Kuran'da, hayatın her anında, en küçüğünden en büyüğüne kadar her olayda Allah ile kesintisiz bir bağlantı içerisinde olmaya ve sürekli olarak ahireti anmaya yönelik bir iman anlayışı tarif edilir. Yine Kuran'da, peygamberlerden örnek verilirken birçok yerde onların her durumda Allah'a yönelip dönen ve ahiret yurdunu anan önder kimseler olduklarından bahsedilir. Önemli, olağandışı olaylarda Allah'ı ve ahireti hatırlayıp da, günlük hayatta her gün karşılaşılan olaylarda gaflet içinde bulunmak gibi bir anlayış Kuran'ın ruhuna tamamen aykırıdır. Müminin her anı, içinde bulunduğu her durum, yaptığı her iş, yaşadığı her olay, onun Allah'a yakınlaşması, ahlakını güzelleştirmesi, ecrini artırması için verilmiş bir fırsattır. Kuran'da müminin hayatının her anında bunu nasıl gerçekleştirebileceğine dair pek çok örnek verilmiştir. İşte bunlardan biri de müminlerin evlere girerken selam vererek güzel ahlak göstermesidir:
"... Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız. " (Nur Suresi, 61)
Ayetin ifadesiyle akıl kullanılır ve bu sözün anlamı tefekkür edilirse verilen selamla şunlar gerçekleşmiş olur: En önemlisi Allah'ın ayetle farz kıldığı bir hüküm yerine getirilmiş olur. Bununla birlikte Allah'ın barış ve esenlik veren anlamındaki "Selam" ismi anılır. Müminler böyle bir vesileyle sık sık birbirlerine en güzel dilekte bulunup karşılıklı sevgi ve bağlılıklarını pekiştirirler. Birlikte Allah'ı anmış olurlar ve bir cennet tavrı olan selamlaşmayla ahirete duydukları özlemi ifade ederler. Selam sözü, aralarındaki güvenilirlik ve esenliğin de bir ifadesi olur.