Tüm delilleriyle görüldüğü gibi Kuran’da başörtüsü konusuna delil gösterilmeye çalışılan Nur Suresi 31. ayette kesin olarak başörtüsü kelimesi geçmemektedir. Fakat bu yanlış, bir kısım mevzu hadislerin İslam literatürüne dahil edilmesiyle yaygınlaştırılmış ve bugüne kadar gelmiştir. Bağnazların türettikleri sahte hadisler, müthiş mantık bozuklukları ve tutarsızlıklarla doludur. Şimdi bunlardan bazı örnekler görelim:
Hz. Aişe (R.A): "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Yüce Allah: "Mü'min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar" âyetini indirince, onlar eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örttüler." der. (Buhâri, Tefsir, Tefsir-u Süreti'n-Nûr, 13 (V, 13) Ebû Dâvûd, Libâs, 33(IV, 3577; Beyhaki, VII, 88)
Hazret-i Âişe validemiz de buyurdu ki: İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür âyeti inince, hemen futalarını (ipekli peştemal) yırtıp başlarını örttüler. [Buhari, Nesai]
Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: Biz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ediyorduk. Hz. Aişe dedi ki: “Şüphesiz Kureyş kadınlarının bir takım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allaha yemin olsun ki, Allah’ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim, Nur Suresi’ndeki kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kızlarına, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın kitabını tasdik ve ona iman ederek baş örtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında baş örtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı.” (Buhari : Tefsiru Sure 24/12 - Ebu Davud : Libas 29 - Ahmed b. Hanbel : VI 188) (İbn-i Kesir, Hadislerle Kuran-ı Kerim Tefsiri, cilt:11, syf. 5880)
Görüldüğü gibi bu hadislerin tümünde, Nur Suresi 31. ayetin inmesi üzerine Müslüman kadınların hemen kendi eteklerinden bir parça kesip başlarına sardıkları iddiası vardır. Zaten en şiddetli mantık çöküntüsü burada başlar. Şimdi, söz konusu mevzu hadislerdeki mantık boşluklarını ve nasıl Kuran ile çeliştiklerini birer birer inceleyelim:
Ayette “...örtülerini, yakalarının üstüne koysunlar...” ifadesi ile daha önce detaylı incelediğimiz gibi kadınların göğüslerini kapatmaları ifade edilmektedir. Fakat söz konusu hadislerde, bu ayetin indirilmesinin üzerine Müslüman kadınların hemen elbiselerinden bir parça keserek göğüslerini değil de başlarını örttükleri belirtilir. Oysa ayette başların örtülmesine yönelik hiçbir ifade geçmemektedir. Söz konusu hadislerin hiçbirinde Müslüman kadınların ayetin asıl hükmünü yerine getirdikleri, yani göğüslerini örttüklerine dair bir açıklama yer almamaktadır.
Buradaki izaha göre, kadınlar kendi eteklerinden parçalar kesmişler bununla ayetin hükmü olan göğüslerini örteceklerine başörtüsü olarak başlarına koymuşlardır. Daha önce açıkladığımız “başörtülerini salsınlar” şeklindeki hatalı tefsiri haklı çıkarmak için hadise eklenen bu uygulamaya göre etekten kesilen parça o kadar büyük olmalıdır ki, hem kafayı hem de göğsü örtebilecek kadar aşağı inebilmelidir.
Burada elbette akla gelebilecek ilk şey kesilmiş eteğin durumu olacaktır. Başı ve göğüsleri örtecek kadar büyük bir parçanın etekten kesilmiş olması eteği adeta bir mini etek haline getirecek ve dolayısıyla kadının bacakları açıkta kalmış olacaktır. Bu izaha göre söz konusu kadın göğsü ve bacakları açık haldedir, fakat başını örtmüştür. Oysa bu bölümün başından beri delilleriyle açıkladığımız gibi Nur suresi 31. ayet kadınların “sadece” göğüs bölgelerini örtmeleri için indirilmiş bir ayettir.
“Başörtülerini salsınlar” izahının taraftarı olan bir kısım tefsircilerin kendi iddialarını haklı çıkarmak için “başta zaten var olan bir başörtüsü” izahıyla hareket ettiklerinden bahsetmiştik. Onlar, ayette başörtü ifadesinin geçtiğini ispat edebilmek için böyle bir iddiayla öne çıkmakta ve ayetin hitap ettiği kadınların zaten bir başörtüsüne sahip olduğunu iddia etmektedirler. Oysa söz konusu mevzu hadislerde, bu ayet indiğinde kadınların kendi eteklerini keserek başörtü yaptıkları iddiası vardır. Söz konusu tefsircilerin en büyük dayanak kabul ettikleri bu mevzu hadisler nasıl olmaktadır da onların izahlarıyla bu kadar çelişebilmektedir?
Çelişir, çünkü İslam’a Kuran dışında sahte hükümler getirmeye çalışanların dinleri böylesine derin mantık boşlukları ile doludur. Her batıl izah Kuran ile çeliştiği için içinde müthiş çelişkiler barındırmaktadır. Nur Suresi 31. ayet, anlaşılması son derece kolay ve açık bir ayet olmasına rağmen, sırf başörtüsü konusunu bu ayetten çıkarabilmek için yapılan aldatıcı yorumlar olayın vehametini gözler önüne sermektedir. Söz konusu mevzu hadislerin ışığında yapılan yorumlar ve varılan sonuçlar ise dehşet vericidir:
Şafi ve Hanbeli mezheplerinde, kadının istisnasız tüm vücudu her zaman kapanması gereken bölgedir (yüz ve eller de dahil). Hanefi ve Maliki mezheplerinde eller ve yüz, o da fitne olmayan koşullarda açık olabilir (Sabuni, Tefsirul Ayatil Ahkam 2/154,155). Es Suddi: “Kadın gözlerinden birini ve yüzünün açık kalan göz kısmındaki tarafını kapatır. Sadece bir göz açıkta kalır.” Ebu Hayyan: “Endülüs’te adet böyle idi. Kadının bir gözünden başka hiçbir yeri görünmezdi” (Ebu Hayyan, El Bahrul Muhit). Şafi imamları, kadının kesilmiş olan tırnaklarına dahi bakmayı yasaklamışlardır (İbni Hacer El Heytemi, İslam’da Helal ve Haramlar 2). Yaygın izahlardan birine göre İslam’ın kadına farz kıldığı örtünme, kadının yüzünü de içine almaktadır (Fıkhus Siyre). Bir başka kaynakta, kadının erkeğe bakışının nasıl olması gerektiği şöyle açıklanmıştır: “Kadının, yabancı erkeğin göğsüne, sırtına, bacağına şehvet korkusu olmasa bile bakması caiz değildir. Yüz ise fitne açısından ayaktan, saçtan ve bacaklardan daha ileridedir. Bu kısımlara bakmak ittifakla haram olduğuna göre, yüze bakmak da evveliyetle haram olması gereken bir fiildir” (Sabuni, Revai 2/156).
İşte ürkütücü boyutlara varan bağnaz zihniyet ancak kadını tamamen kapattığında rahatlamaktadır. Kimileri için ise bu bile yeterli olmamakta, onlara göre her yerini kapatan kadın kendini de eve kapatmalıdır. Kuran’da kadına özgürlükler veren, kadının, kimlerin yanında rahatça hareket edebileceğini, kimlerin yanında mahrem yerlerini örtmesi gerektiğini anlatan son derece açık bir ayetten, bu bağnazca, ürkütücü yorumların çıkarılabilmesi gerçekte mümkün değildir. Fakat incelediğimiz mevzu hadisler onlara bu yolu açmış, ayete kendi yorumlarını ekleyecek kadar ileri gidebilmiş ve kadını baştan aşağı kapalı, kesilmiş tırnakları bile haram olan bir hayalet haline getirebilmişlerdir. Bağnaz zihniyetin boyutlarını görebilmek için bu örnek, son derece açıklayıcı bir örnektir.
Burada ayrıca hatırlatalım: Hadis külliyatında Peygamberimiz (sav) döneminde kadın ve erkeklerin aynı kaptan abdest aldıkları da geçmektedir. (Bkz: Buhari, Vudu 43; Ebu Davud, Taharet 39; İbni Mace, Taharet 36; Nesai, Taharet 56) Abdeste konu olan yerler ayak, dirseklere kadar kollar, yüz ve baş olduğuna göre bu hadisten, kadınların erkeklerle yan yana ve başları açık oldukları anlaşılabilmektedir. Fakat bağnazların özelliği, işlerine gelmeyen hadisleri dikkate almamalarıdır.
Bizim ölçümüz Kuran olduğu ve Kuran’daki izahlar da son derece açık olduğuna göre, kadınların erkeklerle aynı ortamda başları açık şekilde bulunmaları Kuran’a uygun olan davranıştır.