Suriye'de 2011 Mart'ında başlayan iç savaşın dördüncü yılına girildi. Kriz boyunca 190 binden fazla insan hayatını kaybetti. 11 milyondan fazla kişi ise hayatları boyunca yaşadıkları evleri, yerleri terk etmek zoruda bırakıldı. Bunların 7,6 milyona yakını Suriye içinde sürgün hayatı yaşıyor. 4 milyon kişi de kendilerinin ve ailelerinin canlarını kurtarabilmek için ülkeden kaçmaya mecbur kaldı. Belki de 5 yıl öncesine kadar bu satırları okuyanlardan çok farklı olmayan hayatları, başlarına gelen korkunç felaket sonucunda altüst oldu. Dehşet ortamından kurtulabilenler ise bugün her şeye yeni baştan başlamak zorundalar.
Yaklaşık 4 yıldır sürgünde yaşayan milyonlarca Suriyeli dondurucu soğukların yaşandığı bir kışı daha açlık ve sefalet içinde geçirmeye çalışıyor. Bu zavallı insanlar BM ve insani yardım kuruluşlarının yardımları ile hayatlarını ancak idame ettirebiliyorlar.
Giderek ağırlaşan kış şartlarında, açlığın yanı sıra barınma konusunda da mülteciler büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Çoğu çocuk ve bebek olmak üzere mültecilerin önemli bir bölümü yeterli gıda, giyecek ve yakacak bulamadıkları için zorlu kış şartlarına yenik düşerek hayatlarını kaybediyor.
Bugün Suriyeli mültecilerin yaklaşık yüzde 95'i yani 3,8 milyon kişi bölgedeki beş komşu ülkede barınmaya çalışıyor. Bunlar: Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği bu ülkelerdeki 380 bin kişinin yeniden yerleştirilmeye ihtiyaç duyduğunu açıkladı.
Yukarıda saydıklarımız dışındaki ülkelerin kabul ettiği Suriyeli sayısı toplam mültecilerin yüzde 2’sinden daha az. Avrupa Birliği ülkelerinin şimdiye dek kabul ettiği Suriyeli mülteci sayısı ise son derece vahim bir rakam: Sadece 5 bin...
Bu insanlık ayıbı karşısında geçtiğimiz Aralık ayında 30 kadar önde gelen uluslararası yardım kuruluşu ortak bir açıklama yayınlayarak, zengin Batılı ülkelerin 2015 sonuna kadar Suriyeli mültecilerin en azından yüzde 5’ini, yani yaklaşık 160 bin kişiyi kabul etmelerini istedi. Yeniden yerleştirme sözü bakımından başı çeken Almanya, insani başvuru veya bireysel destek programları aracılığı ile 28 bin 500 mülteciyi kabul etmeye söz verdi.
Birleşmiş Milletler'in 2014'te mülteciler için bölgesel yardım çağrısı kapsamında talep ettiği 3,74 milyon doların ise 18 Kasım 2014 itibarıyla ancak yüzde 53'ü ulaştırıldı.
Bugün Suriye içinde ve dışında sürgün halinde olan toplam 10,8 milyon kişi acil insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Ancak Suriye krizine yönelik uluslararası destek ve duyarlılık çok yetersiz. Varlıklı ülkelerin buradaki mağdur insanlara katkısı da yok denecek kadar az. Şimdiye kadar refah düzeyi yüksek ülkeler tarafından 79 bin 180 adet yeniden yerleştirme sözü verildi.
Bölgedeki insanlık dramını gündeme getirme adına Uluslararası Af Örgütü #OpenToSyria başlığıyla yeni bir kampanya başlattı. Kampanya, kamuoyu oluşturarak refah düzeyi yüksek ülkelere yeniden yerleştirme ve diğer insani kabul programları sayesinde daha çok Suriyeli mültecinin kabul edilmesi için baskı kurmayı hedefliyor.
Yine bu kampanya kapsamında Suriye’deki çatışmalardan kaçan ve komşu ülkelerde yaşam mücadelesi veren mültecilerle ilgili yeni bir rapor yayımlandı. Raporun başlığı, "Zorluk, Umut ve Yeniden Yerleştirme: Suriye'den Gelen Mülteciler Kendi Hikayelerini Anlatıyor".
Raporda sekiz mağdur ailenin yaşamları konu edilerek krizin insani boyutuna vurgu yapılıyor. Rapor, kamuoyunun dikkatini Suriye krizinin insani boyutuna çekmesi açısından olumlu bir girişim olarak değerlendiriliyor.
Uluslararası Af Örgütü Mülteci ve Göçmen Hakları Direktörü Şerif El Sayid-Ali, "Rapor, rakamların arkasındaki insanların gerçek hikâyelerini kendi cümleleriyle anlatıyor" diyerek krizin meydana getirdiği tablonun dehşetine dikkat çekiyor.
Ülkelerin kendi nüfuslarıyla karşılaştırılınca, Suriye'den gelen en büyük mülteci nüfusunu Türkiye'nin barındırdığı gerçeği ortaya çıkıyor. Ülkedeki mülteci sayısının 1,6 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'de inşa edilen 22 kampta 220 bin mülteci barınıyor. Kamplar tam kapasitede çalışırken, Suriye'den gelen mültecilerin yüzde 85'i de bu kampların dışında yaşıyor. Sadece İstanbul'da Suriye'den gelen mülteci sayısı 330 bin civarında.
Kamp şartları, dünyadaki örnekleriyle kıyaslandığında son derece iyi durumda. BM'nin 2014 yılı Suriye'den gelen mülteciler için bölgesel fonlama çağrısı kapsamında Türkiye için ayrılan 497 milyon dolarlık yardımın 5 Kasım 2014 itibarıyla sadece yüzde 28'i, yani yaklaşık 140 milyon dolar Türkiye'ye ulaştı. Oysa Türkiye Suriyeli mülteciler için kendi bütçesinden bunun yaklaşık 30 katını, yani 4 milyar dolar harcadı.
Ekim 2014'te Türkiye, Suriyeli mülteciler için hukuki statüyü güvence altına alan Geçici Koruma Yönetmeliği'ni yayımladı. Fakat yönetmelik henüz uygulanmaya başlamadı.
Söz konusu tarihi felakette Türkiye'nin üstlendiği kritik yük ve önemli rol ortada. Ancak, bu gerçeği tüm dünyanın görmesi ve bu insanlık dramı karşısında sıcak evlerinde, karınları tok, sağlıklı, huzurlu, rahat, mutlu ve güvenli bir biçimde oturan tüm insanların, bir gün belki de benzer bir dramın kendi başına gelebileceği ihtimalini de bir an için düşünerek aynı duyarlılığı göstermeleri de en az bir o kadar önemli.
Adnan Oktar'ın Arabian Gazette'de yayınlanan makalesi:
http://www.arabiangazette.com/syrian-refugees-in-the-fourth-year-of-the-crisis/