Allah (cc) Kuran'ın "Dedi ki: "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım. Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna."(Hicr Suresi, 39-40) ayetleriyle insanın düşmanı olan şeytanın, kıyamet gününe kadar tüm gücüyle insanları kötülüğe sürüklemeye çalışacağını insanlara bildirmiştir.
Öne sürdüğü her fikrin, insanların kalbine fısıldadığı her kötü düşüncenin, vicdanın doğruyu telkin eden sesiyle karşılık bulacağını bilen şeytan, bu duruma karşı insanları aldatabilecek çeşitli yöntemler kullanır. Gerçek kimliğini ve kötü niyetini gizleyebilmek için kimi zaman insanlara verdiği telkinleri vicdanlarının sesiymiş gibi göstermeye çalışır. Bunun için ise, onlara Allah (cc)'ın adını kullanarak yaklaşmaya çalışır.
Taraftarlarıyla birlikte insanları görmedikleri, fark edemedikleri yerlerden gözleyen şeytan, onların nelerden etkileneceklerini ve nelere karşı tepki vereceklerini de bilir. İnsanların zayıf noktalarını, nelere karşı zaaf duyduğunu tespit edip onları yönlendirir. Vicdanen hassasiyet gösterilecek konuları, dini değerleri, insani öğeleri kullanarak insanları kandırır. Yaptırmak istediği kötü bir davranışı, meşru ve makul gösterecek birtakım bahaneler öne sürerek onları tam tersi bir ahlaka yöneltmeyi amaçlar.
İnsanların kendilerini beğenip yeterli görmelerini sağlamaya çalışır. Onları güzel ahlaklı olduklarına, ellerinden gelenin en fazlasını yaptıklarına, güçlerinin bu kadarına yeteceğine inandırmaya çalışır. Kalplerinin temiz olmasının yeterli olacağını düşündürerek, onları samimiyetsizliğe itmek ister. Etrafa göre iyi olmalarının yeterli olacağını, çoğunlukla kıyaslandığında çok üstün bir ahlaka sahip olduklarına ikna ederek onları gevşekliğe sürüklemeye çalışır. Ancak elbette ki şeytan tüm bu bahaneleri ne kadar gerçekçi ve inandırıcı bir şekilde sunarsa sunsun, onun telkinleriyle hareket eden her insan, bu tavrının Kuran ahlakına uygun olmadığının bilincindedir. Çünkü Allah (cc)'ın kullarına rahmet olarak yarattığı vicdan sayesinde, her insan iyiyi kötüyü ayırt edebilecek bir anlayışa sahiptir. Allah (cc), Kuran ayetleriyle insanları şeytanın bu tuzağına karşı şöyle uyarmıştır:
"Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın vaadi haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın. Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin. O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmaya çağırır." (Fatır Suresi, 5-6)
Şeytanın insanı Allah (cc)'ın adıyla aldatmasının bir başka yolu da, Allah (cc)'ın affediciliğini öne sürerek insanı günah işlemeye teşvik etmesidir. Yüce Allah (cc) sonsuz merhamet sahibidir ve tevbe edip Kendisi'nden bağışlanma dileyen her kulunun günahlarını affedebilir. Ama bir insanın, "nasıl olsa Allah (cc) affeder" diyerek bile bile günah işlemesi samimi bir davranış değildir. Böyle bir ahlakta süreklilik gösteren kimsenin kalbi zamanla katılaşıp duyarsızlaşabilir. Allah (cc) korkusuyla hareket etmemek bu kişiyi daha pek çok kötülüğün içine de sürükleyebilir. İman eden bir insan ise bu aldatmacaları hemen görür, şeytanın etkisinden Yüce Allah (cc)'a sığınıp vicdanının sesine uyar. Dolayısıyla Allah (cc)'ın izniyle şeytanın samimi iman eden müminler üzerinde hiçbir etkisi olmaz.