O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Modern bilim,1859 yılında Charles Darwin`in ilkel denecek kadar yetersiz teknik olanaklar ve yoğun bir hayal gücüyle ortaya attığı teorisini çürütmüştür. Evrim Teorisi, canlıların evrimleşerek birbirlerine dönüştüklerini iddia eder ancak tek bir canlının, hatta tek bir protein molekülünün bile nasıl meydana geldiğini açıklayamaz.
Darwin'den çok sonra ortaya çıkan moleküler biyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, biyomatematik, moleküler genetik gibi çok sayıda bilim dalı, canlılığın tesadüfen meydana gelemeyeceğini ve canlıların birbirlerinden evrimleşmelerinin söz konusu olmadığını ortaya koymuştur.^
Tek Bir Protein Bile Tesadüflerle Oluşmaz
Proteinler hem canlı hücrelerinin yapıtaşlarını oluşturan hem de hücre içinde çok çeşitli görevler üstlenen kompleks moleküllerdir. Bunlar, "amino asit" adı verilen moleküllerin belli sayılarda ve çeşitlerde özel bir sırayla dizilmelerinden oluşurlar. Bu, öyle hassas bir dizilimdir ki, tek bir amino asitin bile eksilmesi veya yerinin değişmesi o proteini işe yaramaz hale getirir. Dolayısıyla her amino asit, tam gereken yerde, tam gereken sırada yer almalıdır. Böyle bir dizilimin ise tesadüfen ortaya çıkma ihtimali bulunmamaktadır.
- Tek bir proteinin oluşması için DNA gerekir
- Protein olmadan DNA oluşamaz
- DNA olmadan protein oluşamaz
- Protein olmadan protein oluşamaz
- Tek bir proteinin oluşması için 60 ayrı protein gerekir
- Bu proteinlerin bir tanesi bile eksik olsa protein var olamaz
- Ribozom olmadan protein oluşmaz
- RNA olmadan da protein oluşmaz
- ATP olmadan protein oluşmaz
- ATP’yi üretecek mitokondri olmadan da protein oluşmaz.
- Hücre çekirdeği olmadan protein oluşmaz
- Sitoplazma olmadan da protein oluşmaz
- Hücredeki organellerden bir tanesi eksik olsa protein oluşamaz
- Hücredeki bütün organellerin var olması ve çalışması için de proteinler gereklidir
- Bu organeller olmadan da hiçbir şekilde protein olmaz.
Bu sistem, bir arada çalışmak zorunda olan iç içe bir sistemdir. Biri olmadan diğeri olamaz. Tek bir parçası var olsa bile, sistemin diğer parçaları olmadan bu parça hiçbir işe yaramaz.
Kısacası,
BİR PROTEİNİN VAR OLMASI İÇİN HÜCRENİN TAMAMI GEREKİR.Hücre, bugün incelediğimiz ve çok az bir kısmını anlayabildiğimiz mükemmel kompleks yapısı ile var olmadığı sürece, TEK BİR TANE BİLE PROTEİN MEYDANA GELEMEZ.
Darwinizn`in Çöküşü Time Dergisi`nde
Evrim Teorisinin çöktüğünü artık Avrupalı bilim adamları da kabul ediyor. Time Dergisi`nin 9 Ekim 2006 tarihli son sayısında yer verilen araştırmaya göre, insan DNA`sı ile maymun DNA`sı arasındaki fark evrimle hiçbir şekilde açıklanamaz. Alman bilim adamlarınca yapılan bu araştırma Darwinizm`e yeni bir darbe daha vurmuştur.
İnsan vücudunda yaklaşık 100 trilyon hücre vardır ve her hücrenin içinde insana ait tüm özellikleri barındıran bir DNA molekülü bulunmaktadır. Tek bir DNA molekülü tam bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak miktarda bilgi içerir. Dünyanın en büyük ansiklopedilerinden biri olan 23 ciltlik "Encyclopedia Britannica"nın bile sadece toplam 25 bin sayfası vardır. Bu durumda, karşımıza akıl almaz bir tablo çıkar. Mikroskobik hücrenin içindeki, ondan çok daha küçük bir çekirdekte bulunan bir molekülde, milyonlarca bilgi içeren dünyanın en büyük ansiklopedisinin 40 katı büyüklüğünde bir bilgi deposu saklı durmaktadır. Elbette böylesine muhteşem bir bilgi bankasının tesadüflerle ortaya çıkması imkansızdır.
Ara Fosil Açmazı: Fosiller Evrimi Reddeder
Halen pek çok merkezde devam eden fosil sergilerinde, evrim teorisinin geçersizliğini ortaya koyan yüzlerce ``yaşayan fosil`` halkımıza sunulmaktadır. Bunlar, canlıların milyonlarca seneden beri hiç değişmediklerini, şimdiki hallerini aynen muhafaza ettiklerini gösteren, taşlaşmış canlı fosilleridir ve ``evrim iddiası"nın, materyalistlerin zihnindeki hayal ürünü senaryolardan başka bir şey olmadığını ortaya koymaktadır.
Evrimciler ise kendi delillerini açıklama cesaretini bir türlü gösterememektedirler. Evrimcilerden beklenen, eğer kendi iddialarına destek olacak 3-5 tane ara fosil varsa bunları Türkiye`nin en bilinen merkezlerinde, örneğin İstanbul Taksim`de veya Ankara Ulus`ta sergilemeleridir. Ancak sürekli çağrı yapılmasına rağmen evrimciler bu konuda sessizliği sürdürmektedirler. Bunun nedeni çok açıktır: Ara fosil yoktur dolayısıyla sergilenmesi de mümkün değildir. Bugüne kadar yaklaşık 100 milyon fosil bulunmuş, bunların tamamının nesli tükenmiş veya bugün de yaşamakta olan canlılara ait olduğu anlaşılmıştır. Oysa evrim iddiası doğru olsaydı dünyanın dört bir yanının ara fosillerle dolu olması gerekirdi. Bu gerçek, Darwin tarafından şöyle ifade edilmiştir:
``Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz? Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır.`` (Charles Darwin, The Origin of Species, 1 b., s. 172, 280)
Kuran-ı Kerim`den Fosillere Bazı İşaretler
Kuran-ı Kerim`de fosillerin varlığına işaretler bulunduğunu söylemek mümkündür. Örneğin Yusuf Suresi`nin 105. ayetinde ``Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler`` denilmekte; üzerinden geçilen, dolayısıyla, bir yönüyle yeraltında bulunan her türlü canlıya ait fosillere işaret edilmektedir. (En doğrusunu Yüce Allah bilir)
Diğer bir ayet ise fosillerin taşlaşmış yapısına işaret etmektir:
Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" De ki: "İster taş olun, ister demir." (İsra Suresi, 49-50)
Ayet bir yönüyle -işari mana olarak- bazı insan iskeletlerinin bir süre sonra taşlaşarak fosilleşebileceğini haber vermektedir. (Bilindiği üzere bu tarz taşlaşmış insan fosilleri zaman zaman bulunmaktadır.) Ayetteki demir konusu ise, insanın damarlarında, kaslarında ve iç organlarında bulunan demir minerallerinin toprağa karışması şeklinde yorumlanabilir. (En doğrusunu Yüce Allah bilir)
Hiçbir Teknolojinin Erişemediği Görüntü ve Ses Kalitesi
Dünyaca ünlü Philips, Sony, Panasonic, Samsung, JVC, NEC gibi firmalar günümüzün en ileri görüntü teknolojilerine sahip LCD ve plazma televizyonlarını üretirler.
Ancak insan beyninde oluşan 3 boyutlu panoramik görüntünün kalitesi bu televizyonlarda oluşturulan görüntü kalitesinden her zaman için çok daha mükemmeldir.
Televizyonlarda üretilen görüntüler, insan beyninde oluşan görüntülerin renk, netlik, parlaklık ve canlılık kalitesini yakalamaktan son derece uzaktır.
Dünyanın en kaliteli ses ve müzik sistemlerini üreten Marantz, Sony, Bang & Olufsen, Nakamichi, Kenwood, Technics, Pioneer gibi firmalar, yine dünyanın en kaliteli hoparlörlerinden olan JBL, Bose, Yamaha gibi markalar, insan kulağının duyduğu 3 boyutlu, derinlikli, kusursuz ses kalitesine asla erişememektedirler.
Binlerce mühendisin, binlerce alet kullanarak elde edemediği üstünlükteki ses ve görüntü, bir avuç insan beyninin birkaç cm karelik ses ve görüntü merkezlerinde durmaksızın üretilmektedir. Bu kusursuz sistemlerin tesadüfen ortaya çıktığını iddia etmek kelimenin tam manasıyla saçmalamaktır.
Materyalizmi Yok Eden Gerçek: Beynimizde Kopyası Oluşan Dünyanın Aslına Asla Ulaşamayız
Maddeyi beş duyumuz aracılığıyla beynimizde algıladığımız için hayatımız boyunca yaşadığımız, gördüğümüz, hissettiğimiz her şey gerçekte beynimizde meydana gelmektedir. Bu nedenle maddenin ancak beynimizdeki bir kopyasıyla muhatap olur, aslına hiçbir zaman ulaşamayız.
Örneğin, evinin salonunda oturduğunu ve camdan dışarıyı seyrettiğini zanneden bir insan, gerçekte beyninin içindeki ekrandan salonunu, camdan görünen manzarayı izler. Camdan gördüğü deniz manzarası, kuşlar, ağaçlar hep beyninde oluşan görüntülerdir. Oturduğu koltuğun sertliğini, döşemesinin kayganlığını da beyninde hisseder. Mutfaktan gelen kahve kokusu gerçekte mutfakta yani uzağında değil, beyninin içindedir.
İşte insan, beynindeki ekranda izlediği, anlamlı ve eş-zamanlı olarak biraraya getirilen algılarının tamamına "yaşamım" der ve hiçbir zaman beyninin dışına çıkamaz.
Sonuç olarak, biz hayatımız boyunca bize gösterilen kopya algılarla yaşarız. Ancak bu kopyalar o kadar gerçekçidir ki, hiçbir zaman kopyalarını yaşadığımızı fark etmeyiz. Bizim tek görebildiğimiz, koklayabildiğimiz, tadabildiğimiz, dokunabildiğimiz ve duyabildiğimiz, beynimizdeki kopyalardır. Beynimizde izlediğimiz ekranın dışında maddenin gerçeği nasıldır, bunu da hiçbir zaman bilemeyiz.
İşte materyalistlerin bel bağladıkları maddenin gerçekliği bundan ibarettir. Bu bir felsefe değil, net bir bilimsel gerçektir.
Beyindeki şuur merkezinde görüntüyü gören, sesi duyan, kokuyu hisseden, düşünen, dokunma hissi alan kimdir? Bunlar Darwinizm'in hiçbir şekilde açıklayamadığı metafizik gerçeklerdir.
Harun Yahya`nın "Yaratılış Gerçeği"ni Gözler Önüne Seren Son Eseri: 7 Cilt ve 5600 Sayfadan Oluşan Dev Boyutlu Ansiklopedinin Birinci Cildi Çıktı!
Evrim Teorisini yalanlayan yüzlerce fosile yer verilen 764 sayfalık bu dev boyutlu kitapta, teorinin çöküşü hakkında en doyurucu bilgileri bulabilirsiniz.
Eser, kapağındaki orijinal hologram görüntülerle, parlak kuşe kağıdıyla, toplam 1500`ü aşkın renkli resim, fotoğraf ve belgeyle benzersiz bir görünüme sahip.
Ayrıca ``Evrimin Fosillere Yenilişi`` isimli VCD belgesel bu dev eser ile birlikte...
Bu eser piyasaya çıktığından bugüne tam bir bomba etkisi yapmış, evrimcileri adeta felç etmiştir. Bu kitap Evrim Teorisinin kaçınılmaz çöküşünü belgeleyen kesin bir kanıt olarak evrimcilerin adeta kabusu olmuştur.
Harun Yahya`nın ``Yaratılış Atlası`` isimli yeni kitabı, baskı tekniği, geniş içeriği ve 28x38 cm.lik dev ebadı ile dünyada tek.
Adnan Oktar`ın, Harun Yahya müstear ismiyle kaleme aldığı eserlerin sayısı yaklaşık 250`dir. Bu kitaplar 46.000 sayfa ve 31.500 resimden oluşmaktadır. Bu kitapların 7.000 sayfa ve 6.000 resimlik bölümü Evrim Teorisinin çöküşünü konu almaktadır.
Adnan Oktar'ın, Harun Yahya müstear ismi ile hazırladığı tüm kitapları www.harunyahya.org, www.harunyahya.net ve www.harunyahya.com adreslerinden ücretsiz olarak okuyabilir veya Global Yayıncılık'ın 0212 4444441 no`lu telefonundan temin edebilirsiniz.
----------
Bu tam sayfa ilan
4 Ekim 2006 tarihinde Yeni Şafak
5 Ekim 2006 tarihinde Vakit
8 Ekim 2006 tarihinde Milli Gazete'de yayınlanmıştır.