Yıldızların Doğuşu
27. “Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir.”(Yasin Suresi, 38)Yıldızların Doğuşu
26. Bilim adamlarının pek çok bilim dalından faydalanarak ortaya çıkardığı bu muhteşem olaylar zinciri, Allah’ın kontrolünde ve O’nun emriyle gelişmektedir. Tüm gökcisimleri, Allah’ın kendileri için belirlemiş olduğu kadere uygun şekilde hareket etmektedirler.Yıldızların Doğuşu
25. Kuşkusuz, Güneş’in yakıtındaki bu ince ayar ve yıldızların oluşumundaki bu detaylı süreçler rastlantıların eseri olamaz.Yıldızların Doğuşu
24. Yüce Allah’ın yarattığı kusursuz denge sayesinde Güneş ve Güneş Sistemi varlığını hala sürdürmektedir.Yıldızların Doğuşu
23. Güneş’in merkezinde her saniye 600 milyon ton hidrojen, helyuma dönüşür. Eğer saniyede 600 milyon ton değil de 700 milyon ton hidrojen helyuma dönüşmüş olsaydı milyonlarca yıl önce Güneş ömrünü bitirmiş, sönmüş olacaktı. Kendisiyle beraber etrafındaki her şeyi de yok edecekti.Yıldızların Doğuşu
22. Gökyüzüne bakıldığında görülen hemen hemen her yıldız, çekirdeğinde hidrojenin yandığı genç bir yıldızdır. Yaklaşık 5 milyar yıl önce doğan bizim yıldızımız Güneş, buna çok güzel bir örnektir ve onun ayırt edici özellikleri bir yıldızın ortalama yapısı hakkında bize iyi bir fikir vermektedir.Yıldızların Doğuşu
21. Yıldız kendi içine doğru çökmeyi önleyecek basıncı oluşturamayacak, kendini dengede tutamayacaktı. Yani yıldızların hiçbiri var olmayacak, Güneş ve Güneş Sistemi de oluşmayacaktı.Yıldızların Doğuşu
20. Eğer yanan hidrojenler tamamen helyuma dönüşmüş olsaydı, yani yıldız kendi oluşumu için ihtiyacı olan enerjiyi üretemeseydi ne olurdu?Yıldızların Doğuşu
19. İçe doğru çökmeyi önleyecek kadar basınç oluşturur ve sistem bir dengeye oturur. Yani yıldız, ihtiyacı olan enerjiyi kendisi üretmiş olur. Artık büzülme durmuş ve bir yıldız doğmuştur.Yıldızların Doğuşu
18. Bu tepkimede açığa çıkan enerjinin de çok önemli bir işlevi vardır. Hidrojen yanmasından ortaya çıkan bu enerji, sonunda yıldız taslağının kendi ağırlığını taşımasını sağlayacak ortamı hazırlar.Yıldızların Doğuşu
17. Burada kaybolan madde, saf enerjiye dönüşmüştür. Adına “termonükleer tepkime” denen bu süreç, doğadaki en kuvvetli olaylardan biridir ve maddenin dolaysız yoldan enerjiye dönüşümü demektir.Yıldızların Doğuşu
16. Kaynaşan her 4 hidrojen çekirdeğine karşılık 1 helyum çekirdeği ortaya çıkar. Ama daha da önemlisi, sonuçta ortaya çıkan helyum çekirdeğinin ağırlığı, başlangıçtaki 4 hidrojen çekirdeğinin ağırlığından daha azdır.Yıldızların Doğuşu
15. Yıldızların oluşabilmesi için gereken bu sıcaklığı tam olması gereken derecede planlayan, yaratan hiç şüphesiz tüm evrenin yaratıcısı olan Yüce Allah’tır.Yıldızların Doğuşu
14. Yıldız taslağının merkezindeki sıcaklık 10 milyon dereceye ulaşamasaydı yıldız taslağının merkezindeki hidrojen atomları büyük hızlarda hareket edemeyecek, çarpışamayacak ve birbirleri ile kaynaşamayacaklardı. Yani evrendeki 1000 kentrilyon yıldız ve yaşam kaynağımız olan Güneş var olmayacaktı.Yıldızların Doğuşu
13. Yıldız taslağının merkezindeki sıcaklık 10 milyon dereceye ulaşınca “hidrojen yanması” başlar. Bu sıcaklıkta hidrojen atomlarının çekirdekleri öylesine büyük hızlarla hareket eder ki çarpıştıkları zaman birbirleri ile kaynaşırlar. Bu önemli süreçte hidrojen, aslında helyuma dönüşmektedir.Yıldızların Doğuşu
12. Ne var ki yıldız taslağı da çekim kuvvetine karşı kararsızdır. Bir gaz küresi şeklinde olan yıldız taslağı, kendisini oluşturan gazların muazzam ağırlığına karşı koyamaz büzülür ve böylece merkezindeki basınç ve sıcaklık da hızla artar.Yıldızların Doğuşu
11. Artık, küme karanlık değildir. Çıkan ışık önce mat kırmızıdır ve gazlar şöminedeki odun parçaları gibi parıldar. Küme artık bir yıldız taslağı haline gelmiştir.Yıldızların Doğuşu
10. Çöken kümenin çekirdeğindeki gazların basıncı arttıkça sıcaklığı da giderek artar. Artan sıcaklıkla birlikte kümenin içindeki gazlar parlamaya, çöken gaz kümesinden de dışarı ışınım (radyasyon) süzülmeye başlar.Yıldızların Doğuşu
9. Bir bulutsu içindeki kümeler yıldızların doğuş sürecinin ilk basamağını belirler. Kümenin yoğunlaştığı bölgeler kütle çekim kuvvetinin etkisiyle giderek artan bir basınca maruz kalır. Birkaç milyon yıl içinde bu bölge yüksek basınç ve sıcaklığın etkisiyle yeni doğmuş yıldızların göz kamaştırıcı parlaklığına sahne olacaktır.Yıldızların Doğuşu
8. Böyle bir kümenin yarıçapı milyarlarca kilometre olabilir ve Güneş kütlesinin birkaç katı maddeyi içerebilir (Güneşin kütlesi yaklaşık 2 milyar kere milyar tondur).Yıldızların Doğuşu
7. Karanlık bulutsunun kimi noktalarında fazla sayıda atom olması daha kuvvetli çekim alanları oluşturur. Bu noktalar çevrede yavaş hareket eden atomları kolayca çekerler. Böylece bulutsu içinde kümelenmeler oluşur.Yıldızların Doğuşu
6. Galaksinin sarmal kollarından biri yıldızlararası bulutun içinden geçerken birbirinden çok uzak olan atomlar birdenbire sıkışırlar. Eskiden şeffaf olan bulut bu nedenle saydamlığını yitirir. Zayıf yıldız ışığı, artık bulutun içine giremez. Böylece bulut, bir “karanlık bulutsu”ya dönüşür.Yıldızların Doğuşu
5. Böyle bir bulut, galaksinin sarmal kollarından birine yaklaşmak için milyonlarca yıl bekler. Bu sarmal kollar galaksinin çekirdeği etrafında dönerken yıldızlararası bulutları sıkıştıran yüksek sesle ve hızla yayılan şok dalgaları meydana getirirler. Şok dalgalarının meydana getirdiği sıkıştırma, yeni yıldızların doğum sürecini başlatır.Yıldızların Doğuşu
4. Samanyolu Galaksisini çevreleyen gaz ve toz bulutu soğuktur. Mutlak sıfırın sadece 100 derece üzerinde (yaklaşık -173°C) olan bu sıcaklıkta atomlar çok yavaş hareket ederler ve hemen hiç çarpışmazlar. Yıldızı doğuracak olan kozmik rahim, işte böyle bir yerdir.Yıldızların Doğuşu
3. Yıldızların Doğum Yerleri, GalaksilerdirYıldızların Doğuşu
2. NASA’nın hesaplamalarına göre evrende yaklaşık olarak 1000 kentrilyon (1021) tane yıldız var. Astronomlar evrenin, her biri ortalama 100 milyar yıldızdan oluşan yaklaşık 100 milyar galaksi içerdiğini tahmin etmektedirler.Yıldızların Doğuşu
1. Bulutsuz bir gecede gökyüzüne baktığınızda parıldayan birçok yıldız görürsünüz. Karanlık bir yüzeyde parlayan noktalar şeklinde görünen bu manzara, aslında algıladığımızdan oldukça farklıdır.