Sevgi yaratılışın temel vasfı, dünyanın anlamı, hayatın en önemli gayesidir. Üzerinde bulunduğumuz evrenin her noktasına sevgi hakimdir. Sevginin yaşanmadığı bir dünyanın varoluşunun da bir anlamı kalmaz.

Allah sevmeyi, sevilmeyi, sevginin beraberinde getirdiği şefkati, merhameti, dostluğu, kardeşliği, barışı sever ve tüm insanlığı bu güzel hasletlere teşvik eder. Öyle ki sevgi Allah'ın insanlara şart koştuğu bir farzdır ve iman ile tamamen doğru orantılıdır. Diğer bir deyişle sevgi imanın başlıca göstergelerinden biridir.
Sevgi Dinin Temelidir.
Din ile sevgi kavramı arasında kopmaz bir bağ vardır. İslam sevgi dini, Kuran sevgi kitabı, Müslüman da sevgi insanıdır. Müslüman’ın kalbi Allah sevgisiyle dolu olduğu için baktığı her yerde Allah’ı görür, dört elle O’nun Kitabına sarılır. Böylece derin bir sevgi duyarlılığına sahip olur, ahlakı güzelleşir. Nitekim Kuran, hayatı, toplumları, şehirleri, mekanları, insanların davranışlarını; kısaca her şeyi güzelleştiren hüküm ve anlatımlarla doludur. Kuran sevgiyi, samimiyeti, hoşgörüyü, merhameti, tevazuyu, fedakarlığı, iyiliği, güzelliği, temizliği, sanatı, bilimi, estetiği; tüm güzellikleri emreder. Bunlarla mükemmel bir yaşam düzeyine ulaşmayı teşvik ettiği gibi, insanların huzur ve güven içinde, barış, kardeşlik ve sevgi dolu bir atmosferde yaşayabilmelerini sağlar.
Sevgiyi en yüksek düzeyde yaşamanın tek şartı, Allah'ı her şeyden ve herkesten daha çok sevmektir. Allah’ı her şeyden çok seven insanın içi, dışı, tüm benliği hücrelerine kadar Allah sevgisiyle dolup taşar. İmandan kaynaklanan bu coşkulu sevgi, insana verilmiş en büyük nimetlerdendir. Bu, Allah’ın yalnızca samimi kalple iman edenlere nasip ettiği özel bir duygudur. Sevginin tek sahibi olan Allah bu özel duyguyu Kendisini her şeyden ve herkesten daha çok seven kişiye nasip eder. Sevginin kişilere imanları karşılığında Allah tarafından özel olarak verilen bir nimet olduğu Kuran'ın birçok ayetinde bildirilmiştir:
Katımız'dan ona (Hz. Yahya'ya) bir sevgi duyarlılığı ve temizlik (de verdik). O çok takva sahibi biriydi. (Meryem Suresi, 13)
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah) onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)
Kalpteki Sevgi Duyarlılığı İmanla Doruğa Ulaşır

İmanla bakan kişi havada uçan kuşu gördüğünde tüylerindeki sanatı fark eder, Allah’ı tesbih edip yüceltir. Bir çiçek gördüğünde çiçeğin muhteşem kokusunu içine çekerek Allah’a şükreder. Birbirinden lezzetli yiyecekleri tattığında o tatları Allah’ın yarattığını, aksi takdirde böyle bir lezzetin oluşamayacağını düşünüp Allah’a hamd eder. Müzik dinlediğinde ruhunda oluşan etkiyi Allah’ın meydana getirdiğini bilir. İman etmeyen ise bunları hayatın olağan akışına bağlar.
Son derece asil ve yüce bir duygu olan gerçek sevginin ilmi yalnızca dinde mevcuttur. Gerçek anlamda sevmek ve sevilmek için mutlaka İslam ahlakı ve Kuran bilgisi gerekir. Sabır, fedakarlık, şefkat, merhamet, koruyuculuk, affedicilik gibi sevgi için gereken şartların oluşması ancak Kuran ahlakı ile mümkündür. Kuran tüm bu güzel vasıfları kazandırarak Müslümanların gerçek birer "sevgi insanı" olmalarını sağlar.
Sonuç: Kuran’ın Özünde Hep Sevgi Vardır
Kuran'da insanlara Allah'tan korkmalarının emredilmesinin ardındaki en büyük hikmet Allah sevgisinin devamlılığının ve sürekli artmasının sağlanmasıdır. Çünkü Allah'tan korkan kişi her zaman güzel tavırlar sergileyecek, böylece Allah'ın sevdiği ve kendisinin de Allah'ı giderek artan bir sevgiyle sevdiği bir kişi haline gelecektir. Allah korkusuna sahip olduğunda kişi güvenilir olacak, yumuşak huylu, dürüst, doğru sözlü, adaletli, şefkatli, fedakar, yardımsever, cömert bir insan haline gelecektir. Diğer insanlar tarafından da sevilecek ve Allah korkusunun yaşandığı bir topluma sevgi her yönden hakim olacaktır.

Günümüzde pek çok insan sevgisizliğin acısı içinde kavrulmaktadır. Şeytan insanların büyük bir kısmına din ahlakını unutturmuş, yaşamın anlamını ellerinden almıştır. Din ahlakını göz ardı eden ve bu nedenle sevgi güçlerini kaybeden insanların yaşama sevinçleri de yok olmuştur. Adeta tüm ruhları körelmiş, gözleri bomboş ve anlamsız bakar hale gelmiştir. Yüzleri solgun ve mutsuz, kalpleri neşe ve huzurdan yoksun durumdadır.
İnsanların yaşama sevinçlerini yeniden bulmaları, kalplerini imanın nuruyla aydınlatmaları ile mümkündür. O zaman ruhları sevginin verdiği neşe ve enerjiyle can bulup dirilecek, sevgisizliğin getirdiği dehşet ve karanlık kalplerinden sıyrılıp gidecektir. Etraflarına Allah sevgisiyle bakacak, her gittikleri yere sevgi götüreceklerdir. Gerçek sevginin ne olduğunu kavrayacak, birbirlerini kardeşçe kucaklayacaklardır. Bunun sonucunda, tüm yeryüzüne müthiş bir sevgi, dostluk ve kardeşlik ortamı hakim olacak, sevgisizliğin yol açtığı düşmanlıklar, dargınlıklar tamamen ortadan kalkacakdır. Allah bir ayette Allah'a yönelen insanların barış ve kardeşlik içinde yaşadıklarını şöyle belirtmektedir:
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)
İslam dininin getirdiği güzel ahlak ile, sevgiyle çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur. En köklü düşmanlıklar bile Kuran ahlakıyla ortadan kalkar, uzaklıklar en sıcak dostluklara çevrilir. Allah bu gerçeğe Kuran’da şöyle dikkat çekmiştir:
İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)
Peygamber Efendimiz (sav) ashabına sevgiyi emretmiştir
Mikdam İbnu Madikerib (ra) şöyle anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki: Biriniz kardeşinin ahlakını (Allah için) seviyorsa bunu kendisine söylesin. (Kütüb-i Sitte, 10. cilt, s. 135; Ebu Davud, Edeb 122, 5124; Tirmizi Zühd 54, 2393)
Ata el-Horasan anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: Musafaha edin ki (el sıkışın ki) kalplerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin. (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk 16, 2-908)
Hediyeleşin, birbirinizi sevin, birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hasıl eder (meydana getirir). (Kütüb-i Sitte, cilt 16, s. 239)
Allah Katında en sevimliniz dostluk kuran ve kendisiyle dostluk kurulanlarınızdır. Allah Nezdinde en sevimsiziniz de arkadaşların arasını açanlardır. (İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s. 365)
Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz. (Müslim İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 2, s. 407)
Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah’ı seviniz, beni de Allah beni sevdiği için seviniz. (Tirmizi İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 4, s. 594)
Allah için mütevazı olanı Allah yüceltir. Böbürleneni Allah alçaltır. Allah’ı çok ananı Allah sever. (İbni Mace İhya’u Ulum’id-Din Huccetü’l-İslam, İmam Gazali, cilt. 4, s. 655)
