Adnan Oktar'ın 25 Nisan 2011 A9 Tv Ve Kahramanmaraş Aksu Tv'deki Canlı Sohbetinden
ADNAN OKTAR: Fussilet Suresi, Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla, şeytandan Allah’a sığınırım. “Ha, Mim. (Bu Kur'an,) Rahman ve Rahim'den indirilmiştir. Bilen bir kavim için, ayetleri (çeşitli biçimlerde, birer birer) 'fasıllar halinde açıklanmış' Arapça Kur'an (veya okunan) Kitap'tır;” diyor Allah. “Fasıllar halinde de açıklanmıştır” diyor Allah. “Bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak. Ama çoğu yüz çevirdiler. Artık onlar dinlemezler.” ‘Bir müjde verici ve uyarıcı olarak’ diyor Allah. “Dediler ki: "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalplerimiz bir örtü içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır.” İşte bu, deccalin büyüsüdür. Deccal, insanlara büyü yapıyor, kulaklarına bir ağırlık geliyor, gözlerine bir perde geliyor ve insanlar hakkı, hakikati göremiyorlar. Deccalin meydana getirdiği bir istidracdır bu, şaşırtıcı bir şeydir, küfür de bunu açıkça ifade ediyor zaten, beyan ediyorlar. 15. ayet “Ad (kavmin)e gelince;” ABD’ye işaret ediyor; “Ad”, ortasına B koysak, tamam, ABD oluyor inşaAllah. “Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki: "Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?" ‘Dünyadaki askeri güç, en büyük devlet biziz’ diyorlar. “Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah'ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür. Oysa onlar, Bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ediyorlardı. Böylece Biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felaketler yüklü) günlerde üzerlerine 'kulakları patlatan bir kasırga' gönderdik.” Peş peşe Amerika’da büyük kasırgalar oluyor. “Ahiret azabı ise daha (büyük) bir aşağılanmadır. Ve onlara yardım edilmeyecektir. 17. ayet “Semud'a gelince;” O da, benzerlik olarak Sovyetlere bakıyor olabilir. “Semud'a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler.” Körlük ne; deccaliyet. Deccalin gözü kör mü? Kör, bunlar da kör. “hidayete tercih ettiler.” Hidayet; Mehdiyet. Mehdiyet’e tercih ettiler. “Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.” Alman ordularına; yıldırım orduları deniyordu, boydan boya Rusya’yı mahvettiler, perişan ettiler ve büyük bir bela olarak, üstlerine aktılar. Onlara o belayı veren de, Allah’tı. Bakın; “onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi” diyor Allah. Alman ordularının ismi; yıldırım ordularıydı. “İman edenleri ve sakınanları ise kurtardık.” Türkiye o zamanlar, İkinci Dünya harbine girmedi. “Allah'ın düşmanlarının bir araya getirilip-toplanacakları gün işte onlar, ateşe bölükler halinde dağıtılırlar. Sonunda oraya geldikleri zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir” diyor Allah. Yani “ben yapmadım, ben etmedim, ben söylemedim, yok.