genetik kod paylaşması, hayali ilkin hücreden evrimleştikleri iddiasına bir kanıt gibi sunulmaya çalışılmaktadır. Bu, tamamen gerçek dışı bir iddiadır. Tam aksine, genetik kod yaşamın tesadüflerle başladığı iddiasını yalanlayan en bariz kanıtlardan birini oluşturmaktadır. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. GENETİK KOD EVRİMİ YALANLAR.