İnsan, Rabbimiz`e kulluk etmek için yaratılmıştır ve yaşamı boyunca yaptığı her hareketten ahirette sorumlu olacaktır. Allah (cc) insanları Kuran'da bildirilen ahlaka uygun yaşadıkları takdirde, dünyada ve ahirette mutlu ve huzurlu olacakları şekilde yaratmıştır. Bunun aksini yaşayarak bir insanın huzur bulması mümkün değildir. Bir ayette şöyle buyrulur:
"Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiç bir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler. " (Rum Suresi, 30)
Şeytan ise insanları Allah (cc)'ın yolundan saptırmak için var gücüyle çalışır. Bunun için şeytanın Allah (cc)'a verdiği ant, ayetlerde şöyle bildirilir:
"Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." (A`raf Suresi, 16)
Her insan hayatı boyunca önündeki bu iki yoldan hangisine uyacağıyla imtihan edilecektir. Vicdanına uyup Allah (cc)'ın rızasını kazanmaya çalışan kimseler, Allah (cc)'ın izniyle cennete kavuşacak; şeytanın ve nefsinin kışkırtmalarına uyanlar ise cehennemde acı bir azapla karşılık göreceklerdir. Müslümanlar, tüm varlığını, malını, canını, hayatını ve ölümünü kısacası herşeyini Allah (cc)'ın rızasını kazanmak için kullanmaya adamıştır.
"De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (Enam Suresi, 162)
Yalnızca Allah (cc)'ın hoşnutluğunu arar ve yalnızca O'ndan yardım umar. Yüce Rabbimiz dışında hiç kimseyi hoşnut etme ihtiyacı duymaz, Allah (cc)'tan başkasından medet ummaz. Allah (cc)'ın rızasını kazanabilmek ve ahirette sonsuz kurtuluşa ulaşabilmek için "ciddi bir çaba gösterek" çalışır. Bu samimi çabasından ve Allah (cc)'ın rızasını umarak yaşadığı güzel ahlaktan dolayı Allah (cc) mümin kullarını dünyada ve ahirette kurtuluşa ulaştıracağını bildirmiştir. Kuran'da Allah (cc)'ın müminler üzerindeki bu rahmeti şöyle haber verilmektedir:
"Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi Katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. " (Bakara Suresi, 112)
Peygamber Efendimiz (sav) ise, müminin yaşadığı bu ahlak nedeniyle dünyada her işin hayırla neticelendiğini bildirerek iman edenleri şöyle müjdelemektedir:
Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur. (Müslim, Zühd, 64; Dârim``, Rikâk, 61)