Hipopotamların anlatıldığı bölümde bu canlıların kökeniyle ilgili olarak şu evrimci iddia ortaya koydu: "En son genetik kanıtlar, balina ve yunusların karadaki en yakın akrabalarının hipopotamlar olduklarını gösteriyor. Balinaların ve yunusların karasal bir ataya dayandıklarını unutmamak gerekir. Ve bu yüzden evrimsel bölünme gerçekleştiğinde balinalar ve yunuslar bir yöne, su aygırları bir yöne gittiler. Tamamen suda yaşayan hayvanlar oldular."
Hipopotamların anlatıldığı bölümde bu canlıların kökeniyle ilgili olarak şu evrimci iddia ortaya koydu:
"En son genetik kanıtlar, balina ve yunusların karadaki en yakın akrabalarının hipopotamlar olduklarını gösteriyor. Balinaların ve yunusların karasal bir ataya dayandıklarını unutmamak gerekir. Ve bu yüzden evrimsel bölünme gerçekleştiğinde balinalar ve yunuslar bir yöne, su aygırları bir yöne gittiler. Tamamen suda yaşayan hayvanlar oldular."
Genetik kanıtlara dayandırıldığı söylenen bu iddia, gerçekte, tamamen spekülasyona dayalı sayısız evrimsel akrabalık iddiasından biridir sadece. Evrimciler buldukları her benzerliği ortak ata varsayımına kanıt göstermektedirler. Aslında ortak yapıların, örneğin DNA’nın yapısı incelendiğinde bunların bilinçli tasarım ürünü olan kompleks yapılar olduğu anlaşılır. Bilgisayarlardaki ortak çipler olduğu gibi biyolojik yapılarda da genler vardır. Canlılardaki ortak yapılar ancak ortak tasarım yani yaratılışı gösterirler. Animal Planet ortak ata varsayımını bir dogma olarak benimsediği için genetik verilere dayandırılan bu spekülasyonları ‘genetik kanıt’ olarak yansıtmaktadır. Kısacası bu iddianın bilimsel bir yönü yoktur ve sadece Darwinist önyargılardan kaynaklanmaktadır.