Savundukları teoriden utanç içinde olan Darwinistler, şimdi “maymundan geldik” iddiasını örtbas etmeye çalışıyorlar. Darwin’i de korumaya alarak, “aslında Darwin de maymundan geldik dememişti, ortak bir atadan bahsetmişti” diye ortaya çıktılar. Darwinist yayınlar, birdenbire bu aldatmacaya sahip çıktı ve “maymunlar atamız değil, kuzenlerimizmiş” gibi saçmalıkları manşetten vermeye başladılar. Darwinistler, mantık dışı iddiaları nedeniyle artık daha fazla küçük düşmemek için yepyeni şeyler uyduruyorlardı, fakat uydurdukları şeyler onları daha fazla küçük düşürdü.
Buradan söz konusu iddiayı sahiplenen Darwinistlere sesleniyoruz:
“İnsanın (hayali) atası maymun değil, ortak bir ataydı” diyerek kendinizi küçük düşürüyorsunuz. Tarif ettiğiniz şey, sonuçta maymuna benzeyen garip bir varlık değil mi? Ve bu canlı, sizin iddianıza göre, maymuna benziyor mu, benzemiyor mu? Anlaşıldığı kadarıyla benziyor. Şu durumda, buna maymun veya başka bir şey denmesi ne fark edecek? İnsana benzeyen vahşi bir hayvan değil mi kastettiğiniz. Eğer içiniz rahatlayacaksa buna “taymun” diyelim. Bunun adı “taymun” olduğunda bu saçma iddianız kurtulacak mı?
Demagojiyi bırakın! Bu tümüyle ilkel bir düşüncedir. Maymuna benzer garip bir mahluku “ortak ata” ilan edip, “aslında maymundan değil ortak atadan geldik” diye ortaya çıkmak oldukça küçük düşürücü bir harekettir. Bahsettiğiniz bu hayali garip mahluku tanımlamak için insanlar ona “maymun” diyorlar. Bu canlı gorile de benzer, şempanzeye de, primata da. Fakat genel tanım olarak maymun olarak nitelendirilmiştir. Bu sözün bir varlığı tanımlamak için kullanılan herhangi bir söz olduğunu anlamazlıktan gelip “biz aslında böyle demedik” demek olmaz. İnsana çok benzeyen bir sürü maymun olmuştur. Örneğin, Homo habilis olarak tanımlanan maymun türü, yapısal olarak insana oldukça benzerlikler gösterir. Ama bu canlı, vücudu tüylerle kaplı, keskin dişleriyle oraya buraya saldıran, hatta kendi türdeşinin etini yiyen tam bir maymun, yani bir hayvandır. Belli açılardan insana benzerliği bir şey değiştirmemektedir.
İnsan, tamamen farklı bir varlıktır.
İnsan, aklı ve şuuru olan, görüntüyü görüp algılayan, bunlar üzerine düşünüp yorum yapan, muhakeme ve yargıya sahip olan, yani RUH SAHİBİ BİR VARLIKTIR. Bir canlının “insan” olabilmesi için onun, “benim” diyen, kendi varlığının farkında olan RUH SAHİBİ bir varlık olması gerekir. Ruh, bir kediye bile verilse, o varlık kedi görünümünde insan olur. İnsanı diğer canlılardan ayırd eden şey, yalnızca, sahip olduğu ruhtur. Bunu anlamazlıktan gelmeyin!
Darwinistler maymun benzeri çeşitli canlı resimleri oluşturup bunların insanın atası olduğu iddiası ile ortaya çıkarlar. Oysa bir canlı insana ne kadar benzerse benzesin, o canlının insan olabilmesi için, görüp duyduklarından anlam çıkaran bir canlı olması, yani “ruhunun” olması gerekir. |
Darwinistler, Yine Aynı Taktiği Kullanarak Tesadüf İzahını da Anlamazlıktan Gelirler
Darwinistler;
Hayali “maymun ata” konusunu anlamazlıktan gelme taktiğiniz, “tesadüf” konusunu anlamazlıktan gelme taktiğiniz ile aynı! Darwinizm; yaratılışı, Yaratıcı’yı (Yüce Allah’ı tenzih ederiz) ve dolayısıyla canlı varlıklardaki bilinç, akıl ve tasarımı tamamen inkar eden ve dolayısıyla her şeyi şuursuz tesadüflere ve başıboş, kontrolsüz olaylara bağlayan sapkın bir inançtır. Darwinizm’in başka bir tarifi olmamasına rağmen, Darwinistlerin tüm izahları tesadüfe dayanmasına rağmen ve tüm yayınlarında alenen tesadüfü anlatmalarına rağmen, “biz aslında tesadüfü kastetmedik” diye ortaya çıkmaktadırlar. Bu açıkça, tesadüfün adını değiştirmeye kalkmaktır.
Tıpkı hayali “maymun ata”nın adını değiştirmeye kalktığınız gibi, tesadüfün de adını değiştirmeye kalkmayın. Tıpkı “maymundan geldik” dediğiniz zaman küçük duruma düştüğünüzü bildiğiniz gibi, “tesadüfen oldu” dediğinizde de küçük duruma düştüğünüzü biliyorsunuz. İşte bu yüzden, bu saçmalığın ismini alenen değiştirmeye kalkıyor ve “biz tesadüf demedik” diye ortaya çıkıyorsunuz. “Peki şuurlu bir varlık mı yaptı” diye sorulduğunda “hayır” diyorsunuz. “Tüm olaylar bir bilincin, bir aklın kontrolünde miydi?” diye sorulduğunda yine “hayır” diyorsunuz.
İşte bu, bir aldatmacadır. Bir şey ya vardır, ya da yoktur. Bir masanın üzerindeki tabak ya vardır ya da yoktur. Bunun üçüncü bir açıklaması olamaz. Dolayısıyla demagojiye bir son vermelisiniz. Çocukça açmaza girerek kendinizi bu kadar küçük düşürmenize bütün insanlık şaşırıyor.
Daha önce defalarca tekrar ettiğimiz önemli bir gerçek var: İnsanlar artık gerçekten Darwinist aldatmacalarla kandırılamıyorlar. “Tamam, maymun değil ama ortak ata” dediğinizde bu izah zannettiğiniz gibi insanlar üzerinde tatmin edici ve inandırıcı bir etki bırakmıyor. Bu izahlar, yalnızca uzunca bir süredir insanlara gösterdiğimiz ve anlattığımız bir gerçeği teyid ediyor: Darwinistlerin ellerinde demagoji dışında hiçbir şey olmadığı gerçeğini.
Böyle örnekler oldukça, insanlar, Darwinistlerin yıllardır kendilerini nasıl yöntemlerle aldatmakta olduğunu daha iyi görüyorlar. İnsanlar, Darwinizm’in bir sahtekarlık olduğuna daha çok kanaat getiriyorlar. İşte bu sebeple artık yapılması gereken şey, bu durumu kabul edip bilimsel gerçeklere göre hareket etmektir. Darwinizm’in yenildiğini kabullenerek insanlara gerçekleri anlatmaktır. İnsan, yeryüzündeki tüm diğer varlıklar gibi, Rabbimiz’in dileği ve emri ile yoktan yaratılmıştır. İnsanı insan yapan, Yüce Allah’ın ona bahşettiği ruhtur. Yeryüzündeki ve bu evrendeki hiçbir şey, Allah’ın bilgisi ve yüce takdiri dışında hareket edemez. Dolayısıyla bu evrenin hiçbir noktasında, tek bir atomunda bile bir rastgelelik olması mümkün değildir. Her varlık, alemlerin Rabbi olan Allah’ın üstün gücünün, kudretinin ve sanatının tecellilerini üzerinde gösterir. İşte bu, üstün, benzersiz ve kusursuz Yaratılış’tır.
Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah"ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah"ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için. (Talak Suresi, 12)