DİDEM ÜRER: “Mümtazer Türköne Diyarbakır’da yapılan Öcalan’ın talimatıyla başlayan bir dizi konferans düzenlendiğini ve burada bağımsız Kürdistan’a giden yolun taşların döşendiğini” söylemiş. “Eğer bir Kürdistan kurulacaksa, buranın bağlanacağı bir merkeze ihtiyacı var. Bağımsızlık isteyen Kürt siyasetçilerine siz bu soruyu Başkent neresi olacak? diye sorabilirsiniz. Kürt siyasetçiler kapalı veya açık kaplar arkasında istedikleri kadar devlet yıkıp, devlet kursunlar. Kürtlerin ikna olacağı tek seçenek var, Kürdistan’ın Başkenti İstanbul olacak” demiş.
Allahualem, federasyon anlamında söylüyor, Hocam. Yani “Öyle bir Kürdistan kurulacak. Ama yine Türkiye’ye bağlı olacak” diyor.
ADNAN OKTAR: Yok kardeşim federasyon olduğunda, haftasına “Hadi bize müsaade” derler. Olur mu öyle şey? Yani komünist bir devlet olacaktır. Allah esirgesin. Komünist devlet ne alaka, Türkiye’yle beraber olmak istemez.
Suriye’deki komünistlerle ittifak edecekler, sonra İran komünistleriyle uğraşacaklar. İran’ı herhalde biraz gözlerine tam kestiremiyorlar. Çünkü İran öyle bir şeye pek yanaşmaz. İran kabul etmez, yani öyle bir şey olmaz. Ama Suriye’yi kolay görüyorlar, Irak’ı kolay görüyorlar. Suriye, Irak onları alırlar, Allahualem. Kendi kafalarına göre Türkiye’de de kolay kargaşa ortamı elde edeceklerini düşünüyorlar.
Bir kere insancıl değiller, sevgi dolu değiller, egoistçe. Kürt olmayana hayat hakkı tanımayan bir üslup var. Çok kötü, çok sevgisiz insaniyetten uzak bir ideal. Hem komünist, hem egoist. Hem ırkçı, çok ürkütücü bayağı berbat bir sistem, olmaz o. Şeytani bir sistem. Bunu çözümü Mehdiyet’tir, İttihad-ı İslam’dır.
Abdullah Öcalan bile bunun farkında, konuyu İttihad-ı İslam’a getiriyor. (20 Haziran 2013, Adnan Oktar, A9 TV)