Kendileri farkında olmadıkları halde insanların birçoğunu, etkisi altına almış bir din vardır. Bu, kendini açıkça tanıtmayan, gizli bir dindir. Hiç bir yazılı kuralı yoktur. İnsanların hareket ve tavırlarını, düşüncelerini kontrolü altına alır. İnsanlar, şuurunda olmadan hayatları boyunca bu dinin kurallarını uygular, bu dinin emir ve yasaklarına göre yaşarlar.
Bu dine uyan kimseler, kendilerine sorulduğunda belki, "Müslümanım" ya da "Hıristiyanım" diyebilirler. Dinsiz, hatta ateist de olabilirler. Fakat her biri, aslında bu gizli dinin mensubudur.
İnsan, içinde bulunduğu bu durumu terk etmedikçe, adamlık dininden kopup ayrılmadıkça İslam'ı kavrayamaz ve yaşayamaz. Çünkü İslam'ın temel şartı samimiyet ve doğallıktır. Bir insanın İslam'ı yaşaması ve dolayısıyla gerçek mutluluk ve kurtuluşa ulaşması, ancak Allah'a, kendine ve diğer insanlara karşı son derece samimi olmasıyla mümkün olabilir. İman, ancak samimiyet zemini üzerine kurulur.