Gözler vücudun dış dünyaya açılan pencereleridir. Bu pencerelerin korunması ve bakımı özel bir sistem sayesinde sağlanır. Göz kapakları, mükemmel bir şekilde işleyen bu sistemin en önemli parçalarından biridir. Kirpikler de bu muhteşem koruma sisteminin bir parçası ve insan suretini güzel kılan bir estetik harikasıdır.
Göz, oldukça kompleks bir yapıya ve çok özel bir işleve sahip olmasına rağmen bedenimizde çok küçük bir yer kaplar. Tıpkı değerli bir mücevherin kutusunda saklanması gibi kafatasımızın içinde dış etkenlerden korunacak bir biçimde saklanır. Sahip olduğu görevin önemi ile doğru orantılı olarak, üstün bir yaratılış sayesinde korunur.
Gözün korunması son derece estetik bir görünüm içerisinde sağlanır. Bu korumayı, göz etrafında son derece sert, zırhımsı bir kabuk da sağlayabilirdi. Oysa gözün çevresinin kemik yapısı, göz kapakları, kaşlar ve kirpikler son derece estetik ve simetrik bir görünüm meydana getirirler.
Kirpiklerin Koruma İşlevi
Göz kapağının sınırından çıkan kirpikler, göze estetik bir güzellik ve ifade katmalarının yanı sıra onu tozdan ve yabancı maddelerden korurlar. Kirpikler koptukları veya kesildikleri zaman tekrar uzarlar. Uzama işlemi, kirpik eski boyutuna geldiğinde biter. Bir kirpiğin uzaması ise 2 ya da 3 ay alır.
İnsan kirpikleri tıpkı kedilerin bıyıkları gibi çalışırlar, onlar gibi dokunulmaya çok hassastırlar. Dolayısıyla toz ya da başka bir zararlı madde göze temas edecek olsa bir refleks olarak kirpikler gözü korurlar. Bu, Allah’ın yaratmasındaki güzelliğin eşsiz örneklerinden yalnızca biridir. Allah, bir ayette yaratılıştaki kusursuzluğu şu şekilde haber vermiştir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, “şekil ve suret” verendir. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
www.gozdekimucize.imanisiteler.com
Kirpiklerimiz Nasıl Kavisli Bir Şekil Alır?
Kirpikler düzgün, yumuşak ve yukarı doğru hafifçe kıvrıktırlar. Bu şekil, hem kullanışlı hem de son derece estetiktir. Zeis adlı bezlerin salgıladıkları yağlı bir salgı ile kirpikler yağlanır, kavisli elastik bir yapı kazanırlar. Eğer bu ince bakım yapılmasaydı kirpikler son derece sert olacak, her göz kırpmada rahatsızlık verici bir karışma ve takılma hissi meydana gelecekti.
Gözümüz için büyük önem taşıyan bir başka unsur olan gözyaşının da, kirpiklerin kavisli yapısında rolü vardır. Gözyaşı üç ayrı tabakadan oluşur.
En üstte yağlı lipid tabakası, ortada lacrimal bezleri tarafından üretilen aqueous tabakası ve dipteki musin tabakası. Bu tabakalardan en üstte bulunan lipid tabakası hem konjonktivanın (gözün üst tabakasını yağlayan doku) üzerindeki tabakanın nemlenmesini, hem de kirpiklerin yukarıda bahsedilen kavisli yapıyı almasını sağlayan tabakadır. Bu tabakalar kirpiklerin kıl keselerine açılan yağ bezleri olan Zeis bezleri tarafından üretilirler.
Kirpiklerinizde Küçük Canlılar Yaşadığını Biliyor muydunuz?
Kirpiklerimizde gözle görülemeyecek kadar küçük, demodisid isimli canlılar yaşar. Bu canlıların belli başlı özellikleri ise şöyledir:
“Demodex folliculorum” ya da demodisid adındaki bu küçük canlı, 0.4 mm uzunluğunda gözeneklerde, saçlarda, burunda, çenede ve kirpiklerimizin köklerinde yaşayan küçük bir mayttır (ancak mikroskopla fark edilebilen bir mikro canlı).
Demodisidlerle ilgili enfeksiyonlar, bu maytlardan birkaçının tek bir kirpik kökünde bir araya gelmeleriyle oluşur.
Bu maytlar ölü derilerle ya da gözün salgılarıyla beslenirler. Bir kirpik kesesinde 25 demodisid yumurtası bulunur. Bunlar olgunlaşınca keseyi terk ederler ve yumurtalarını bırakacak yeni bir kirpik kesesi bulurlar. Bu süreç, 14-18 gün sürer. Demodisidlerin vücutları, kıl keselerinde kolayca tutunmalarını sağlayan pullarla kaplıdır.
Birçoğu tek bir kirpik kesesinde bir araya gelmediği sürece, demodisidler zararlı değildirler.
Kimi demodisid türleri gözyaşı üretiminde bozuklukları içeren bazı göz hastalıklarına yol açabilirler. Çünkü bu maytlar gözyaşı üretiminden sorumlu hücre bezlerini (Zeis bezlerini) yerler.
Blepharitis hastalığı, bu maytlar sebebiyle meydana gelen rahatsızlık ve yanma sonucu oluşur. Bu hastalıkta kirpikler dökülebilir.
Gözlerin her yönden, olabilecek en ideal yerde, simetrik bir biçimde bulunmaları estetiğe de son derece uygundur. İki gözün arası ortalama tek göz boyundadır. Bu oran bozulduğunda, gözlerin arası daha açık veya daha yakın olunca yüzün tüm ifadesi değişir.
Göz, sahip olduğu bütün özellikleri ile insanın Allah tarafından yaratılmış olduğunu ispatlayan bir delildir. Ayette şöyle buyrulur:
De ki: “Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.” (Fatır Suresi, 40)
Gözün Bir Ekip Çalışması İçinde Korunması, Yüce Rabbimiz’in Yaratışına Olan Hayranlığımızı Artırıyor
Göz, sahip olduğu bütün organellerle birlikte bir anda ve eksiksiz olarak yaratılmıştır. Örneğin kirpiklerimiz olsaydı ancak onların kıvrılmalarını sağlayan Zeis bezleri bulunmasaydı, göz açıp kapamamız çok zor hale gelecek ve bu da gözlerimizi kısa sürede kullanılmaz hale getirecekti. Bu yüzden belki sadece bir estetik unsuru ve süs gibi görünen kirpiklerimiz, aslında insan gözü için son derece büyük önem taşır.
Gözü oluşturan her bir organelin bu kusursuz yaratılışı, Allah’ın üstün yaratma sanatının yalnızca bir örneğidir. İnsan sahip olmak için hiçbir şey yapmadığı, doğduğu andan itibaren hazır bulduğu bu nimetler için Allah’a her an şükretmelidir. Rabbimiz’in kulları üzerindeki rahmeti ayetlerde şöyle bildirilmiştir:
“Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 18)
“De ki: “Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?”” (Mülk Suresi, 23)
İnsan gözündeki mükemmellikler böyle iken Allah diğer canlıların gözlerinde de ihtiyaçlarına göre muhteşem yapılar yaratmıştır. Bu konudaki en güzel örneklerden biri develerin göz yapısıdır.
www.evrimsahtekarliklari.imanisiteler.com
De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’tır.” De ki: “Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?” De ki: “Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?” Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır.” (Ra’d Suresi, 16)
Develerin Kirpiklerindeki İlginç Koruma Sistemi
Deveyi ‘özel bir canlı’ yapan, en ağır şartlardan bile etkilenmeyen vücut yapısıdır. Örneğin devenin kirpikleri de çok özel bir yaratılışa sahiptir. Son derece şiddetli kum fırtınaları bile devenin gözlerine zarar vermez. Çünkü kirpikler birbiri içine geçebilen bir yapıya sahiptir ve herhangi bir tehlike anında otomatik olarak kapanırlar. Böylece hayvanın gözüne en ufak bir tozun girmesine dahi izin verilmez.
Tüm varlıkların, sahip oldukları özelliklerle kendilerini yaratan Allah’ın sonsuz gücünü ve ilmini gösterdiklerine hiçbir kuşku yoktur. Kuran’daki birçok ayette bu gerçek bildirilmekte, Allah’ın her yarattığının bir ayet, yani ‘bir delil ve ibret’ olduğu haber verilmektedir. Devenin yaratılışındaki detaylara Kuran’da “Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?” (Gaşiye Suresi, 17) ayetiyle dikkat çekilmesi, bunun en güzel örneklerinden biridir.