Yüce Rabbimiz`in Kuran`da bildirdiği güzel ahlakı gereği gibi yaşamayan toplumlarda pek çok açıdan yanlış uygulamalar, düşünceler ve çarpık bir hayat anlayışı ortaya çıkar. Rabbimiz Kuran`da tüm insanları dünya hayatının geçiciliği konusunda uyararak, gerçek ve kusursuz olan hayatın ahiret hayatı olacağını pek çok ayetle haber vermiştir. Dolayısıyla bir insanın asıl hedefi, bu dünyada Allah`ı razı edecek salih davranışlarda bulunarak cennete girebilmek için çaba harcamak olmalıdır. Bu gerçeğe inanmayan ya da görmezden gelen insanların ise amaçları, kısa ve geçici olan dünya hayatına tamamen ve hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanmak, yalnızca kendi istek ve arzuları doğrultusunda tatmin bulmaya çalışmaktır. Bu nedenledir ki, Kuran ahlakından yüz çeviren tüm insanların hayata dair yaptıkları planlar, koydukları hedefler genelde aynı, hayat tarzları hep sıkıntılı, karamsar ve mutsuzdur. Allah, Kuran`da, "Bu dünya hayatı yalnızca bir oyun ve tutkulu bir oyalanmadır. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi." (Rum Suresi, 64) ayetiyle bu durumu bildirmiştir. Tutkulu oyalanma beraberinde tatminsizliği, kıskançlığı, hasedi ve bencilliği getirmekte, insanın her şeyi yaratan, sonsuz kudret sahibi olan Yüce Allah`ı unutmasından dolayı (Allah`ı tenzih ederiz.) mutsuzluk ve huzursuzluğa sebebiyet vermektedir.
"… Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur (tatmin bulur). " (Rad Suresi, 28) ayetiyle Rabbimiz`in Kuran`da bildirdiği gibi kalpler yalnızca Allah`ı anmakla, O`nun rızası için yaşamakla tatmin bulur. Dolayısıyla Allah`ın zikrinden yüz çeviren insanlar için dünya hayatında her ne yaparlarsa yapsınlar tatminsizlik söz konusudur. Bu da pek çok insanı çaresiz bir arayış içine sokmakta ve bu kişilerin oradan oraya amaçsızca gezerek boş vakit geçirmelerine neden olmaktadır.
Amaçsızca Gezmek İnsana Mutluluk Değil, Sıkıntı Getirmektedir
Kuran ahlakından uzak olan insanlarda huzurlu ve mutlu bir yaşamı bulma arayışı, farklı bir yerlere gitme, kendilerince rahat edecekleri bir yer bulabilme arayışına dönüşmüştür. Bu nedenle sürekli gezip farklı insanlar görmek, bu kişilerin sıkça başvurduğu oyalanma yollarından biridir. Bu sayede aradıkları iç huzuru ve tatmini bulacakları umudunu taşır, ancak bunu bulamaz ve yine aynı döngünün içinde dolanıp dururlar. Aynı gece içinde bir mekandan başka bir eğlence mekanına, oradan da başka bir yere sürekli gezip dolaşırlar. Çünkü ilk gittikleri yerde istediklerini bulamazlar. Bu his onları başka yere yöneltir ve orada bunu karşılayabileceklerini zannederler; ancak o da olmaz ve buradan da aynı arayışla başka bir mekana giderler.
Bu kısır döngünün sonunda ne eğlenme ya da dinlenme amacıyla gittikleri yerlerde ne de kendi evlerinde aradıkları mutluluğu bulurlar. Çünkü her yere içlerindeki sıkıntıyı, kasvetli ruh halini de götürürler. Bu hal, kalpleri yaratan Yüce Allah`ın, insanlar üzerinde koyduğu bir kanundur.
Kalplerin yalnızca Allah`ı anmakla huzur, tatmin ve sükunet bulabileceğini Kuran`da bizlere bildiren Rabbimiz`in bu manevi kanunu, herkesin üzerinde tecelli eder. Dolayısıyla aslında bu ciddi sıkıntı ve tatminsizliğin temel nedeni; yaşamları boyunca Allah`ı hatırlamadan (Yüce Allah`ı tenzih ederiz.), O`nu anmadan ve O`nun rızasını aramadan vakitlerini boş bir amaç uğruna geçirmeleridir.
Gezmek ve dolaşmak, ancak Allah`ın rızası için yapılırsa faydalı olur. Kuran'da, insanların ancak Allah'ın her şeyi nasıl yarattığını, Allah`a başkaldıran geçmiş bazı toplumların nasıl helak edildiklerini, yıkıma uğratıldıklarını görmek ve tüm bunlardan ibret almak için insanların gezmeleri gerektiği bildirilir. Ayetlerde şöyle buyrulur :
"De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu-günahkarların nasıl bir sona uğradıklarını görün. " (Neml Suresi, 69)
"De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın…" (Ankebut Suresi, 20)
Allah`ın Kadrini Takdir Edemeyenler Hiçbir Ortamdan Hoşnut Olamazlar
Gittikleri hiçbir ortamda huzurlu olamayan insanların ortak noktası, çevrelerinde görmüş oldukları tüm güzelliklerin ve nimetlerin gerçekte Yüce Allah`ın bir tecellisi olduğunun ve Allah`ın dilediği kişiyi nimetlendirdiğinin şuurunda olmamalarıdır. Bu nedenle de;
Gerçek Huzur ve Mutluluk Kuran Ahlakını Yaşamakla Elde Edilir
Huzursuz bir hayat yaşayan insanların içinde bulundukları en büyük yanlış, çözümü Kuran ahlakında aramamalarıdır. Bu kişiler içinde bulundukları durumun açmaz bir hal aldığını açıkça görürler. Yaşadıkları hayat tarzının, benimsedikleri karakter yapısının onlara istediklerini vermediğini, kendilerini tatmin etmediğini ve hatta sıkıntıya soktuğunu hayatlarının her anında hissederler. Ancak buna çözüm olarak Kuran ahlakı dışında pek çok alternatifi deneseler de sonuç yine mutsuzluk ve huzursuzluk olmaktadır. Bu insanlar için gezme ve eğlenme zamanı bir serap gibidir. Hiçbir gerçekliği yoktur. Sadece eğlendiklerini ve hoş vakit geçirdiklerini zannederler ancak içlerinde duydukları sıkıntı ve hoşnutsuzluğun da farkındadırlar. Rabbimiz bir Kuran ayetinde inkar eden insanların dünya hayatında yaptıklarının birer serap niteliğinde olduğunu şöyle bildirmiştir:
"İnkar edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah`ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir. " (Nur Suresi, 39)
Unutulmamalıdır ki, gerçek anlamda mutluluğun kaynağı, hayatı ve ölümü yaratan Yüce Allah`a iman etmek ve Kuran ahlakının gerektirdiği şekilde yaşamaktır.