Denizde dalgıçları bekleyen en büyük tehlike olan vurgun, nasıl gerçekleşir?
Derinden süratle çıkış yapıldığında insan vücudu nasıl tepki verir?
Vurgundan korunmak için nasıl önlemler almak gerekir?
İnsanların uzman birer dalgıç olmaları dahi yeterli değilken, gagalı balinaların binlerce metre derinliğe dalmalarını mümkün kılan özellikleri nelerdir?
Gagalı balinaların bu özellikleri Yüce Allah’ın üstün yaratışına delil oluştururken, evrimcileri bir kez daha hangi konuda hayal kırıklığına uğratmıştır?
Yapılan araştırmalarda gagalı balinaların, bütün hava soluyan canlı türlerinden daha derin ve uzun süreli dalışlar yaptıkları ortaya çıkmıştır. Bilim adamlarının en çok dikkatlerini çeken nokta ise, yiyecek arama amacıyla gerçekleştirdikleri bu derin dalışları sırasında gagalı balinaların asla vurgun yememeleridir. Bir insan için okyanusun derinliklerine dalmak, vurgun yeme tehlikesi nedeniyle olanaksızdır. Oysa gagalı balinalar, rekor düzeydeki dalışlarını hiçbir tehlike ile karşılaşmadan büyük bir ustalıkla gerçekleştirirler. Bu nedenle bu canlıların vurgun yemelerini önleyen yaratılış özellikleri, bilim dünyasında araştırılan önemli bir konu olmuştur.
Vurgun Neden Büyük Bir Tehlikedir?
Dalgıçları denizde bekleyen en önemli tehlike vurgun yemektir. Çünkü insan vücudunun solunum ve dolaşım sistemi, Yüce Allah tarafından karaya uygun olarak yaratılmıştır. Rabbimiz tarafından belirlenmiş bir ölçüyle deniz seviyesinde bir atmosfer olarak belirlenen ve insan yaşamı için ideal olan hava basıncı, denizin içinde, derine doğru gittikçe, her 10 metrede bir atmosfer daha artar. Örneğin 30 metre derinlikte su basıncı üç atmosferdir, yani bu derinlikteki bir dalgıcın vücudunun her santimetrekaresine suyun yaptığı basınç, yüzeye oranla üç kat fazladır.
İnsan hiçbir gereç kullanmadan, 30 metre derinliğe indiğinde;
Akciğer kapasitesi dörtte birine düşer,
Kan basıncı artar,
Vücut ısısı düştüğünden kalbin atış hızı artar,
Bilinç bulanıklaşır.
Bu nedenle yardımcı gereç kullanmadan 30 metrenin altına inmek tehlikelidir. Gagalı balinalar ise 30–80 metre derinliklere tekrarlanan dalışlar yaparlar. Normalde akciğerleri ile solunum yaptıkları için sık tekrarlanan bu dalışlar sırasında vurgun yemeleri gerekirdi. Ancak bu canlılar için böyle bir risk söz konusu olmadığı gibi maksimum 85 dakikalık sürelerle 1900 metre derinliklere de dalabilirler. 1900 metre, hava-soluyan memeliler arasında şimdiye kadar gözlemlenen en derin ve uzun süreli rekor dalıştır.
Derinden Süratle Çıkış Yapıldığında İnsan Vücudu Nasıl Tepki Verir?
Süratle çıkış yapan bir dalgıcın kanında sıvı halde bulunan azot, ani basınç değişimiyle gaz haline dönüşür. Bu çalkalanmış bir gazoz şişesinin hızlıca açılması ile gazozun köpürmesine benzetilebilir.
Gaz haline dönüşmüş azot molekülleri bir araya gelerek eklemlerde, damarlarda kalp, beyin gibi hayati organlarda tıkanıklıklara sebep olurlar. Vücut içinde oluşan tıkanıklıklar, hastalığın şiddetine göre ağrı, sızı, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve felç gibi ölüme kadar uzanan sonuçlar oluşturabilir.
Neden Su Yüzeyine Yavaş Hareketlerle Çıkmak Gerekir?
Havadaki en yüksek oranda (%78) bulunan azot (Nitrojen – N2) gazı, basınç altında ve zamana bağlı olarak solunduğu zaman sıvılaşarak kana karışır. Bu gaz, oksijen gibi kullanılan bir gaz değildir. Dalıştan çıkarken bu gazın yeniden solunum yoluyla atılmasına zaman tanımak gerekir. Derinde dış basıncın yüksek olmasından dolayı tüpten solunan havanın içindeki oksijen ve azot gibi gazlar, dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar. Eğer su yüzeyine süratle çıkılırsa, basıncın azalmasıyla bu gazlar da süratle genleşir. Bu yüzden dalgıçlar çıkışlarını yavaş yavaş (10 m/dk. hızda - son 10 m. 6 m/dk.) yaparlar.
Gagalı Balinalar Dalgıçların Bilgisine Sahiptir
Tüm bu risklerden dolayı dalgıçlar vurgun tehlikesine karşı uyulması gereken temel dalış kuralları ve güvenlik limitleri ile ilgili oldukça kapsamlı bir eğitim alırlar. Gagalı balinalar ise vurgun yememek için ne yapmaları gerektiği konusunda hiçbir eğitim almamışlardır. Ancak hızlı çıkış yaparlarsa vurgun yiyeceklerini adeta “bilirler”.
Gagalı balinalar, rekor düzeydeki dalışlarını gerçekleştirdikten sonra bu derin mesafeden yukarıya doğru ani bir çıkış yapmamakta tam aksine nefes almak için deniz yüzeyine çok yavaş yüzerek çıkmaktadırlar. Peki, bu canlıların yavaş hareketlerle yüzeye çıkmasındaki sebep nedir? Balinaların bu şekilde davranmalarının tek bir nedeni vardır: Vurgundan korunmak. Çünkü vurgun yemenin en önemli nedeni, yüzeye hızlı olarak çıkmaya çalışmaktır.
Kuşkusuz aklı ve şuuru olmayan bir canlının kendiliğinden vurguna karşı önlemler alması mümkün değildir. Bu canlıya kendini korumak için gerekli önlemleri almasını ilham eden Yüce Allah’tır. Casiye Suresi’nde Yüce Allah, canlıların sahip olduğu bu mucizevi özellikler üzerinde düşünülmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir:
“Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 4)
Gagalı Balinaların Vurgunu Önleyen Yaratılış Özellikleri
Gagalı balinaların akciğerleri, denizin derinliklerindeki basınca uygun olarak yaratılmıştır. Balinanın dalışa geçmeden önce suyun yüzüne çıkarak aldığı havanın içindeki oksijen ve azot gibi gazlar derin dalışlar sırasında dokulara daha küçülmüş bir hacimle dağılırlar, fakat yukarı çıkarken bu gazlar damarlarda süratle genleşir. İşte bu esnada akciğerler büzüşerek gazın özellikle de azotun kana karışmasını engelleyerek balinanın vurgun yeme riskini ortadan kaldırır. Akciğerlerin sahip olduğu bu özellik, kuşkusuz Yüce Allah’ın üstün yaratışının bir delilidir. Nitekim Yüce Allah’ın bu kusursuz yaratma gücü ve sanatı, bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:
“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)
Gagalı Balinalar Darwin’in İddialarını Çürütüyor
Gagalı balinaların dalışları, bir dalgıç gibi vurgundan korunmayı bilmeleri, akciğerlerinin sahip olduğu özel sistem Darwin’in, “Bir ayı cinsinin doğal seleksiyon yoluyla giderek daha fazla suda yaşamaya uygun özellikler elde etmesinde, giderek daha büyük ağızlara sahip olmasında ve sonunda bu canlının dev bir balinaya dönüşmesinde hiçbir zorluk göremiyorum“ (Loren Eiseley, The Immense Journey, Vintage Books, 1958, s. 186) sözleri ile elbette açıklanamaz. Hiçbir dalgıç dalma konusunda elde ettiği deneyimleri genlerine işleyip doğduğu andan itibaren çocuğunun bu bilgi donanımına sahip olmasını sağlayamaz. Mutlaka bunları ona öğretmesi gerekir. Oysa gagalı balinaların yavruları doğdukları andan itibaren dalma ile ilgili tüm bilgilere sahiptirler. Çünkü bu canlılar evrimsel bir süreç sonucunda bu bilgileri kazanmamışlardır. Sonuçları hep zararlı olan mutasyonların bir ayıyı son derece bilgili bir dalgıç haline getirmeyeceği de bir gerçektir. Gagalı balinaların Darwin’in iddia ettiği gibi başka bir canlıdan türemeleri, kesinlikle mümkün değildir. Çünkü gagalı balinalar, Yüce Allah tarafından bu özelliklere sahip olarak yaratılmışlardır ve ortaya çıktıkları zamandan bu güne kadar hiç değişmeden Yüce Allah’ın ilhamıyla varlıklarını sürdürmektedirler.
“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)
DERİN DENİZLERİN KARANLIKLARINDA BALİNALAR NASIL GÖRÜRLER?
Balinaların görme ve haberleşme sistemlerinde de kompleks ayarlamalar mevcuttur. Balinaların gözleri, onları derinlerdeki basınca karşı koruyan sert bir tabakaya sahiptir. Ayrıca balinaların gözlerindeki kırılma indeksi, bir gösteri havuzunda suyun altından sıçrayan bir katil balinanın suyun seviyesinden altı metre yükseklikteki balığı mükemmel bir hassaslıkla yakalamasını mümkün kılar. Bunun yanı sıra, balinanın gözleri, kafanın iki yanında bulunur. Böylelikle akıntılara karşı korunmuş olur. Gözlerdeki çubuk hücreleri ile koni hücrelerinin oranındaki ayarlama sayesinde, ışığa olan hassasiyet renk ve diğer detaylara hassasiyete oranla fazladır. Bu oranın yanı sıra gözlerde fosfor bulunması, diplerin karanlık ortamında görmelerini kolaylaştıran bir yaratılış delilidir.