Rabbimiz Kuran ayetleri ile tüm insanlara nasıl bir ahlaktan ve nasıl bir hayat şeklinden razı olacağını bildirmiştir. Allah (cc)'ın bu emrini en güzel şekilde yerine getirenler ise yalnızca "müminler"dir. Müminler için Allah (cc)'ın rızasını ve sevgisini kazanabilmek her şeyin üzerinde ve her şeyden önemli bir konudur. Allah (cc) Kuran'da müminlerin, "Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele eden", yani "çaba harcayan, gayret eden" kimseler olduklarını bildirmiştir. Çünkü iman sahipleri tüm hayatlarını Allah (cc)'a adamış, Allah (cc)'ın rızasına, cennetine karşılık sahip oldukları maddi manevi her şeylerini ortaya koymuşlardır. Bu nedenle Kuran'da bildirilen her ayeti büyük bir titizlikle uygulamaya çalışırlar ve bu konuda hayatları boyunca taviz vermezler. Allah (cc)'ın rızasını kazanma uğruna nefislerine zor gelen bir durumla karşılaşsalar dahi, yine de bu konuda bir yılgınlık göstermezler. Aksine en zor görünen olaylarda bile büyük bir şevkle Allah (cc)`ın razı olacağını umdukları tavrı gösterirler. Allah (cc), imanlarından kaynaklanan bu samimi ahlaklarına karşılık, mümin kullarını kurtuluşa ulaştıracağını, karanlıklardan nura çıkaracağını ve doğru yola ileteceğini bildirmiştir:
Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları Kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip-iletir. (Maide Suresi, 16)
Müminlerin Allah (cc)`ın rızasını aramadaki kararlılıklarını gösteren bir başka önemli özellikleri ise, bu uğurda her türlü dünya menfaatinden ya da şahsi çıkarlarından hiç düşünmeden feragat edebilmeleridir. Kuran ahlakını yaşamayan kimi insanlar yaşadıkları topluma, insanlarla olan ilişkilerine hatta en yakın dostlarına bile menfaat gözüyle bakarlar. Herhangi bir çıkar çatışması söz konusu olduğunda ise hiç tereddütsüz kendi menfaatlerinden yana tavır koyabilir ve en değer verdikleri insanları bile bir anda gözden çıkarabilirler. Müminler için ise asıl önemli olan Allah (cc)'ın rızasını en fazlasıyla kazanabilmektir. Bu amaçla kendi menfaatlerinden vazgeçerken dünyaya yönelik herhangi bir hesap içerisinde de değildirler. Çünkü onlara dünyada ve ahirette asıl fayda sağlayacak olan dünyada elde ettikleri menfaatler değil, "Allah (cc)'ın rızası"dır.
Rabbimiz, gösterdikleri bu ihlaslı ahlaka karşılık, müminlere feragat ettiklerinden çok daha hayırlısını vereceğini müjdelemiştir. Dolayısıyla şahsi menfaatlerini bir yana bırakıp Allah (cc)`ın rızasını gözeten bir insan aslında dünyada ve ahirette kendi adına olabilecek en fazla yararı elde etmiş olur. Çünkü gösterdiği samimi mümin tavrıyla hem Allah (cc)'ın rızasını kazanacak hem de ayette bildirildiği gibi, "dünyada ve ahirette güzel bir hayatı" ümit edebilecektir:
Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
Müminler, maddi manevi her türlü nimeti verenin de alanın da yalnızca Allah (cc) olduğunu bilmektedirler. Kişiyi rızıklandıracak, malına bereket verecek ya da kazancını artıracak olan Allah (cc)'tır. Aynı şekilde huzur, neşe, nimet ve mutluluk verecek olan da yine yalnızca Rabbimiz'dir. Dolayısıyla iman eden bir insanın bu konuda hırs yapmasını ya da endişelenmesini gerektirecek bir konu yoktur. Ayrıca müminler maddi veya manevi anlamda kendi haklarından feragat etmeyi, bir zorluk olarak değil, Rabbimiz'in kendileri için yarattığı özel bir fırsat olarak değerlendirirler. Bunlar, Allah (cc)'a yakınlaşmak ve O'nun rızasını kazanmak için can atan müminlerin şevkle bekledikleri ortamlardır. Bu nedenle de kendi ihtiyaçlarını karşılayamamış olmaktan dolayı en ufak bir huzursuzluğa kapılmaz, en faydalı olan hizmet neyse ona yönelirler. Hiç kuşku yok ki bu konuda gösterdikleri şevk ve kararlılık, imanlarının ve Kuran ahlakına nasıl içtenlikle sarılmış olduklarının göstergelerindendir. Kuran`da samimi iman etmeyen kimselerin, dünya hayatına dair bir menfaat imkanıyla karşılaştıklarında Kuran ahlakından nasıl yüz çevirdikleri hatırlatılmış, Allah (cc)`ın rızasının müminler için daha hayırlı olduğu şöyle haber verilmiştir:
Oysa onlar (kendilerini tümüyle Allah'a ve İslam'a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki: "Allah'ın Katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (Cuma Suresi, 11)
Bir başka ayette ise Allah (cc), "Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır..." (Yunus Suresi, 26) müjdesiyle, gösterdikleri ihlaslı tavra karşılık müminler için Allah (cc) Katında çok daha güzel bir karşılık olduğunu bildirmiştir.