Hürriyet Gazetesi Artık Kangurulardan Medet Umuyor
ucgen

Hürriyet Gazetesi Artık Kangurulardan Medet Umuyor

14460
Hürriyet ve Radikal gazetelerinde ve diğer bazı yayınlarda 19 Kasım 2008 tarihinde yayınlanan bir haberde, “kanguruların genetik akrabamız” çıktığı haber veriliyordu. Keseli hayvanların genetik kod haritasının çıkarıldığı ve kanguruların genetiğinin insana benzediğinin anlaşıldığı iddiasında bulunulan söz konusu haberler, yine çürük evrim masallarının tanıdık örneklerinden birini oluşturuyordu.
Hürriyet ve Radikal gazetelerinde ve diğer bazı yayınlarda 19 Kasım 2008 tarihinde yayınlanan bir haberde, “kanguruların genetik akrabamız” çıktığı haber veriliyordu. Keseli hayvanların genetik kod haritasının çıkarıldığı ve kanguruların genetiğinin insana benzediğinin anlaşıldığı iddiasında bulunulan söz konusu haberler, yine çürük evrim masallarının tanıdık örneklerinden birini oluşturuyordu.

Darwinistler zaman zaman çeşitli sonuçsuz teşebbüslerle evrim teorisini gündemde tutmaya çalışırlar. Fakat bunu bilimsel delillerle yapamazlar. Çünkü bilimsel tüm bulgular evrimi kesin olarak yalanlamakta, çürütmektedir. Bunu çok iyi bildiklerinden evrim yalanını ayakta tutacak bir spekülasyon yolu bulmaya çalışırlar. Üzerinde propaganda yapabilecekleri malzeme ararlar. Tıpkı soyu tükenmiş insan ve maymun kafataslarını insanın sahte evrimine delil göstermeye çalıştıkları gibi, canlılardaki genetik benzerlikleri de “ortak ata” hikayesine bir kanıtmış gibi sunmaya çalışırlar.

Fakat bu konuda yalan söylemektedirler. Bilimsel veriler bu gerçeği kanıtlamıştır.

Sözde ortak ata hikayesinde uzun zaman gündem yapılmaya çalışılan şempanze genomu ile benzerlik iddiası, Darwinistlere öylesine büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştır ki, şimdi bu sahte hikayeyi kangurulara döndürmeye çalışmaktadırlar. Darwinistler uzunca bir zaman şempanze ile insan genomları arasındaki sözde %99.4’lük benzerlik olduğu iddiasını önemli bir spekülasyon malzemesi olarak kullanmışlardır. Öyle ki, insanlara, şempanze genom çalışmalarının daha henüz başlangıç aşamasında olduğu, söz konusu benzerliğin insan genomunun yalnızca binde 3’ü üzerinde yapılan bir karşılaştırmaya dayandığı söylenmemiştir. Şempanze genomu projesi genişledikçe, insan ve şempanze genomları arasındaki fark ciddi şekilde artmaya başlamış, daha önce iddia edilen %99.4’lük benzerlik oranı bir evrimcinin sözleriyle “üzüntü verici derecede hatalı” olarak tanımlanmıştır. Gerçekleşen çalışmalar, insan ve şempanzelerde ortak olarak tanımlanan genlerin bile ciddi farklar içerdiklerini, amino asit dizilimleri farklı olan genlerin insandan farklı işlevler üstlendiklerini göstermiştir. Dolayısıyla insan-şempanze genom benzerliği üzerindeki tüm iddialar yalnızca birer spekülasyondur, gerçekleri yansıtmamaktadır.

Darwinistleri dehşete düşüren bu önemli gerçekler, Darwinist yayınları, üzerinde spekülasyon yapacakları yeni bir konu arayışına sürüklemiştir. Öyle ki Darwinizm yanlısı yayınlar yapan gazeteler insanın kangurudan, hatta “fareden” ne zaman ayrıldığının propagandasını yapmaya başlamış, bu demagojinin insanlar üzerinde etkili olduğunu zannetmiştir. Darwinist yayınların panik içindeki bu ata bulma çabaları daha önce de pervasız, hatta komik örneklerle gündeme gelmiş, söz konusu yayınlar insanın atasının “karıncayiyen” olduğunu, “mikrop” olduğunu, hatta “patates” olduğunu iddia etmekte sakınca görmemişlerdir.  

 İnsan vücudunda 100 trilyon hücre bulunmaktadır, hücrelerde bulunan her bir DNA molekülünde ise bir kütüphane dolusu bilgi saklıdır. Bu durumda, bir insan vücudundaki bilgiyi barındıran bu şekilde yüz trilyon kütüphane olması gerekir. Ancak burada esas önemli olan bu bir kütüphanelik bilginin özel bir dizilim ile kodlanmış olmasıdır.

Canlılarda elbette genetik benzerlikler olması doğaldır. Canlıların genetik yapısı benzer malzemelerden oluşmakta, canlılar yaşamak için aynı malzemeleri tüketmekte, aynı ortamı paylaşmaktadırlar. Nitekim insanın genleri, belli oranlarda başka birçok canlıyla benzeşir. Örneğin insan ve nematod solucanlarının genleri arasında %75 benzerlik vardır ama bu durum insanın %75 solucan olduğunu göstermez. Muz ve insan arasında da %50 benzerlik vardır ama bu benzerlik de insanın %50 muz olduğunu göstermemektedir. İki canlı arasında aynı genler bulunsa bile bunların dizilim farklılığı nedeniyle tamamen farklı şekilde çalıştıkları bilinmektedir. Tıpkı şempanzede olduğu gibi. Muzdaki benzer genlerin nasıl insandaki gibi çalıştığı iddia edilemezse, şempanzede, kanguruda veya nematod solucanlarında da böyle bir şey iddia edilemez. İnsanı insan, kanguruyu kanguru, muzu da muz yapan genler, o canlılara ait olarak yaratılmış olan özgün genlerdir ve bu Rabbimiz’in üstün ve benzersiz yaratışına önemli birer delildirler.

Darwinistlerin bu tip demagojileri bırakıp evrim teorisini destekleyecek tek bir tane bile olsa bilimsel delil getirmeleri gerekmektedir. Genler üzerine spekülasyonlar yaparken, muhteşem komplekslikteki genlerin açıklamasını yapabiliyor olmaları gerekir. Ama evrimi destekleyen tek bir delil bile yoktur. Genlerin varlığı, canlıların kökenini tesadüflere bağlayan evrim teorisini çürütmek için yeterlidir. Çünkü gen, sahip olduğu komplekslikle, yaşamın bir rastlantı eseri olmadığının, yaratıldığının açık kanıtlarından biridir.

Aslında söz konusu yayınlar, Darwinizm’in yıkılışının paniği içindeki evrim savunucularının boşa çırpınışlarını ifade eder. Darwinistler bu panik içinde öylesine pervasızlaşırlar ki, insanları komik iddialarla aldatabilme peşindedirler. Bilimsellik kisvesi atında hiç gocunmadan bir gazete sayfasında insanlara kanguru atalarından geldiğini, aslında bir karıncayiyen olduğunu ve hatta yalnızca bir mikrop olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitmişlerdir. 150 yıldır süren Darwinist aldatmaca, sınırını aşmış, insanlar adeta masallara inanan çocuk yerine konulmaya çalışılmıştır. Darwinist mantık taşıyan yayınların kabul edemedikleri gerçek şudur: İnsanlar artık aldatılamamaktadırlar. İnsanlar, Darwin’in safsatalarına artık inanmamaktadırlar.

Demagojiyle yalan dayatma dönemi çoktan sona ermiştir. İnsanlar, Allah’ın tüm varlıkların Yaratıcı’sı olduğuna ve her varlığı yalnızca “OL” emri ile yoktan yarattığına inanmaktadırlar. İşte bu yüzden aldatmacayla ayakta kalma devri sona ermiştir. 20 yıl, 30 yıl, 40 yıl önceki bayat bilgileri yeni bir bilgi gibi tazeleyip halkın önüne sunmak doğru değildir. Darwinizm yıkılmıştır, Darwinist sahtekarlığın gerçek yüzü ortaya çıkmıştır ve Darwinistler artık dünyayı aldatamamaktadırlar.

Artık günümüzde Darwinizm’i çürüten deliller çok net ve açıktır. Paleontoloji biliminin ortaya çıkardığı ve evrimin olmadığını açıkça gösteren 100 milyon şimdiki canlılarla aynı olan fosil varken genetikten, oradan buradan delil çıkarmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Bilakis genlerin kompleksliği anlaşıldıkça, insanın genom projesi dahilinde ortaya çıkan mucizeler görüldükçe, Darwinizm’in bir aldatmaca olduğu çok daha net anlaşılmıştır. İnsan genomu projesi direktörü ve İnsan Genomu Araştırma Merkezi başkanı eski ateist olan tıp doktoru Francis Collins, DNA’daki kompleksliği ve zerafeti gördükten sonra Allah’a iman ettiğini açıklamıştır.[1]

 

 


Collins, DNA’daki üstün yaratılışı Allah’ın mucizesi olarak tanımlamış, insan genomunu inceledikçe Allah’a daha fazla yaklaştığını ifade etmiştir.

Canlı organizmaların kompleksliği anlaşıldıkça, Darwinizm’in yanlışlığı daha fazla anlaşılmaktadır. Hürriyet ve Radikal gazetelerine tüm dünyanın gördüğü bu gerçeği görmelerini, insanların %90’ının artık Darwinizm’e inanmadığını kabul etmelerini ve çürük safsatalarla insanları aldatamayacaklarını anlamalarını tavsiye ediyoruz.

1 http://www.cnn.com/2007/US/04/03/collins.commentary/index.html

 

 

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo