Geçtiğimiz günlerde Darwinist medyada yine bir telaş vardı. Darwinistler, spekülasyonları için bir malzeme keşfetmiş ve hep bir ağızdan bunun lafazanlığını yapmak için harekete geçmişlerdi. 150 yıllık aynı taktik uygulanıyordu. Belli Darwinist yayınlar ağız birliği içindeydi. Amaç; bulunan bir ayak izi üzerinden mümkün olduğunca aynı sahte senaryoyu savunabilmek ve yıllardır süregelen evrim aldatmacasını son günlerinde yeniden canlandırabilmekti. Söz konusu spekülasyon malzemesi, Polonya’da bulunan ve 395 milyon yıl öncesine ait olduğu sanılan bir canlıya ait ayak izleriydi. Darwinistler, yenilgiyi bertaraf etmek için, bu mükemmel izlerin, “sudan karaya geçen ilk canlıya” ait olduğunu iddia ediyorlardı.
Darwinizm’in propaganda yöntemlerinde olmayanı var göstermek, gerçekleşmemiş olanı hayali bir tarihi gerçekmiş gibi sunmak esastır. Bu nedenle Darwinistlerin söz konusu fosil hakkında mantıksız ve delilsiz iddialar öne sürmeleri bazı kişiler tarafından olağan karşılanabilmektedir. Oysa Darwinistler, bu haberle de, yıllardır yaptıkları gibi insanları ALDATMAKTADIRLAR.
Öncelikle “sudan karaya geçiş” diye hayali bir olayı doğrulayacak tek bir tane bile ara fosil yoktur. (Yalnızca bu konuda değil, Darwinistlerin tüm geçiş senaryolarını doğrulayacak tek bir tane bile ara fosil bulunmamaktadır.) Darwinistlerin iddialarına göre, milyarlarca olması gereken ara fosillerden bir tane bile bulunmazken, MÜKEMMEL AYAK İZLERİNİN bu saçma iddiaya delil olarak gösterilmeye çalışılması akla mantığa sığmamaktadır.
Bu ayak izleri, günümüzden 395 milyon yıl önce mükemmel bir amfibinin (muhtemelen 2.5 m kadar uzunluğundaki bir timsah türünün) yeryüzünde yaşamış olduğunun son derece net bir delilidir. Darwinistlerin şaşkınlıkları, bu izlerin, “ilkelden gelişmişe” sahte dönüşüm senaryolarına uymamasından kaynaklanır. Onlara göre 395 milyon yıl önce böylesine kompleks ve mükemmel bir kara canlısının var olmaması gerekmektedir. Oysa fosil kayıtları sürekli olarak Darwinistlerin sahte evrim sıralamasını yalanlamıştır ve halen de yalanlamaya devam etmektedir. Hatırlanacağı gibi Darwinistlerin, atın, köpek büyüklüğündeki hayali atalarının yaşadığını iddia ettikleri dönemde (günümüzden yaklaşık 50 milyon yıl önce), tam ve mükemmel ATLAR yaşamıştır. Yine Darwinistlerin, etrafta yalnızca solucan ve süngerlerin bulunması gerektiğini iddia ettikleri bir dönemde, olağanüstü komplekslikteki GÖZLER var olmuştur. Söz konusu ayak izleri de, Darwinistlerin hayali evrim tarihi senaryolarını alt üst etmektedir. Darwinistler, muhtemelen fosili saklamayı da başaramadıklarından, çözümü spekülasyon yapmakta bulmuşlardır.
45 Milyon Yıllık Yaban Atı Kafatası
Burada hatırlatmakta fayda vardır: Bilindiği gibi Darwinistlerin sudan karaya geçiş iddialarına yıllardır, hiç çekinmeden öne sürdükleri tek sözde delil, Coelacanth olmuştur. Darwinistler, canlının fosili üzerinde öylesine kapsamlı spekülasyonlar yapmışlardır ki, insanlar aldatıldıklarını, ancak Coelacanth’ın canlı örneğinin bulunması ile anlamışlardır. Mükemmel bir dip balığı olan Coelacanth, hakkındaki “ilkel” iddialarının tümünü bir anda ortadan kaldırmıştır. O tarihten bu yana 300’den fazla kez canlısı yakalanan Coelacanth’ın muhteşemliği ve kompleksliği karşısında Darwinistler artık bu konuyu gündeme dahi getirememektedirler.
Söz konusu izler, Darwinistlerin Coelacanth yenilgisinden sonra sığındıkları ikinci fosil olan Tiktaalik üzerindeki Darwinist iddiaları da tamamen ortadan kaldırmaktadır. Çünkü izler, Darwinistlerin ara fosil olduğunu iddia ettikleri Tiktaalik’ten 18 milyon yıl daha yaşlıdır. Fakat buna rağmen izler, oldukça mükemmel bir düzgünlüktedir, fosilleşmiş kusursuz ayaklara aittir. Hiçbir evrimleşme yoktur. Mükemmel bir canlının mükemmel düzgünlükteki ayak izleridir. Sözde sudan karaya geçmeye çalıştığı iddia edilen, Darwinistlere göre yüzgeçleri daha yeni yeni hayali ayaklara dönüşmekte olan Tiktaalik’ten tam 18 milyon yıl önce mükemmel ayaklar mevcuttur. Bu durum, Darwinistlerin dayandıkları son sahte delili de ortadan kaldırmakta, dahası, sudan karaya geçiş gibi bir aldatmacayı tamamen yerle bir etmektedir.
Tiktaalik
Darwinistler ne kadar yaygarasını yaparlarsa yapsınlar, bu fosil de, tıpkı diğerleri gibi, sahte evrimi aleni şekilde çürütmektedir. Karada bulunan ilk ayak izi, mükemmel bir ayak izidir. Üzerinde, Darwinistlerin iddia ettikleri mutasyonlar sonucunda evrimleşme iddialarının hiçbirinden eser yoktur. Parmaklar kusursuz bir sıralama içindedir. Canlının ağırlığını tam ve mükemmel taşıyabilecek şekilde yaratılmıştır. Atılan adımlar, canlının yürüyüşünün, günümüz timsahlarının yürüyüş şekliyle aynı olduğunu göstermekte ve bu adımların simetrisinde hiçbir falso görülmemektedir. Canlı; tesadüfi, başıboş mutasyonlarla oluşmuş yamuk yumuk bir varlık değil, o yıllarda, orada muhteşem ve kusursuz yapısı ile bir anda yaratılmış mükemmel bir timsah türüdür.
Darwinistler, zaten her iddialarında tamamen yenilgiye uğramış durumdadırlar. Fakat burada özellikle dile getirilmesi gereken ve ASIL DARWİNİSTLERİ YERLE BİR EDEN husus, Darwinistlerin, bu ayak izlerine sahip olan canlının ayağının tırnağındaki TEK BİR PROTEİNİ BİLE AÇIKLAYAMIYOR OLUŞLARIDIR. Darwinizm, İŞTE ASIL BU NOKTADA BİTER. Darwinistler istedikleri kadar sahte evrimin sahte aşamaları, ayak izleri, hayali yüzgeç ayaklar ya da uçmaya çalışan hayali dinozorlar hakkında spekülasyon yapadursunlar, EVRİM ZATEN DAHA HAYATIN BAŞLANGICI AŞAMASINDA ÇÖKÜŞE UĞRAMIŞTIR. Yapılan zavallı Darwinist açıklamalar, sayfa sayfa izahlar, dünyanın en tanınmış Darwinist dergilerinde yayınlanan araştırma yazıları şiddetli bir kitle aldatmacasının parçasıdır. Darwinistler bu gibi izahlarla, tek bir protein tarafından yenilgiye uğratılmış olduklarını sezdirmemeye çalışırlar. Oysa Darwinizm’i asıl çökerten şey; fosillerden, paleontolojiden, mikrobiyolojiden, genetikten, moleküler biyolojiden, canlılardaki komplekslikten önce, yalnızca ve yalnızca TEK BİR TANE PROTEİNDİR.
Allah’ın dilemesiyle bu yüzyıl, gözle görülmeyen tek bir zerrenin içinde, Allah’ın bir sanat eseri olarak yarattığı TEK BİR PROTEİNİN, Darwinizm’i tümüyle ortadan kaldırdığı, bu büyük aldatmacayı sona erdirdiği, tamamen yerle bir ettiği bir yüzyıl olmuştur. Çaresiz Darwinistlerin bundan sonra hiçbir çırpınışları sonuç vermeyecektir.
De ki: "Allah'ın dışında (tanrı diye) öne sürdüklerinizi çağırın. Onların göklerde ve yerde bir zerre ağırlığınca bile (hiçbir şeye) güçleri yetmez; onların bu ikisinde hiçbir ortaklığı olmadığı gibi, O'nun bunlardan hiçbir destekçi olanı da yoktur. (Sebe Suresi, 22)