Hz. İsa (a.s.)’ın inişi, Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışı ve İslam ahlakının bu mübarek şahıslar vesilesiyle dünyaya hakim olacak olması tüm Müslümanlar için çok önemli ve güzel müjdelerdir. Peygamberimiz (s.a.v)’in Mehdiyetle ilgili haber verdiği tüm bilgilerin son 30 yıl içinde ardı ardına gerçekleşmesi bu kutlu dönemin içinde olduğumuzu göstermektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Dünyanın Son Döneminde Olduğumuzu ve Hz. İsa (a.s.)'ın Nüzulü ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın Zuhurunun Bu Son Dönemde Olacağını Müjdelemiştir:
Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisinde bildirdiği, "İNSANLAR 1400 SENESİNDE HZ. MEHDİ (AS)'IN YANINDA TOPLANACAKLARDIR." (Risaletül Huruc ül Mehdi, s. 108) ifadesiyle Hz. Mehdi (a.s.)'ın Hicri 1400'de zuhur edeceği açık bir şekilde haber verilmiştir. Yine son 1000 yılın en büyük İslam alimi Üstad Said Nursi, külliyatında Hz. Mehdi (a.s.)'ın Hicri 1400'de zuhur edeceğini bildirmiştir:
“İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler.” (Sözler, s. 318)
Gerçekten de Hicri 1400'ün başlamasıyla birlikte Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından bildirilen ahir zaman alametleri teker teker ve ardı ardına gerçekleşmeye başlamıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.)'den rivayet edilen birçok hadis; büyük İslam alimi İmam Rabbani'nin ünlü eseri Mektubat-ı Rabbani'de, Ehl-i Sünnet hadis literatürünün en önemli altı kitabı olan Kütüb-i Sitte'de yer almaktadır. Ayrıca Said Nursi Hazretleri'nin eserlerinden olan Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası, ve Şualar'da defalarca ve yine Üstad'ın Hicri 1327 yılında Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği hutbesinde (Hutbe-i Şamiye'de) Hz. Mehdi (a.s.)'ın Hicri 1400 yılında çıkacağı çok açık bir şekilde belirtilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.)'in hadis-i şerifleri doğrultusunda açıklamalar yapan Suyuti Hazretleri ve Ahmed Bin Hanbel gibi büyük İslam alimleri, İslam ümmetinin ömrünün Hicri 1500'lerin ilk dönemlerini pek fazla geçmeyeceğini yani Hicri 1600'e ulaşmayacağını ifade etmişlerdir:
"BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK." (Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu'l-İlel, s. 89.)
"BU ÜMMETİN ÖMRÜ BİN (1000) SENEYİ GEÇECEK FAKAT BİN BEŞYÜZ (1500) SENEYİ AŞMAYACAKTIR." (Kıyamet Alametleri, s. 299)
Said Nursi de ümmetin ömrünün HİCRİ 1506 yılına kadar olacağını söylemektedir:
"... Birinci cümle, BİN BEŞ YÜZ (1500) makamiyle ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların) son zamanlarına ve ikinci cümle, BİN BEŞ YÜZ ALTI (1506) makamiyle galibane (galip olan) mücahedenin (Allah yolunda gösterilen çabanın) tarihine... işaret eder. (...) bu tarihe kadar (1506) zahir (görünen) ve aşikarane (açık, belli), belki galibane devam edeceğine remze yakın (işaret yoluyla) ima eder." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 46)
Yine Üstad, Kastamonu Lahikası'nın 33. sayfasında kıyametin kopma tarihini 1545 olarak vermiştir. (Doğrusunu Allah bilir.)
"Ümmetimden bir taife Allah'ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır."
"Ümmetimden bir taife.." fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. "Hak üzerinde olacaktır." (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117)ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. "Allah'ın emri gelinceye kadar" (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder. (Kastamonu Lahikası, s. 33)
Bu sahih kaynaklar doğrultusunda Hz. İsa (a.s.)'ın yeniden yeryüzüne dönüşünün, Hz. Mehdi (a.s.)'ın çıkışının, İslam ahlakının yeryüzüne hakim oluşunun vaktinin Hicri 1400'den sonraki bir yüzyılda olmayacağı son derece açıktır. Hicri 1400 yılı İslam ahlakının, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) önderliğinde tüm dünyaya hakim olacağı yüzyıldır. Ardından ise yeniden çok büyük bir bozulma yaşanacak, bu bozulmanın sonunda kıyamet kopacaktır. (Doğrusunu Allah bilir)
Mehdiyet ve Mesihiyetin Bütün Dünyanın Gözü Önünde Gelişmesi Büyük Bir Mucizedir
Hadislerde Hz. İsa (a.s.)'ın ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın çıkışından önce dünyanın büyük bir herc-ü merc (kargaşa) içinde kalacağı ve dünyaya dinsizliği, ahlaki çöküntüyü, zulmü, haksızlığı ve kan dökmeyi yayacak deccaliyetin ortaya çıkacağı bildirilmiştir. Ahir zamanda Hz. İsa (a.s.)'ın ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın insanları güzel ahlaka, imana, huzura ve güvenliğe davet etmeleri karşısında; kargaşayı ve çatışmayı savunan, acımasızlığı ve bencilliği telkin eden, insanları yıkıma ve helake sürükleyen deccaliyet, bu amaçla Darwinizm'i kullanmaktadır. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s.)'ın asli görevlerinden bir tanesi, materyalist ve Darwinist felsefeyi fikren tam anlamıyla ortadan kaldırmak ve Allah inancını dünyaya hakim etmektir. Ahir zamanda kitlelere hakim olan bu sapkın din, Yüce Allah'ın izniyle Hz. Mehdi (a.s.) tarafından ilmen yok edilecektir.
Günümüzde Darwinizm'in artık tamamen yıkılmış olması, sahtekarlıkla elde edilen dünya hakimiyetinin büyük bir hezimete doğru gitmekte olduğunu gösterir. Aslında bu durum, Darwinizm'in kaderidir. Darwin, Allah dilediği için Darwinizm'i ortaya atmıştır. Darwinizm, Allah dilediği için dünyaya hakim olmuştur. Ve şimdi bu sapkın inanç, Allah dilediği ve Allah'ın kaderde takdir ettiği vakit geldiği için köklü ve büyük bir yenilgiye uğramaktadır. İnsanlar, Allah'ın belirlediği bir kader dahilinde Darwinizm fitnesine uymuşlardır. Şimdi de, yine Allah'ın belirlediği kader içinde, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)'a uyacaklardır ve tüm dünya, Hz. Mehdi (a.s.)'ın, Darwinizm'i, materyalizmi, kısacası tüm deccali sistemleri ortadan kaldırıp fikren yok etmesiyle bu sapkın fitneden kurtulmanın huzuruna kavuşacaktır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’ın Darwinist sistemi Allah’ın izniyle yok edeceğini şöyle müjdelemiştir:
“Kaldı ki, Ahmed Tayalisi, Naim b. Hammad, Abd b. Hamid, Tirmizî hasen hadis diyerek, İbnü Mâce, İbnü Cerir, İbnü Münzir, İbnü Ebi Hatim, İbnü Merduye ve Beyhakî gibi zatların Ebu Hüreyre (r.a)’den rivayet ettikleri bir hadiste Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: “DÂBBETÜ’L-ARZ, MUSA (A.S.)’IN ÂSASI, SÜLEYMAN (A.S.)’IN MÜHRÜ YANINDA OLARAK ÇIKACAK, MÜHÜR İLE MÜMİNİN YÜZÜNÜ PARLATACAK, ÂSA İLE KÂFİRİN BURNUNU KIRACAK (İNKARA DAYALI FİKİR SİSTEMLERİNİ YOK EDECEK) ...” (Elmalılı tefsiri)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın Darwinizmi yok etmesinin ardından Peygamberimiz (s.a.v.)'in bildirdiği gibi Hz. İsa (a.s.), deccali öldürecek ve yeryüzünde İslam ahlakının tam olarak hakim olduğu, kutlu bir dönemin başlamasına vesile olacaktır. Hz. İsa (a.s.)'ın deccali öldürmesiyle ilgili bir hadis şöyledir:
DECCAL, HZ. İSA (A.S.)'I GÖRÜNCE SU İÇİNDE TUZUN ERİMESİ GİBİ ERİR VE KOŞARAK KAÇIP GİDER. HAZRETİ İSA (DECCAL'İN ARKASINDAN): -BENİM SANA İNDİRECEĞİM BİR DARBE VAR, SEN BU DARBEDEN HİÇ KURTULAMAZSIN, DER ONA (Filistin'deki Bab-Ü Lüdd denilen mevkide yani) BAB-Ü LÜDD'ÜN ŞARK TARAFINDAKİ BAB-Ü REMLE (reml kapısı; reml, Filistin''de bir kasabanın ismidir) YANINDA YETİŞEREK DECCAL'İ ÖLDÜRÜR. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 496)
Hz. Mehdi (a.s.)'ın Farklı İnançlardaki İnsanları Tek Damla Kan Akıtmadan İttihad-ı İslam'ın Çatısı Altında Birleştirmesi Çok Büyük Bir Müjdedir
Hz. Mehdi (a.s.) Allah’ın izniyle Kuran ahlakını temel alan dolayısıyla her düşünceden, her inançtan, her milletten insana karşı şefkatle ve anlayışla yaklaşan, herkesin hakkını koruyan, herkesi rahat ettiren bir huzur ve barış birliği oluşturacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle İttihad-ı İslam çatısı altında tüm çatışmalara, terör eylemlerine, anarşiye tam anlamıyla son verilecek ve bu birliğin kurulmasıyla tüm fitneler sona erecektir. Bu güzel birliğin tesis edilmesiyle Museviler ve Hristiyanlar da güvenlik içinde ibadet edebilecekleri, diledikleri gibi ticaretlerini yapacakları, istedikleri yerde istedikleri gibi yerleşebilecekleri, kendilerini tam anlamıyla güvende hissedecekleri bir ortama kavuşacaklardır. Hz. Mehdi (a.s.) bu birliğin oluşturulması esnasında tek damla kan dökmeyecek, Müslümanların sevgiyle bir araya gelmesiyle, şefkatle, güzel sözle, akılcı ve hikmetli anlatımlarla dostluğun yaygınlaşmasını gerçekleştirecektir.
Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesilesiyle bu dönemde tüm çatışmaların sona ereceği, tüm silahların susacağı, insanların barış ve sevgi içinde yaşayacakları Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in müjdelediği bir gerçektir. Peygamberimiz (s.a.v), Hz. Mehdi (a.s.) döneminde yeryüzünde hiç kan dökülmeyeceğini, yeryüzünü kaplayacak olan barış, adalet, güzellik, huzur ve güven dolu ortamı hadislerde şu şekilde haber vermiştir:
İnsanlar, bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi, Hz. Mehdi (a.s.)'ın çevresinde toplanırlar. (Hz. Mehdi (a.s.)) DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYI, ADALETLE DOLDURUR. ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ ve BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. DÜNYA, ADETA ASR-I SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29 ve 48)
Hz. Mehdi (a.s.), Peygamber (s.a.v.)’in yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, KAN DA AKITILMAYACAKTIR. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, Kıyamet Alametleri, Pamuk Yayınları, s. 163)
(Hz. Mehdi (a.s.)) Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, NE DE BİR KİMSENİN BURNU KANAYACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 44)
İnsanların Dünyanın Son Dönemi Olan Ahir Zamanda Bir Peygamber Görmeleri Yüce Allah'ın Çok Büyük Bir Lütfudur
Hz. İsa (a.s.) bundan yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış olan, Allah’ın dünyada ve ahirette seçkin kıldığı bir elçisidir. Hz. İsa (a.s.)’ın doğumu, hayatı ve Allah Katına alınması hep mucizevi bir biçimde gerçekleşmiş, bu mübarek insanın hayatı Kuran’da ayrıntılı olarak haber verilmiştir. Hz. İsa (a.s.)’ı diğer peygamberlerden ayıran en önemli özelliği onun halen vefat etmemiş, Allah Katına yükseltilmiş ve yeryüzüne tekrar geri gönderilecek olmasıdır. Onun bu özel durumuna dair Kuran’da önemli işaretler vardır. (Nisa Suresi, 156-159; Al-i İmran Suresi, 55; Maide Suresi, 117; Zuhruf Suresi, 57-61; Al-i İmran Suresi, 45-48; Maide Suresi, 110; Al-i İmran Suresi, 59; Meryem Suresi, 33) Bu ayetlerin birinde “Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf Suresi, 61) buyrulmaktadır. Bu ayet Hz. İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeryüzüne dönüşüne açık bir işaret taşır.
Yüce Rabbimiz, dünya hayatının sonunun yaklaştığı ahir zaman adı verilen dönemde, tüm zorlukların, savaşların, terör, dejenerasyon ve korkuların hüküm sürdüğü bir zamanda, dünyaya mübarek bir şahsı gönderecek ve onun vesilesiyle her türlü zulmü ve adaletsizliği sona erdirecektir. Bu mübarek şahıs Hz. Mehdi (a.s.)'dır. Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhurunun ardından Hz. İsa (a.s.) yeniden yeryüzüne gelecek ve Hz. Mehdi (a.s.) ile birlikte, tüm dünyaya İslam ahlakını hakim kılacaktır. Şüphesiz bu iki değerli zat tüm insanlık için büyük bir müjde ve Yüce Allah’ın büyük bir rahmetidir.
Hz. İsa (a.s.)’ın gelişi Kuran’ın pek çok ayetinde bildirilmesinin yanı sıra Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde de müjdelenmiştir. Bu hadislerden biri şu şekildedir:
“VALLAHİ MUHAKKAK VE MUHAKKAK MERYEM OĞLU İSA (A.S.) İNECEK, HEM ADİL BİR HAKEM, ADALETLİ BİR HÜKÜMDAR OLARAK İNECEK... (Ebu Hureyre r.a. / Buhari, Büyu 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242 (155); Ebu Davud, Melahim 14 (4324); Tirmizi, Fiten 54 (2234)”
Ayet ve hadislerde haber verildiği gibi Hz. İsa (a s.)’ın dünyanın bu son dönemi olan ahir zamanda geleceği çok açıktır. Ancak Hz. İsa (a.s.)’ı tanımak herkes için mümkün olmayabilir. Bu konu ile ilgili Bediüzzaman Said Nursi şunları söylemektedir:
“Hz. İsa (a.s.) geldiği vakit, herkesin onun İsa olduğunu bilmesi gerekmez. Onun yakınları ve ileri gelen kişiler, imanın nuru ile onu tanırlar. Yoksa açıkça herkes onu tanımayacaktır.” (Mektubat, s. 54)
Ancak Hz. İsa (a.s.)’ı bazı özellikleriyle tanımak mümkün olabilir:
* Üstün iman gücü,
* Hikmet ve hitabet gücünün çok yüksek olması,
* Çok güvenilir olması,
* Dünya üzerinde hiçbir akrabası, tanıyanı, ailesi olmaması
* Deccalin hipnozunu bozması,
* Allah’ın izniyle ölüyü diriltmesi,
* Gözü kör olan birinin gözlerini açması
* Simasının çok güzel ve nurlu olması
* Gözlerindeki derinlik, keskin bakış ve yeşile bakan gri renkli gözleri,
* Kırmızıya çalar beyaz renkli parlak yüz rengi,
* Küçük ve güzel burnu, hafif çilli ve düzgün yüz hatları,
* Sanki su damlıyor gibi ıslak görünümlü yeni taranmış izlenimi veren kestane rengi saçları. Aynı renkteki sık sakalı,
* Uzuna yakın orta boylu, geniş omuzlu, ince belli çok çevik, güçlü ve atletik yapılı vücudu,
* Temiz, kibar ve uzun parmaklı, parlak renkli mükemmel şekilli elleri, gibi belirgin özellikleri vesilesiyle müminler tarafından hemen tanınacaktır.
Hz. İsa (a.s.)'ın nüzulünden sonra tüm Hristiyanlar ve Musevilerin Müslüman olmaları ise yine bu dönemin en kutlu olaylarından biridir. Çünkü Hz. İsa (a.s.) Musevileri ve Hristiyanları gerçek Musevi, İsevileri gerçek İsevi olmaları için Kuran ahlakına uymaya davet edecek, Hristiyanlar ve Museviler de Müslümanların samimi uygulamalarını örnek alarak gerçek İsevi, gerçek Musevi olmak için gerçek Muhammedi olmak gerektiğini anlayacaklardır.
Peygamberimiz (s.a.v.) Döneminde Yaşayan Sahabelerin Bile Bekledikleri Hz. Mehdi (a.s.)'ın İçinde Bulunduğumuz Yüzyılda Zuhur Etmesi Yüce Rabbimiz'in Büyük bir Nimetidir
Peygamberimiz (s.a.v)’in Hz. Mehdi (a.s.)’ın, çıkış alametlerini, vesile olacağı güzellikleri, fiziksel görünümünü, cemaatini, faaliyetlerini yüzlerce hadis ile çok detaylı anlatmıştır. Sahabeler de Peygamberimiz (s.a.v)’in Hz. Mehdi (a.s.)’ı anlatmasından büyük heyecan duymuş ve neredeyse günde 5 vakit Hz. Mehdi (a.s.) hakkında sorular sorarak bu mübarek zat hakkında daha çok bilgi öğrenmek istemiştir. Peygamberimiz (s.a.v)’in Mehdiyeti anlatımı çok coşkulu ve sahabenin Hz. Mehdi (a.s.)’a sevgisi çok büyük olduğundan, Ashab-ı Kiram içinde Hz. Mehdi (a.s.)’ı kendi devirlerinde bekleyenler bile olmuştur.
Sahabeler, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hemen vefatından sonra, Hz. Mehdi (a.s.)’ın kendi zamanlarında çıkacağını zannetmişler ve safların arasında aramaya başlamışlardır. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri sahabelerin Hz. Mehdi (a.s.)’a olan bu sevgilerini ve bu değerli zatı arayışlarını ...İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ ASIRLARINDA KARİB (YAKIN) ZANNETMİŞLER... (Sözler, s. 318) sözleri ile açıklamıştır.
Ancak sahabelerin büyük bir coşkuyla beklediği ve aradığı Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışı vaktini ve yerini Resulullah Efendimiz (s.a.v.) çok detaylı olarak haber vermiştir. Bu yazıda da yer verilen hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda çıkacağı çok net olarak açıklanmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “DÜNYADA HİÇBİR ZAMAN KALMAYIP ANCAK TEK BİR GÜN KALSA BİLE O GÜNDE BENİM AİLEMDEN BİR ZATIN (HZ. MEHDİ (A.S.)'IN ) DEYLEM DAĞINA (YAHUT EYALETİNE) VE KONSTANTİNİYYE ŞEHRİNE (İSTANBUL’A) SAHİP OLMASI İÇİN ALLAH (C.C.) MUHAKKAK O GÜNÜ UZATACAKTIR. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 74 / Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 440) hadisinde ise Hz. Mehdi (a.s.)’ın İstanbul’da çıkacağını belirtmiştir.
Kuşkusuz Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu yüzyılda ve İstanbul’dan çıkacak olması tüm insanlık için bir müjde olduğu kadar özellikle Türk milleti için de büyük bir şeref olacaktır.
Hz. Musa (a.s.)’ın, Hz. Mehdi (a.s.)’ın faziletlerini öğrenince Hz. Mehdi (a.s.) olmak için Allah’a dua ettiği şöyle rivayet edilir.
Salim-ul eşell’dan:
“HZ. MUSA BİN İMRAN, TEVRAT’IN BİRİNCİ BÖLÜMÜNDE ALİ MUHAMMED’İN KAİM’İNE (ALEYHİMUSSELAM) (HZ. MEHDİ (A.S.)’A) VERİLEN KUDRET VE FAZİLETLERİ GÖRÜNCE DEDİ Kİ: “RABBİM, BENİ ALİ MUHAMMED’İN KAİM’İ (HZ. MEHDİ (A.S.)) OLARAK KARAR KIL”. Ona şöyle söylendi: Doğrusu o (Hz. Mehdi (a.s.)), Ahmed’in (Peygamberimiz (s.a.v.)'in) neslindendir.
SONRA TEVRAT’IN İKİNCİ BÖLÜMÜNE BAKINCA AYNI ŞEYİ GÖRDÜ. AYNI SÖZÜ TEKRARLADI VE ONA AYNI CEVAP VERİLDİ. SONRA ÜÇÜNCÜ BÖLÜMDE DE AYNI ŞEYLERİ GÖRÜNCE AYNI SÖZLERİ TEKRARLADI VE AYNI CEVABI ALDI.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 280)
Hz. Ali (r.a.) kendi soyundan gelecek olan Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı coşkun bir sevgi beslemiştir. Bir sözünde Hz. Mehdi (a.s.)’a ulaşmak için her türlü engelin aşılması gerektiğini şöyle belirtmiştir:
Kapalı bir sandık içinde olsam dahi Mehdi (a.s.)’a katılmak için kilidini kırar çıkarım. Çünkü orada Allah’ın halifesi Mehdi (a.s.) vardır. (Kıyamet Alametleri, Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, sf. 171)
Hz. Musa (a.s.)'ın, "Hz. Mehdi (a.s.) Olmak İçin" Allah'a Dua Ettiği, Hz. Ali (r.a.)'ın Çok Görmek İstediği Hz. Mehdi (a.s.)'ı Asrımızda Yaşayan İnsanların Görecek Olması Allah'ın Çok Büyük Bir Rahmetidir
Bir diğer sözünde ise Hz. Mehdi (a.s.) için dua etmiş ve “onu ne de çok görmek isterdim” diyerek Hz. Mehdi (a.s.)’a olan sevgisini ve özlemini belirtmiştir:
Sonra Hz. Mehdi aleyhisselam’ın sıfatlarını sayarak buyurdu ki: “İÇİNİZDEKİ EN GENİŞ SIĞINAKTIR, İÇİNİZDE İLMİ EN ÇOK OLANDIR, VE DOSTLARINI, SEVDİKLERİNİ EN FAZLA ARAYIP SORANDIR. Allah’ım! Onun zuhurunu, hüzünlerin giderilmesine vesile kıl ve ümmetin dağınıklığını onunla topla! Eğer Allah seni muvaffak kılarsa ONUN BİATINA KOŞ (ONA TABİ OL) VE ONDAN ASLA VAZGEÇME. EĞER MUVAFFAK OLUR DA, ONA ULAŞIR VE HİDAYET OLURSAN ONDAN ASLA VAZGEÇME. ÂH – VE ELİYLE GÖĞSÜNÜ GÖSTEREREK – ONU NE DE ÇOK GÖRMEK İSTERDİM.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 252)
Nitekim Allah’ın izniyle bu yüzyılda zuhur edecek olan Hz Mehdi (a.s.)’ı insanlar zaman içinde tanıyacaklar ve insanlık tarihi boyunca beklenen bu değerli şahsa derin bir sevgi ve muhabbet duyacaklardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Mehdi (a.s.)’a duyulacak olan bu sevgiyi şöyle haber vermiştir:
HZ. MEHDİ (A.S.) ZUHUR EDER, HERKES SADECE ONDAN KONUŞUR, O'NUN SEVGİSİNİ İÇER VE O'NDAN BAŞKA BİR ŞEYDEN BAHSETMEZLER. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)
Hz. Mehdi (a.s.) gelince, İNSANLAR ONU AŞK VE MUHABBETLE KUCAKLAYACAKLARDIR. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Sayın Adnan Oktar Kutlu ve Güzel Bir Devirde Olduğumuzu Anlatıyor
ADNAN OKTAR: Kutlu ve güzel bir devirdeyiz, hoş bir devirdeyiz. Bütün dünyanın gözü önünde Mehdiyet, Mesihiyet gelişiyor. Çok büyük bir mucize bu, çok hayret verici bir olay, tarihi bir olay bütün dünyanın gözü önünde gelişiyor şu an. Bakın, duyan şaşırıyor. Mehdiyet döneminde, Hristiyan, Musevi, Müslüman hep beraber olacaktır, birlikte yapacaklardır. Ayrı gayrı bir yol yok. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) açıklamış “Hz. Mehdi (a.s.) Hristiyanlara İncil’le hükmedecek, İncil’in gerçeğiyle. Musevilere Tevrat’ın gerçeğiyle hükmedecek” diyor. Ne demek bu? Hristiyanlar, Museviler bu birliğin içindeler. Türk İslam Birliği dediğimizde Hristiyanları içine alan, Musevileri de içine alan, Müslümanların güzel hizmetlerinin olduğu bir birlik. Dolayısıyla İttihad-ı İslam denen olay budur, inşaAllah...
Jeremy Bey onunla görüştüğüm için teşekkür etmiş. Mesajı şöyle: “Umarım Allah onun barış dolu mesajlarını dünyanın her yerine ulaştırır. Sizin için yapabileceğim bir şey olursa lütfen söyleyin. Allah sizi korusun” demiş.
İşte yapılacak şey, Allah’ı daha çok sevmeleri, Darwinizme, materyalizme karşı tavır almaları ve Mesih’i aramaları, Mehdi (a.s.)’ı aramaları, o kadar. Aradıklarında bulacaklar, yani ben bulamayacakları birinden bahsetmiyorum, rahatça bulabilecekleri birinden bahsediyorum, inşaAllah. (18 Ocak 2012 tarihli A9 TV röportajından)
Hadislerde Bildirilen Alametlerin Tümü Gerçekleşmiştir
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Hz. Mehdi (a.s.)'ın çıkış alametleri olarak bildirdiği olayların hepsi günümüzde arka arkaya gerçekleşmiştir. Tam kendisinin söylediği şekilde Hicri 1400'ün başlamasıyla birlikte Fırat'ın suyu kesilmiş; İran-Irak Savaşı yaşanmış; Kabe'de kanlı baskın olmuş; Ramazan Ayı'nda 15 gün arayla Ay ve Güneş tutulmaları olmuş; Afganistan işgal edilmiş; Irak işgal edilmiş; Bağdat alevlerle kuşatılmış; Halley Kuyruklu Yıldızı çıkmış; Irak'ın Kuveyt'i işgali sırasında petrol kuyularının ateşe verilmesiyle Doğu'dan bir ateş görülmüş; 11 Eylül'de Amerika'daki ikiz kulelerin saldırıya uğramasıyla tozlu, dumanlı, karanlık bir fitne zuhur etmiş; Şam ve Mısır melikleri öldürülmüş; Azerbaycan işgal edilmiş; iki tane kuyruğu olan ve diğer yıldızların ters yönünde hareket eden Lulin kuyruklu yıldızı görülmüş ve daha bu şekilde yüzlerce alamet ortaya çıkmıştır. Tüm bu yaşananlar ahir zamanda olduğumuzun, bu yüzyılda Hz. İsa (a.s.)'ın yeniden dünyaya geleceğinin, Hz. Mehdi (a.s.)'ın çağında yaşadığımızın delilidir.
Bu alametlerin Peygamberimiz (s.a.v)'in bildirdiği şekilde gerçekleştiğini görmek kesinlikle ahir zamanda yaşadığımıza, Hz. İsa (a.s.)'ın bu dönem içinde geleceğine, Hz. Mehdi (a.s.)'ın inşaAllah zuhur etmiş olduğuna ve kıyametin yaklaşarak geldiğine, samimi bir Müslümanın inanması için yeterlidir.