Karşıdan karşıya yürüyerek geçen bir insan bir dakika sonra bir arabanın altında kalıp öleceğinden ya da ömür boyu sakat kalacağından habersizdir. Doktora giden bir insan organlarının kanser hücreleriyle sarılmış olduğundan habersizdir. Dünyaya yeni gözlerini açmış bir bebek bir kaç dakika sonra melekler tarafından cennete götürüleceğinden habersizdir. Koltuğunda sakince oturan bir insan bir saniye sonra kalp krizi geçirip kalbinin duracağından habersizdir. Kafasında bambaşka düşüncelerle dolu olan bir aile yemek dönüşü trafik kazası geçirip bir adım sonra ölümle tanışacaklarından habersizdir...
Ölüm bu, ne yaş dinler, ne mevki, ne gençlik, ne de para. Eğer bir insanın eceli geldiyse, tam vakti geldiğinde hiç kimse ama hiç kimse ölüm meleklerini durduramaz. Çünkü melekler Rablerine boyun eğmiş bir şekilde emredildikleri işi yapar ve gelip o kişinin canını alırlar. Dünyada o kadar kibirlenen, kendisini yücelten, olmadık şeylere saatlerce kafa yoran insan aslında ne kadar da acizdir. Çünkü bir adım sonra bambaşka bir dünyaya geçeceğinden, bir daha da dünya ile hiçbir şekilde bağlantı kuramayacağından habersizdir. Kafasında büyüttüğü şeyler bu dünyada kalacak, kendisi ise sonsuz ahiret hayatına adım atacaktır.
Hele can boğaza gelip dayandığında,
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 84-85)
Dünyada hiçbir insan çok büyük bir hikmetle ecelini yani ölüm anını bilmediği gibi, erteleyemez, öne alamaz ya da yıllar sonraya erteleyemez. Çünkü Allah yarattığı her insanın kaderinde bir ölüm vakti belirlemiştir. Kader her gün tüm detaylarıyla işler, insan sakince yaşamına devam eder, günlük işleriyle uğraşır, dostlarıyla sohbet eder, güler, yer, içer, eğlenir. Halbuki o gün belki de dünyada yaşayacağı son gündür. O günden sonra dünya hayatı ile bağlantısı sonsuza kadar kesilecek, dünya hayatı ile ne varsa geride kalacaktır.
Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir; (Vakıa Suresi, 60)
Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş kalelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu, Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (Nisa Suresi, 78)
Sonuçta her insan ölecek yaşta ise o zaman insanın ölümü hiç unutmaması gerekmez mi? Çünkü ölüm melekleri biz uyurken, yolda yürüken, bir işe dalmış oyalanırken, sohbet ederken tam yanıbaşımızda bekliyorlar. Biz onları göremiyoruz, duyamıyoruz ama onlar bizi görüyorlar ve her yaptığımızı kaydediyorlar. Eğer ölen insan iman ederek hayatını geçirdiyse, salih amelleriyle, ibadetleriyle, sabrettikleriyle, tevekkülüyle amel defterini süslediyse, Allah için yaşayıp Allah için öldüyse, işte o zaman melekleri tüm güzellikleriyle görecek ve cennetle müjdelenecektir. Artık onun için hiçbir korku yoktur, çünkü artık sonsuza kadar Allah’ın razı olduğu cennet ehlinin arasındadır.
Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)
Eğer ölüm bir adım ötesinde bekliyorsa işte o zaman insanın değil bir gününü, değil bir dakikasını, bir saniyesini bile boş geçirmemesi gerekir. Sabahları her uyanış müminin yepyeni sevaplar kazanması için Allah tarafından verilen çok güzel bir imkandır. O gün de Allah rızası için yaşanacak, o gün de duayla, ibadetlerle, sevaplarla ve salih amellerle süslenecektir. O gün içinde müminin gösterdiği güler yüzden, tevazusuna kadar, nefsini eğitmesinden, her an gösteriği güzel ahlaka kadar yaptığı her tavır çok değerlidir. Çünkü hepsi anında sonsuza kilitlenir. Mümin dünyada yaptığı tüm iyiliklerin karşılığını fazlasıyla cennette bulur. Dünyada aşkla, şevkle infak ederken bir yandan cennetin en güzel köşkleri kendisi için hazırlanır.
Dünya adeta bir nefesi alıp veriş kadar kısadır. O son gün gelmeden “her an ölecek yaşta” olduğunu bilmek ve bu şuurla yaşamak yapılacak en doğru hareket olacaktır...
Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. (Ali İmran Suresi, 185)
Sayın Adnan Oktar'ın Taqwa & Hiba Dergisinde yayınlanan makalesi:
http://www.taqwamagazine.com/because-everyone-is-old-enough-to-die/