URDU TIMES
Tüm dünyada IŞİD’in nasıl geliştiği, nereleri ele geçirdiği, nasıl durdurulabileceği konuşuluyor. Çoklukla da Ortadoğu’daki otorite boşluğunun IŞİD benzeri yapılanmaları doğurduğu görüşü hâkim. Hatta bu nedenle Suriye’nin yeniden, eli kanlı diktatör Esad’ın denetimine girmesini isteyenler bile var. Avrupa ülkelerinde ise Batı tipi hayat tarzının içinden gelen gençlerin IŞİD’e katılması büyük bir şaşkınlık yaratıyor.
IŞİD’in böylesine garip bir şekilde güçlenmesinin nedeni Kuran’da yeri olmayan bağnazlığın Avrupa’dan Uzakdoğu’ya kadar yayılmış olması. Öyle ki Müslümanların bir kısmı IŞİD’in yaptıklarını Kuran’ın bir hükmü sanma yanılgısına kapılabiliyor.
Oysa Kuran’a göre İslam’da dehşetin, şiddetin, terörün, Müslüman olmayanların katledilmesinin hiçbir şekilde yeri yok. Kuran’a göre savaş, yalnızca can, mal, ırz güvenliği tehlikeye düştüğünde ancak savunma amacıyla yapılabilir. Böyle bir durumda dahi Müslümanlar itidalli olmakla, adil davranmakla, esir almaları durumunda esirlere nazik davranmakla yükümlüdür. Kuran’a göre kendileri açken bile yemeği öncelikli esirlere vermeleri, bir an önce barışı sağlamak için çalışmaları, mazlumları ve sivilleri korumaları gerekir.
Ne var ki bu gerçekler birçok insan tarafından bilinmiyor. Bu yüzden de Kuran’ı iyi bilmeyenler Müslümanlığı “bağnazlık” gibi algılamaya yanılgısına düşüyor.
Bağnaz mantık kendisi gibi olmayana yaşam hakkı tanımaz
IŞİD ve El Kaide gibi şiddet dolu eylemler gerçekleştiren örgütlerin tamamının yaptıkları esas olarak hurafelerden kaynaklanıyor. Bu örgütlerin üyeleri birtakım hurafeleri, uydurma yasakları, şiddet ve nefret içeren ruh halini İslam dininin gereklerinden zannediyor.
Bağnaz zihniyetin hâkim olduğu yerlere baktığımızda, buralarda sanat icra etmek bir yana, birçok sanat eserinin imha edildiğini görüyoruz. Çünkü bağnaz mantıkta müzik, heykel, resim haram kabul edilir. Buralarda bilimsel tek bir çalışma bile yapmak neredeyse imkânsızdır, kadın haklarından ise bahsetmek ise mümkün değildir. Kadınlar sosyal hayata katılamaz, sözde değersiz varlıklar gibi görülürler.
Bu zihniyetin mensupları farklı yaşam tarzına ya da inanışa sahip kişilerin varlığını asla kabul etmezler. Masada yemek yemenin, çatal bıçak kullanmanın, dişlerini fırçalamanın, her gün sakal tıraşı olmanın, parfüm kullanmanın, yüksek sesle gülmenin, müzik dinlemenin, dans etmenin hayatlarında yeri olmadığı gibi, bunları yapanın derhal cezalandırılması gerektiğini dahi savunurlar.
Peki yalnız Batıyı değil, tüm İslam âlemini tehdit eden ve şiddeti benimseyen bu bağnaz zihniyet nasıl önlenebilir?
IŞİD gibi terör örgütleri nasıl durdurulacak?
Öncelikli olarak insanlığı tehdit eden bu yasaklayıcı, baskıcı zihniyetin bağnazlık olduğu ve Kuran’ın, İslam’ın bu şekilde olmadığı geniş çaplı olarak anlatılmalıdır. Müslümanlara yönelik yanılgıların ortadan kalkması için Avrupa toplumlarına da İslam ve bağnaz zihniyet arasındaki fark gösterilmelidir. Dolayısıyla İslam’dan ve Müslümanlardan değil, bağnaz zihniyetten çekinmeleri gerektiği öğretilmelidir. Aksi takdirde Avrupa ülkelerinde ve Amerika’daki Müslümanlar, IŞİD ve El Kaide elemanları ile bir görülmeye başlanacaktır. Bu ise Müslümanların hedef alınması demektir.
Son günlerde IŞİD’in durdurulması için “silahlı bir müdahalenin şart olduğu ” gündeme geliyor. Örgütün yayılmasının ABD’nin kısıtlı hava bombardımanlarını, kapsamlı bir operasyona dönüştürmesiyle durdurulabileceği söyleniyor. Ancak bu bir çözüm değil.
Nitekim ABD benzer bir sorunu Vietnam’da yaşamış tüm dünyayı tehdit eden komünistlerin üzerine tonlarca bomba yağdırmıştı. Ne var ki bunlar bir işe yaramamış ve komünizm tüm hızı ile dünyaya yayılmıştı. Sonrasında ise Afganistan’da Taliban ve El Kaide ile silahlı mücadele edilmeye çalışıldı. Ancak bu da sonuç vermedi ve bugün El Kaide benzeri örgütler Nijerya’dan Yemen’e kadar geniş bir coğrafyaya yayıldılar. Harcanan 17 milyar dolar ve aradan geçen bunca yıla rağmen Irak’ın içinde bulunduğu durum ise ortada...
Bu örnekler bağnaz zihniyete karşı silaha başvurmanın faydasız olduğunu açıkça gösteriyor. Bağnaz zihniyetle kültürel çalışmalarla mücadele edilmediği müddetçe sonuç alınamaz. Bugün IŞİD silahla yok edilse başka bir ülkede, bağnaz zihniyetin temsilcisi başka bir kanlı örgüt faaliyete geçecektir. Bu nedenle önemli olan bağnazlığın yanlışlığının Kuran’dan delillerle ortaya konmasıdır.
Bağnazlık ve İslam’ın farkını anlatmak
Kaynağı İslam’mış gibi gösterilmeye çalışılan sorunların ana nedeni gerçekte cehalet ve bağnazlıktır. Bu hastalığın yegâne çözümü ise eğitimdir. Şiddeti hak arama yöntemi sananlara, şiddetin İslam'a tamamen aykırı olduğu, aksine bu şekilde Müslümanlara ve tüm insanlığa zarar verecekleri anlatılmalı, örgütün destekçileri bu insanlık dışı barbarlıktan arındırılmaları için eğitilmelidirler. Bu yöndeki bir eğitim politikasının hemen devreye sokulması son derece büyük önem taşıyor.
Yeryüzünün dört bir yanındaki samimi Müslümanlar bu çözüm çalışmasına destek olabilir; kitaplar ve yazılar yazarak, çeşitli eğitim teşebbüsleriyle, kültürel bir birikim ortaya koyarak terörizmin karşısında durabilir, cehaletin önünü kesebilirler. Kuran’daki güzel ahlakı yaşayarak ve yaşatarak bağnazlık ve İslam’ın farkını herkese gösterebilirler.
Dünya üzerinde Allah'ın emrettiği merhametin, barışın ve esenliğin hâkim olması, terörizmi geri dönmeyecek şekilde tarihin sayfalarına gömecektir.
Tüm dünya bilmelidir ki, İslam terörün kaynağı değil tam tersine asıl ve tek çözümüdür. İslam sevgi ve şefkat dolu, merhameti, affediciliği ve adaleti esas alan bir dindir.
Adnan Oktar'ın Urdu Times'da yayınlanan makalesi