Bacaklarında Mekanik Dişlilere Sahip Olan Issus
Bitkiden bitkiye zıplayarak gezen pire boyutlarında küçük bir böcek olan Issus’un, ilginç özelliklerinden biri arka bacaklarıdır. Bilim adamları, bu böceğin arka bacak eklemlerinde, karşılıklı birbirine geçen eğimli dişlileri olan çark-benzeri yapılar keşfetmişlerdir. Böcek, zıplaması gerektiğinde bacaklarını senkronize eden bu mekanik dişliler dönmeye başlarlar. Böceğin bu yaratılış harikası bacakları Cambridge Üniversitesi’ndeki bilim adamlarına göre biyolojik bir yapıda gözlemlenen ilk mekanik dişlilerdir.
Bir bisiklet ya da otomobil vitesindeki dişlilere benzeyen bu biyolojik çarkın en büyük özelliği, her bir çark dişlisinin diğer çark dişlisine bağlandığı yuvanın yuvarlatılmış bir köşeye sahip olmasıdır. Bu yapı birbirine değen dişlerin aşınmasını engeller.
Issus’da birbirinin karşısında olan bu çark aynı bir arabanın sahip olduğu dişliler gibi birbirine kitlenir. Böylece ayaklar, bir saniyenin bir milyonda biri kadar bir zamanda aynı anda hareket eder. Eğer bu hassas organizasyonda sinir sistemi görevlendirilseydi asla bu kadar başarılı olamazdı. Çünkü sinir iletileri, bu sıkı koordinasyon için çok yavaş bir şekilde hareket ederlerdi. Ancak Yüce Allah’ın yarattığı mekanik dişlileri sayesinde Issus, kaslarına sinir sinyalleri yollayabilir- eğer bir bacak zıplamayı tetiklemeye başlarsa, dişliler birbirine geçer ve mutlak eşzamanlılık oluşarak bu böceğin oldukça hızlı zıplamasına sebep olur. Böylece Issus Rabbimiz’in ilhamıyla beyin ve sinir sisteminin yapamayacağı kompleks bir problemi çözmek için iskelet sistemini kullanır ve oldukça başarılı bir sonuç elde eder.
Araştırmacılar bu mükemmel yaratılış özelliğinin böceğin ana ulaşım aracı olarak kullandığı güçlü atlayışlar için çok önemli olduğunu belirtmektedirler. Bu dişliler vasıtasıyla gerçekleşen atlayışlar oldukça güçlüdür. Çünkü Issus, milisaniyeler içinde saniyede beş metreye kadar hızlanabilir.
Issus böceği örneğinde olduğu gibi doğadaki her canlı, Allah’ın varlığını gösteren ve özelliklerini tanıtan birer “ayet”, yani delildir. Allah, yarattığı insanlara yol göstermek için indirdiği kutsal kitabımız Kuran’da bu “ayetler”e şöyle dikkat çeker:
“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (Bakara Suresi, 164)
Pirelerin Sıçramaya Dayanıklı Yaratılış Özellikleri
Bir pire kendi vücut yüksekliğinin 100 katından fazla yükseğe sıçrayabilir. Sizin aynı performansı gösterebilmek için 200 m. yükseğe sıçramanız gerekecekti. Dahası pire sıçrayışlarını 78 saat ardı arkası kesilmeden sürdürebilir. Pire genellikle beşinci sıçrayıştan sonra bacakları üstüne düşmez, sırtı üstüne veya başı üstüne düşer. Ne var ki bu düşüş onu sersemletmez bile. Pirenin yaralanmamasının nedeni ise vücudundaki tasarımda saklıdır.
Böceğin iskeleti vücudunun içinde değildir. İskelet, vücudu saran yumuşak kitin tabakasına tutturulmuş, sklerotin adı verilen sert bir karışımdan oluşur. Sklerotin tüm vücudu sarar. Bu dış iskelet birbirine karşı sınırlı ölçüde hareket edebilen çok sayıdaki zırh plakasından oluşur. İşte bu mükemmel yapı, sıçrayış sonrası karşılaşılan şokları emer ve etkisiz hale getirir.
Öte yandan pirelerin kan damarları yoktur. Vücudun iç kısmı tümüyle, berrak akıcı bir kanın içinde yüzer. Bütün iç organlar bu halleriyle adeta yumuşak yastıklarla çevrelenmiş gibidir. Bu nedenle ani basınç yükselmelerinden hiç etkilenmezler. Kan, bütün vücuda dağılmış hava borucukları ile temizlenir. Böylelikle sürekli olarak oksijen temini için gerekli olan güçlü bir pompaya da ihtiyaç duyulmaz. Kalp bir tüp şeklindedir ve o kadar ağır bir ritmle çarpar ki, sıçramalardan oluşan değişiklikler onu hemen hemen hiç etkilemez.
Bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda pirenin bacak kaslarının, aslında yaptığı büyük sıçrayışları gerçekleştirecek kadar güçlü olmadığını belirlemişlerdir. Pirenin gösterdiği sıçrama performansı, asıl olarak bacaklarına eklenmiş olan bir tür yay sisteminden kaynaklanmaktadır. Bu yay sistemi, “resilin” adlı proteinden yapılmış bir doku sayesinde çalışır. Bu maddenin özelliği gerilerek sakladığı enerjinin %97`sini serbest bırakabilmesidir. Bugün piyasadaki en iyi esneyen madde için bu oran %85 kadardır. Lastik özelliğine sahip bu doku, bant şeklinde iki arka bacağa yerleştirilmiştir. Pire bacaklarını büktüğünde en kuvvetli kaslarıyla onu gerer ve bacaklar açılmaya başladığında saniyenin binde biri kadar kısa bir zamanda tüm enerjisini serbest bırakır. Bu sayede olağanüstü sıçrayışlar yapabilir. Nitekim bacakları 2,5 mm olan bir pire tek zıplayışla masanın bir tarafından diğer tarafına sıçrayabilir. Bir olimpiyat şampiyonu aynı şekilde bir gösteri yapabilseydi bir sıçrayışta 215 m uzun atlayacak ya da 130 m yüksek sıçrayabilecekti.
Pire örneğinde olduğu gibi hiçbir canlının davranışlarını tesadüflerle, başka herhangi bir mekanizma ile ya da ilginç kavramlarla açıklamak mümkün değildir. Böyle bir iddiada bulunmak sadece bir aldatmaca olmaktan öteye gidemeyecektir. Allah bunu bir ayetinde şöyle bildirmektedir.
“De ki: “Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler, birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.” (Fatır Suresi, 40)
Su Üzerinde Yürüyen Cüce Kök Kurdunun Robotlara İlham Verecek Bacak Yapısı
Su üzerinde yürüyen ve zıplayan cüce kök kurdunun sahip olduğu yaratılış özelliği suda giden robotik araçların geliştirilmesinde kullanılabilir. Bu böcek tropikal suların kıyısındaki çamurlu suların içine kazdıkları oyuklarda yaşarlar. Araştırmacılar böceğin, su üzerinde hareket edebilen diğer böcek ve hayvanlardan daha farklı bir yöntem kullandığını keşfetmişlerdir. Yapılan araştırmalar, 5 milimetre boyunda ve 10 miligram ağırlığındaki bu böceğin arka ayaklarındaki özel paletler yardımıyla su üzerinde 100 milimetre yükseğe sıçrayabildiğini ve bir sıçrayışta kendi boylarının 5,4 katı olan 33 milimetrelik bir mesafeyi katedebildiğini göstermiştir. Bu böcekler karada ise 70 santimetre yükseğe sıçrayabilir ve bir sıçrayışta 1 metre gidebilir. Söz konusu durum çok özel bir yaratılışı gerektirmektedir. Allah, tüm canlıları, bitkileri, hayvanları, böcekleri yaratandır. Allah üstün kudret, ilim, akıl ve hikmet sahibidir:
“Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, üstün ve güçlü olan, bağışlayandır.” (Sad Suresi, 66)
Yüksek Atlama Şampiyonu Çayır Köpüğü Böceği
Dünyanın en iyi yüksek atlama şampiyonu böcek, 6 mm boyundaki çayır köpüğü böceğidir. Görünüm açısından ağustos böceğini andıran bu böcek, bilim adamlarının yaptığı araştırma sonuçlarına göre 70 cm’den daha fazla zıplayabilir. Bu zıplayışta bacaklarını mancınık gibi kullanır. Allah çayır köpüğü böceğinin bacaklarında bir tür kilit sistemi yaratarak bacaklarında depolayabildiği enerjiyi zıplamak için kullanmasını sağlar. Araştırmacıların görüşüne göre, insan çayır köpüğü böceğinin yeteneğine sahip olsaydı 200 metrelik gökdelenin üzerinden rahatça atlayabilirdi.
Çayır köpüğü böceği özellikleri ve yetenekleriyle birlikte Allah tarafından kusursuz bir şekilde yaratılmıştır:
“Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a tevekkül ettim. O’nun alnından yakalayıp denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)” (Hud Suresi, 56)
Çekirgelerin Güçlü Arka Bacakları:
Çekirgelerin altı ayağı vardır, arka iki ayağı diğer ayaklarından güçlü ve uzundur. Çekirgeler bu ayakları sayesinde çok uzak mesafelere kadar zıplar ve bazen zıpladıktan sonra kanat çırparak uçmaya başlarlar. Çekirge zıplamasında asıl etken olan arka tarafında bulunan bu iki uzun sıçrayıcı bacak üstün bir yaratılışa sahiptir. Allah bu canlının bacağının üst kısmını kalın, alt kısmı ise onunla aynı boyda uzun olarak yaratmıştır. Bu bacak tipinde çok kuvvetli kaslarla donatılmış bir iskelet sistemi vardır. Bu nedenle çekirge bir sıçramada vücut boyunun 20 katı mesafe atlar. Bu durum insanın 3 adım atmada 100 metreyi aşması gibidir. Allah, çekirgeyi de bu muhteşem sistemle birlikte yaratmıştır. Allah her şeyi eksiksiz yaratan, her türlü yaratmadan haberdar olandır. Allah’ın kusursuz yaratmasındaki düzen ve ölçü bir ayette şöyle bildirilmektedir:
“...O’na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.” (Furkan Suresi, 2)
Sıçrayan Örümceğin Başarılı Atlayışı
Ağ kurup bekleyen birçok örümcek türünün aksine, sıçrayan örümcek avına kendisi saldırmayı tercih eder. Bu örümcek türünün avlanmasındaki dikkat çekici özellik ise, sıçrayarak avına ulaşmasıdır. Örümcek öylesine ustaca bir sıçrayış yapar ki yarım metre ötesinden uçan bir böceği, sıçrayarak havada yakalayabilir.
Örümcek, şaşırtıcı sıçrayışını, hidrolik basınç ilkelerine göre çalışan sekiz bacağı sayesinde yapar. Saldırı sonunda avının üzerine bir anda çökerek güçlü kıskaçlarını avına geçirir. Bu atlayış çoğu zaman bitkiler arasındaki karmaşık ortamlarda gerçekleşir. Örümcek, başarılı bir atlayış için en uygun açıyı hesaplamak, avının hızını ve uçuş yönünü de göz önünde bulundurmak zorundadır.
Daha da ilginç olan, avını yakaladıktan sonra örümceğin ölmekten nasıl kurtulduğudur. Örümcek ölebilir, çünkü avını yakalamak için atlarken doğal olarak kendini de boşluğa bırakmaktadır. Bu durumda bulunduğu yüksek mesafeden (çoğunlukla bir ağacın tepesindedir) yere çakılabilir. Ama örümcek böyle bir problemle karşılaşmaz. Çünkü sıçramadan hemen önce salgıladığı ve bulunduğu dala yapıştırdığı iplik onu yere düşmekten kurtarır, havada asılı kalmasını sağlar. Bu iplik, hem kendini, hem de yakaladığı avı taşıyabilecek kadar sağlamdır.
Örümcek, sahip olduğu özellikleriyle Allah’ın yaratma sanatının apaçık delillerinden biridir. Allah bu canlıda sonsuz ilmini, yaratmadaki sınırsız gücünü bizlere göstermektedir. Örümceğe tüm davranışlarını ilham eden Allah’tır. Allah ayetlerde bu gerçeği şöyle bildirmektedir:
“Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (Aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Diriltir ve öldürür. O, herşeye güç yetirendir.” (Hadid Suresi, 1-2)
Canlılara Neler Yapmaları Gerektiğini İlham Eden Allah’tır
Doğadaki canlıların tümü yaşamlarını sürdürebilmek için akıl gerektiren davranışlarda bulunurlar. Yetenek, beceri, üstün manevra kabiliyeti gibi tanımlamalarla adlandırılabilecek olan bu davranışların ortak özelliği ise her birinin mutlak surette akıl gerektiren davranışlar olmalarıdır. Bir insanın ancak öğrenme, beceri ve tecrübe gibi özelliklerle kazanacağı yetenekler, bu canlılarda ilk doğdukları andan itibaren vardır. Hiçbir canlının davranışlarını tesadüflerle, başka herhangi bir mekanizma ile ya da ilginç kavramlarla açıklamak mümkün değildir. Böyle bir iddiada bulunmak sadece bir aldatmaca olmaktan öteye gidemeyecektir. Çünkü bu özelliklerin tümünü onlara veren, onları akıllı davranacakları, bilinçli hareket edecekleri şekilde yaratan güç Allah’a aittir. Allah tüm doğadaki canlılarda gördüğümüz aklın tek sahibidir. Canlılara neler yapmaları gerektiğini ilham eden Allah’tır.