İnsanın hayatı boyunca sarf ettiği her söz, gösterdiği her tavır, aklından geçirdiği her düşünce, Allah (cc) Katında saklanmış durumdadır. Her insanın mutlak olarak karşılaşacağı ölüm gerçeğiyle birlikte bu bilgiler, Allah (cc) Katında an an, dakika dakika tek bir saniyesi bile eksik olmadan kişiye sunulacaktır.
Eğer kişi ömrünü, Allah (cc)`ın mutlak hakimiyetini ve hikmetli yaratışını fark ederek geçirdiyse, karşısına çıkan tüm olayları hayra yorup, Allah (cc)`ın tüm kaderini en hayırlı şekilde yarattığının şuuruna vardıysa, ahirette alacağı sonuç da yine güzellik olacaktır.
Çünkü ölüm ile birlikte insanın karşı karşıya kalabileceği iki ihtimal vardır; eğer insan ömrünü Rabbimiz'in istediği ahlakı yaşayarak geçirmişse, kurtuluşla, aksindeyse azapla karşılık bulacaktır. Allah (cc)`ın istediği ahlak ise, insanın, herşeyin Allah (cc)`tan geldiğini bilerek her an ve her durumda O`na şükretmesi, tüm hayatını her olayda bir hayır olduğuna iman ederek yaşamasıdır.
İnsanın yaşadığı tüm olaylardan hoşnut olabilmesi, her olayda bir hayır olduğuna iman etmesi ve her an Allah (cc)`a karşı şükredici bir tavır gösterebilmesi ise, zorlukla kazanılabilecek bir yetenek değildir. Bu, Allah (cc)`ın büyüklüğünü ve üstünlüğünü kavramanın insanı ulaştırdığı kesin bir gerçektir. Bunun için insanın yaşadığı dünyayı ve bu dünyada karşılaştığı her detayı yaratan Rabbimiz'i tanıması O'nu takdir edebilmesi yeterlidir.
İnsanın gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren karşılaştığı her olayı, duyduğu her sözü, muhatap olduğu her detayı yaratan Allah (cc)'tır. Allah (cc) sonsuz kuvvet, sonsuz akıl, sonsuz adalet ve sonsuz hikmet sahibidir. Allah (cc) herşeyi belirli hikmetler doğrultusunda yaratmaktadır. Allah (cc)'ın bu sonsuz güç ve üstünlüğüne karşılık insan ise son derece sınırlı ve aciz bir varlıktır. Hayatta kalabilmek için Allah (cc)'ın kendisine imkan tanımasına ve nimet vermesine muhtaçtır. Aklı ve anlayışı, ancak Allah (cc)'ın kendisine öğrettiği kadarını kavramaya yeterlidir. Bu durumda Allah (cc)'ın sonsuz aklına ve sonsuz hikmetlerle dolu yaratışına teslim olmak insan için büyük bir ihtiyaçtır. Her yaşadığı olayda Allah (cc)'ın tüm evrenin ve tüm varlıkların hakimi olduğunu bilecek, kendisinin göremediği, bilemediği olayları Allah (cc)'ın görüp bildiğini, kendisinin duyamadığı sesleri O'nun duyduğunu, yine kendisinin habersiz olduğu geçmişteki ve gelecekteki tüm gelişmeleri O'nun bildiğini düşünecek ve böylece de Allah (cc)'ın her olayı olabilecek en hikmetli ve en hayırlı şekilde yarattığını görecektir. Bu gerçeğe iman etmek de ona, hayatın her anına şükredebilmeyi bilen üstün bir ahlak kazandıracaktır.
Kuran'da "… Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör" (İnsan Suresi, 3) ayetiyle bildirilen seçenekler arasından en doğrusunu seçerek, yaşamın en hayırlı sonucunu alacak ve Allah (cc)'ın izniyle en hayırlı hayat olan sonsuz cennet hayatına kavuşacaktır.