Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) , Allah’ın sınırlarını titizlikle korumuş, İslam ahlakını dünya üzerinde hakim kılmak için ciddi bir çaba sarf etmiş ve bu çabalarının dünyadaki karşılığını güçlü bir hakimiyetle almış olan iki mübarek şahıstır. Hz. Süleyman ve Hz. Zülkarneyn dönemlerinde yaşanan yeryüzü hakimiyetinin dışında bu iki dönemin bir ortak noktası daha bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde, bu dönemlerde yaşanan dünya hakimiyetiyle Hz. Mehdi döneminde yaşanacak olan hakimiyetin benzerlikler taşıyacağına dikkat çekilerek Müslümanlara büyük bir müjde verilmektedir.
Hz. Süleyman (a.s.); Hz. Nuh (a.s.)’ın soyundan gelen, kendisine Allah Katından hidayet ve yüksek ilim verilen mübarek bir peygamberdir. Allah, Hz. Süleyman (a.s.)’ı -aynı babası Hz. Davud (a.s.) gibi- İsrailoğulları’na peygamber olarak göndermiştir. Onu büyük bir saltanat, eşsiz bir zenginlik, cinler ve kuşlarla desteklemiş ve ona çok güçlü ordular ve üstün ilimler lütfetmiştir. Yaşadığı topraklarda hayatı boyunca adaletle hükmetmiş, yüksek yöneticilik ve hakimlik vasfı ile farklı toplulukları hizmetinde toplamıştır.
Yüce Allah, Hz. Süleyman (a.s.)’a olduğu gibi Hz. Zülkarneyn (a.s.)’a de “yeryüzünde sapasağlam bir iktidar” (Kehf Suresi, 84) vermiştir. Hz. Zülkarneyn (a.s.) da çok güçlü ve tüm dünyaya nam salmış bir devlete hükmetmiştir. Ayetlerden Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın ülkesinde ekonomik sıkıntı, ayaklanma ve isyan gibi sorunların yaşanmadığı, iktidarının çok sağlam, akılcı ve güçlü olduğu anlaşılmaktadır.
Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) dönemleri incelendiğinde ilk dikkat çeken ortak nokta, Allah’ın izniyle din ahlakının hakim olmasıdır. Ancak dünya hakimiyetinin dışında bu iki dönemin ortak bir noktası daha bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav)’in pek çok hadisinde Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) dönemlerinde yaşanan hakimiyetle, Hz. Mehdi döneminde yaşanacak olan yeryüzü hakimiyetinin birbirine çok benzeyeceğine dikkat çekilmektedir:
Hz. Mehdi (a.s.) tıpkı Zülkarneyn (a.s.) ve Süleyman (a.s.) gibi dünyaya hükmedecektir. (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Hz. Mehdiy-il Muntazar, s. 29)
Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) dönemini anlatan Kuran ayetleri bu bakış açısıyla incelendiğinde, her birinin ahir zamana ve Altınçağ’a yönelik çok önemli işaretler içerdikleri görülür. Nitekim ahir zamanda bilim ve teknoloji alanında yaşanacak olan gelişmeler, ekonomik ve sosyal hayattaki ilerlemeler Hz. Süleyman (a.s.) kıssasındaki pek çok açıklamayla çok büyük benzerlikler taşımaktadır. Ayetlerdeki bu anlatımlar ve Peygamber Efendimiz (sav)’in hadisleri, iman edenlerin dünya üzerinde gelişen olayları daha geniş bir açıdan değerlendirmelerine vesile olan ve ufuklarını açan çok hikmetli açıklamalardır.
Ahir Zaman ve Altınçağ
Peygamber Efendimiz (sav)’den rivayet edilen hadislerde ahir zamanın ve Altınçağ’ın alametleri detaylı olarak haber verilmiştir. Günümüzde gerçekleşen olaylar bu alametler ile kıyaslandığında, ahir zamanın içinde yaşadığımız dönem olduğunu gösteren ve aynı zamanda Altınçağ’ın gelişini müjdeleyen pek çok işaret görülmektedir.
Ahir zamanın başlangıcı, hadislerde, fitnelerin çoğaldığı, savaş ve çatışmaların arttığı, dünya üzerinde çok büyük bir ahlaki yozlaşmanın baş gösterdiği ve din ahlakından uzaklaşıldığı bir kaos ortamı olarak tanımlanmıştır. Söz konusu dönemde, dünyanın dört bir yanında doğal felaketler olacak, fakirlik hiçbir dönemde olmadığı kadar artacak, suç oranlarında çok büyük bir tırmanma görülecek, cinayetler ve katliamlar birbirini takip edecektir. Ancak bu ahir zamanın sadece ilk aşamasıdır; ikinci aşamada Allah, Hz. İsa (a.s.)'ı yeniden dünyaya göndererek ve Hz. Mehdi (a.s.)’ı vesile kılarak insanlığı bu karmaşa ortamından kurtaracaktır.
Elbette burada sayılan olaylar tarih boyunca birçok kez yaşanmıştır. İnsanlık tarihi boyunca pek çok savaş, doğal felaket ya da deprem gerçekleşmiştir. Ahlaki dejenerasyon her dönemde farklı toplumlarda görülmüş, fakirlik ve açlık dünyanın dört bir yanında asırlardır süregelmiştir. Ahir zaman alametlerini bu olaylardan ayıran fark bu alametlerin hepsinin belli bir zamanda ve aynı dönem içinde, birbiri ardına ve hadislerde belirtilen bazı özel şekillerde gerçekleşmesidir. Burada ayrıca müjdelenmelidir ki; Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde anlatılan bu büyük kaos sadece geçici bir dönem yaşanacak ve Altınçağ’ın başlangıcıyla bu çalkantılı dönem sona erecektir.
Altınçağ savaşların ve çatışmaların son bulduğu, insanlığa büyük belalar getiren dinsiz ideolojilerin tarihin karanlıklarına gömüldüğü ve dünyanın her yerinde bolluk ve bereketin görüldüğü, adaletin tam anlamıyla yaşandığı bir dönem olacaktır. İslam ahlakı tüm dünyaya yayılacak, insanlar akın akın din ahlakını yaşamaya yöneleceklerdir.
İslam ahlakının bu büyük hakimiyeti -daha önce de vurguladığımız gibi- Peygamber Efendimiz (sav)’in bazı hadislerinde Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın dünya hakimiyetlerine benzetilerek tarif edilmiştir. Büyük İslam alimi İmam Rabbani de ünlü eseri Mektubat’ta, Hz. Mehdi (a.s.)’ın Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) gibi dünyaya İslam ahlakını hakim edeceğini bildiren hadislere yer vermiştir. Bu hadis-i şeriflerden birinde şöyle denilmektedir:
Tüm olarak, yeryüzünün meliki dört tanedir. Onların ikisi müminlerden, ikisi de kafirlerdendir. Zülkarneyn ve Süleyman müminlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır ise kafirlerdendir. YERE BEŞİNCİ OLARAK EHL-İ BEYTİMDEN BİRİ SAHİP OLACAKTIR.
Yani Hz. Mehdi.
(Mektubat-i Rabbani, 2/251)
Peygamberimiz (sav)’in hadisinde de bildirildiğine göre, bugüne kadar Müslümanlardan İslam ahlakını hakim etmiş iki mübarek zat, Hz. Zülkarneyn (a.s.) ve Hz. Süleyman (a.s.)’dır. Allah'ın izniyle dünyaya hakim olacak üçüncü Müslüman ise hadis-i şerifte haber verilen Hz. Mehdi’dir. Hz. Zülkarneyn (a.s.) ve Hz. Süleyman (a.s.)’da görülen bu özellikler, aynı şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’da da görülecektir.
Hz. Süleyman (a.s.), Hz. Zülkarneyn (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.) Dönemlerindeki Hikmetli Benzerlikler
- Hz. Mehdi (a.s.)’ın Dünya Hakimiyeti
Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) İslam ahlakıyla tüm dünyaya hükmetmiş ve çok güçlü bir orduya sahip olmuşlardır. Onların dönemi bu yönüyle Altınçağ ile çok büyük benzerlikler göstermektedir.
Altınçağ da insanların akın akın Müslüman olacakları, inkarcı ideolojilerin yeryüzünden silineceği, din ahlakının Peygamberimiz (sav) dönemindeki şekliyle dünya çapında yaşanacağı bir dönemdir. Bazı hadislerde Altınçağ dönemindeki hakimiyet şu şekilde tarif edilmektedir:
(Hz. Mehdi) bütün dünyaya malik olacaktır.
(Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 10)
Hz. Mehdi doğu ile batı arasındaki her yeri fetheder.
(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamat-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 56)
- Hz. Mehdi (a.s.)’ın Sahip Olduğu Özel İlim ve Hz. Süleyman (a.s.)’a ve Hz. Zülkarneyn (a.s.)’a Bağışlanan Büyük İlimler
Yüce Allah, Hz. Süleyman (a.s.)’a çeşitli ilimler lütfetmiştir. O, Allah’ın dilemesiyle cinlere ve şeytanlara hükmetmiş, kuşlarla konuşmuş, karıncaların kendi aralarındaki konuşmalarını duyabilmiş, rüzgar ve bakır madeni onun emrine verilmiştir. Bunların her biri Hz. Süleyman’ı diğer insanlardan ayıran mucizevi özelliklerdir.
Hz. Zülkarneyn (a.s.) için de Kuran’da, “İşte böyle, onun yanında “özü kapsayan bilgi olduğunu” (veya yanında olup-biten herşeyi) Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.” (Kehf Suresi, 91) şeklinde bildirilmektedir. Ayetten de anlaşıldığı üzere Hz. Zülkarneyn (a.s.) Allah’ın ilim verdiği kullardandır. Hz. Mehdi (a.s.) da aynı bu iki kutlu insan gibi çok özel ilimlere sahip olacaktır.
Taşköprülüzade Ahmet Efendi, Mevzuatu’l ulum isimli eserinde (11/246) Hz. Mehdi (a.s.)’ın cifr ilmine (Harflere verilen sayı değerleri ile geleceğe veya geçmişteki olaylara tarih düşürme veya isme dair işaretler çıkarma ilmi) vakıf olacağını kaydetmiştir. Bir diğer hadiste ise Hz. Mehdi (a.s.) hakkında şu bilgi verilmektedir:
O kimsenin bilemediği gizli bir duruma kılavuzlandığı için kendisine Hz. Mehdi denilmiştir.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 77)
Hz. Mehdi (a.s.)’ın tıpkı Hz. Süleyman (a.s.) gibi hayvanların dilini bileceğini ve yine tıpkı Hz. Süleyman (a.s.) gibi insanların yanı sıra cinler üzerinde de hakimiyeti olacağı Muhyiddin Arabi'nin bir izahında şu şekilde yer alır:
O (Hz. Mehdi), doğrulanmış, kuş ve bütün hayvanların dillerini bilen biridir. Onun için adaleti, bütün insanlar ve cinlerce kabul edilecektir.
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 188)
- Altınçağ’da Bilim ve Teknoloji Alanında Yaşanacak Gelişmeler
Kuran ayetlerinde bildirildiği üzere, Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) dönemlerinde bilim ve teknoloji alanında çok büyük ve o dönem için alışılmadık gelişmeler yaşanmıştır. Örneğin, Hz. Süleyman (a.s.)’ın erimiş bakır madenini kullanması (Sebe Suresi, 12), sarayının zemininin saydam cam olması (Neml Suresi, 44) ya da Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın Ye’cüc ve Me’cüc’ün bozgunculuklarını önlemek için farklı bir teknoloji kullanarak iki dağ arasına set inşa etmesi (Kehf Suresi, 96), bu iki dönemde kullanılan yüksek teknoloji örneklerinden yalnızca birkaçıdır.
Altınçağ’ı tasvir eden hadisleri incelediğimizde de benzer bir durumla karşılaşılmaktadır.
Altınçağ’da bilim, teknoloji, iletişim ve tıp alanında çok büyük gelişmeler yaşanacaktır. Her yeni gelişme tüm insanlığın hizmetine verilecek ve bu şekilde dünyanın dört bir yanında yaşayan insanların hayatları kolaylaşacaktır. Hadislerde bu konudaki işaretlerden biri şu şekildedir:
... Kişi elindeki kamçıya konuşacak...
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s.152)
Bu hadisle günümüzün en yaygın iletişim aracı olan cep telefonuna işaret ediliyor olması muhtemeldir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Hadislerde Altınçağ’daki tek nolojik gelişmelere dair dikkat çekilen bir diğer önemli işaret ise şu şekildedir:
İnsanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yedi yüz ölçek bulacak, insan birkaç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir... Çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek.
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 164)
Bu hadis ile teknolojinin bir ürünü olan makineler aracılığıyla yapılan modern tarıma dikkat çekiliyor olabilir. Bilindiği gibi eskiden tarlaların ekilmesi ve elde edilen ekinlerin toplanması son derece zor ve uzun süren bir çalışma gerektirirdi. Ancak teknolojide yaşanan ilerlemeler tarım alanında da çok büyük gelişmelere vesile olmuş, yeni üretilen çeşitli makineler gerek ekimi, gerekse hasatı çok kolaylaştırmıştır. Bunun yanı sıra tohum ıslahı çalışmaları üretimde çok büyük gelişmeler yaşanmasına vesile olmuştur. Teknoloji ilerledikçe de yeni yeni yöntemler geliştirilmekte ve alınan verim artmaktadır.
Allah'ın izniyle Hz. Mehdi (a.s.) döneminde bu alanda çok büyük ilerlemeler kaydedilecek, tarımla uğraşan insanların hayatlarında çok büyük kolaylıklar sağlanacaktır.
- Hayvan Sevgisine Önem Verilmesi
Kuran’da Hz. Süleyman (a.s.)’ın çok önem verdiği atları sevmek için özel bir vakit ayırdığı (Sad Suresi, 31-32) ve karıncaları dahi ezmeyecek üstün bir ahlakta olduğu bildirilerek kendisinin hayvanlara olan şefkatli ve sevgi dolu tutumuna dikkat çekilmektedir.
Altınçağ'da da hayvanlara olan sevgi teşvik edilecektir. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde, bu dönemde, her türlü hayvanın rahatlıkla izlenebileceği, sevilebileceği ve üzerlerinde hakimiyetin oluşacağı haber verilmektedir. Bu konudaki hadislerden bazıları şöy ledir:
... kişi, koyun ve hayvanlarına haydi gidin otlayın diyecek, onlar gidecekler, ekinin ortasından geçtikleri halde bir başak bile ağızlarına almayacak, yılan ve akrepler kimseye eza etmeyecekler, yırtıcı hayvanlar kapıların önünde duracak da kimseye zararları dokunmayacak...
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 245)
Yılanlar çocuklarla, inekler aslanlarla geçinebilecek... (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s.64)
Altınçağ ile Hz. Süleyman (a.s.) dönemi arasındaki bir diğer dikkat çeken benzerlik de, hadislerde de görüldüğü üzere, hayvanlar üzerindeki hakimiyettir. Hz. Süleyman (a.s.) kuşlar başta olmak üzere çeşitli canlılar üzerinde nasıl hakimiyet kurduysa, Altınçağ döneminde de hayvanlar üzerinde, yırtıcı hayvanların dahi insanlara zarar vermesi engellenebilecek şekilde bir hakimiyet olacaktır.
Barış Yanlısı Olmaları ve Diplomasi Yolunu Tercih Etmeleri
Hz. Süleyman (a.s.) komşu ülkelerle olan ilişkilerinde hoşgörülü, affedici ve barış yanlısı bir tutum sergilemiştir. Sorunları diplomasi yoluyla çözmeyi tercih etmiş ve adil yöntemler izlemiştir. Hz. Süleyman (a.s.) yaşadığı dönemde çok üstün bir kültür oluşturmuş ve hakimiyetini de diplomasiyle, sanatla ve kültürle sağlamıştır.
Hz. Zülkarneyn (a.s.) ise çevresindeki halklar tarafından “yeryüzünde bozgunculuğu ve fitneyi önleyen kişi” olarak tanınmış, insanlara barış ve huzur getiren bir lider olmuştur. Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) dönemleri bu yönüyle Altınçağ dönemiyle çok büyük benzerlikler göstermektedir.
Altınçağ’da da insanlar kendi istekleriyle Müslüman olacak, hiçbir savaşa gerek kalmadan İslam ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır. Hz. Mehdi (as) döneminde tüm silahlar susacak, silaha yapılan tüm yatırımlar insanların müreffehine, rahatına ve konforuna yönlendirilecektir. Hz. Mehdi dönemi tam anlamıyla sulh ve huzur dönemi olacaktır. Bu dönemi tasvir eden hadislerde şu şekilde belirtilir:
Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır.
(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)
Hz. Mehdi (a.s.) … gayet sükünet içinde yürüyecektir. (Kıyamet Alametleri, s. 173)
Hz. Mehdi (a.s.), Peygamber (sav)’in yolunda gidecek, uyuyan kişiyi uyandırmayacak, kan da akıtılmayacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 163)
Hadislerde belirtildiği gibi Hz. Mehdi (a.s.) tüm dünyaya İslam ahlakını barış yoluyla hakim edecek, savaş ve şiddetten kaçınacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın izleyeceği yol dünya çapında büyük bir kültürel atılım ile insanların İslam ahlakına yöneltilmesi olacaktır. O dönemde Allah’ın izniyle aşağıdaki ayetler tecelli edecektir:
“Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr Suresi, 1-3)
Din Ahlakına Davet Konusunda Kararlı Olmaları ve Hızlı Davranmaları
Hz. Süleyman (a.s.) aldığı akılcı ve seri kararlar ile tüm müminler için çok hikmetli bir örnektir. Sebe Ülkesi’nin halkını iman etmeye davet etmek için yazdığı mektup (Neml Suresi, 29) onun tebliğ gücünü gösteren önemli bir delildir. Kuran’da mektubun içeriğiyle ilgili olarak şu bilgiler verilmiştir:
"Gerçek şu ki, bu, Süleyman’dandır ve ‘Şüphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla’ (başlamakta)dır. (İçinde de:) “Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana Müslüman olarak gelin” diye (yazılmaktadır)." (Neml Suresi, 30-31)
Hz. Süleyman (a.s.)’ın mektuptaki üslubu son derece açık ve etkileyicidir. Mektubun çok güçlü ve hüküm sahibi bir insandan geldiği özlü, kararlı ve kesin üslubundan da anlaşılmaktadır. Sebe Melikesi ve çevresindeki yöneticiler de mektuptan oldukça etkilenmişlerdir.
Bunun yanı sıra Hz. Süleyman (a.s.)’ın ilim sahibi bir kişinin aracılığıyla Sebe Melikesi’nin tahtını getirtmesi (Neml Suresi, 38), hızlı karar alma konusuna verdiği önemi ortaya koymaktadır.
Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın Yecüc ve Mecüc isimli kavmin bozgunculuğunu önlemek için kıyamete kadar yıkılamayacak, güçlü bir set inşa etmesi de (Kehf Suresi, 98) onun gücünün ve akılcılığının bir göstergesidir. Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) gibi, Hz. Mehdi (a.s.) da aklı ve ferasetiyle tanınacaktır.
Altınçağ'da insanlar Allah’ın izniyle akın akın İslam’a yönelecek, bunun için çok geniş kapsamlı ve seri çalışmalarda bulunulacaktır. Toplumlar birbiri ardına İslam ahlakını benimseyecek, inkarcı ideolojiler hızlı ve kalıcı girişimlerle dünya üzerinden kalkacak, her türlü zulüm sistemi tarihin karanlıklarına gömülecektir. Bu konu ile ilgili olarak büyük İslam alimi Muhyiddin Arabi şunları belirtmektedir:
Allah ona (Hz. Mehdi’ye) o kadar güç verecek ki, bir gece içinde zulmü ve ehlini ortadan kaldıracak, dini ikame edecek, İslam'ı ihya edecek, önemsenemez bir hale geldikten sonra ona tekrar kıymet kazandıracak, ölümünden sonra onu diriltecek... Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert ve cesur olacak... Dini, Resulullah (sav)’ın zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak...
(Muhyiddin Arabi el-Endülüsu, Futuhat-ül Mekkiye, Bab 66, Kıyamet Alametleri, s. 186)
İmar İşlerine Büyük Önem Verilmesi
Hz. Süleyman (a.s.)’ın imar çalışmalarına verdiği öneme birçok ayette dikkat çekilmiştir. O, emri altında çalışan bina ustası cinleri ve şeytanları kullanarak kaleler, heykeller, çanaklar ve kazanlar yaptırmıştır. (Sad Suresi, 37; Sebe Suresi, 13) Onun görkemli sarayını her gören insan, -başta Sebe Melikesi olmak üzere- hayran kalmıştır. (Neml Suresi, 44) Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın inşa ettiği setin yapımında ise, Allah’ın dilemesi dışında yıkılamayacak kadar güçlü bir teknik kullanılmıştır. (Kehf Suresi, 98)
Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde, Altınçağ’da da imar işlerine çok büyük önem verileceğine dikkat çekilmektedir. Bu dönemde şehirlere huzur ve barışın yanı sıra, üstün bir medeniyet de gelecektir. Bu hadislerden biri şu şekildedir:
Hz. Mehdi Konstantiniyye ve diğer beldelerin imarına çalışır.
(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 40)
Zenginliği ve İhtişamı, İslam’ın Menfaati ve Allah’ın Rızasını Kazanabilmek İçin Kullanmaları
Hz. Süleyman (a.s.), sahip olduğu zenginlikleri Allah’ın bildirdiği İslam ahlakını dünya üzerinde yaymak için en güzel şekilde kullanmıştır. Fethettiği ülkelerde yaşayan insanları öncelikle Allah’a iman etmeye ve teslim olmaya davet etmiştir. Sebe Ülkesi’ne gönderdiği İslam’a davet mektubu bu konuda çok önemli bir delildir. Hz. Zülkarneyn de “... Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan) daha hayırlıdır...” (Kehf Suresi, 95) ayetinden de anlaşıldığı gibi, Allah’ın nimetiyle sağlam bir iktidara sahiptir. O da bu büyük gücünü yeryüzünde bozgunculuğu engellemek için kullanmıştır.
Altınçağ'da da insanlar çok büyük bir zenginliğe, refaha ve huzura kavuşacaklardır. Hz. Mehdi (a.s.) yeryüzünün tüm zenginliğini din ahlakını dünyaya hakim kılmak için kullanacak, fethettiği ülkelerde güzel ahlakı ve barışı esas alacaktır. Onun eşi ve benzeri olmayan uygulamaları insanların İslam ahlakına karşı kalplerinin yumuşamasına vesile olacak ve İslam ahlakı çok kısa bir sürede tüm dünyaya hakim olacaktır. Bu konudaki hadislerden bazıları şu şekildedir:
Ümmetim arasında Hz. Mehdi çıkacak, Allah onu insanları zengin kılmak için gönderecektir. Ümmet nimetlenecek, hayvanlar bol bol yiyip içecek, arz nebatını (dünya ürünlerini) çıkaracak...
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 15)
... Biattan önce, insanlar grup grup ona akın edecekler ve oraya giden herkes ondan bereket kazanacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 25)
Altınçağ’da Yaşanacak Bolluk ve Bereket
Ayetlerden Hz. Süleyman (a.s.) döneminde çok büyük bir zenginlik yaşandığı ve insanların refah içinde bir yaşam sürdükleri anlaşılmaktadır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın sarayı son derece görkemlidir, çok büyük orduları vardır ve dünyanın dört bir yanına hakim olmuştur.
Altınçağ da bolluk ve bereketiyle Hz. Süleyman (a.s.) dönemiyle çok büyük bir benzerlik gösterecektir. İnsanlara her istedikleri sayılmadan, bol bol verilecek, havadaki kuşlar dahi Hz. Mehdi (a.s.)’ın hilafetinden (manevi liderliğinden) razı olacaktır. Peygamber Efendimiz (sav)’in Altınçağ’daki bolluk, bereket ve refah ortamını tasvir eden çok detaylı açıklamaları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
O zaman, yer ve gök ehli, bütün yabani hayvanlar, kuşlar, hatta denizdeki balıklar bile onun hilafetiyle sevineceklerdir. Onun devrinde, akan ırmaklar bile suyunu fazlalaştıracaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)
... Sema yağmurunu indirecek, yer bereketini çıkaracak, daha önce görülmemiş bir biçimde ümmetim onun zamanında rahata erecektir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 9)
Altınçağ Dönemindeki Adalet ve Hoşgörü
Kuran ayetlerinde, Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın hoşgörülü, affedici ve barış yanlısı bir tutum içinde oldukları bildirilmiştir. Hz. Zülkarneyn (a.s.), karşılaştığı topluma karşı güzelliği ilke edinmiş ve toplumu kolay olana davet etmiştir. (Kehf Suresi, 88) Onlara karşı adaletle davranmış ve sorunları karşısında onlara çıkış yolları göstermiştir. Kendisinden yardım isteyen topluma, karşılığında hiçbir şey beklemeden yardım etmiştir. Şüphesiz bunlar, Yüce Rabbimiz’in emrettiği güzel ahlakı en güzel şekilde yaşamasının birer sonucudur.
Hz. Süleyman (a.s.) da hakimiyeti boyunca adaletle hükmetmiştir. Hz. Mehdi (a.s.) da ortaya çıktığında İslam ahlakını tıpkı Hz. Zülkarneyn (a.s.) ve Hz. Süleyman (a.s.) gibi kültürel faaliyetlerle hakim kılacak, diplomasiyi kullanacak, sanat ve estetiğe önem verecek, adaleti ve dürüstlüğüyle tüm insanların sevgisini kazanacak ve barış dolu bir dünya oluşturacaktır. Dünya zenginlikleri insanlar arasında eşit bir şekilde dağıtılacak, yeryüzünden fakirlik ve yokluk kalkacaktır. Bu konu ile ilgili bazı hadisler şu şekildedir:
Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
O (Hz. Mehdi) arza sahip olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, ona katılsın. Zira o Hz. Mehdi’dir. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)
Ebu Said Hudri Resulullah’tan rivayet ediyor:
“Hz. Mehdi’nin izleyicileri ona sığınırlar, bal arılarının kraliçe arıya sığındıkları gibi (onun yanında güven ve huzur bulurlar), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle dolduracaktır.” (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30)
Müslümanlar İçin Ahir Zamana Yönelik Müjdeler
Hz. Süleyman (a.s.)’ın ve Hz. Zülkarneyn (a.s.)’ın yaşadıkları dönemlerde gerçekleşmiş olan dünya hakimiyeti tüm Müslümanlar için çok büyük bir müjdedir. Çünkü yazı boyunca vurgulandığı üzere, bu kıssalarda ahir zamana yönelik önemli işaretler bulunmaktadır.
Allah’ın sınırlarını titizlikle koruyan, İslam ahlakını dünya üzerinde hakim kılmak için ciddi bir çaba sarf eden ve hiçbir zorluk karşısında yılgınlık göstermeyen Müslümanlar, tarihin her döneminde mutlaka üstün geleceklerdir. Allah’ın yardımı ve desteği mutlaka onların yanında olacaktır.
Hz. Süleyman (a.s.) ve Hz. Zülkarneyn (a.s.) yukarıda sayılan özelliklerinin dünyadaki karşılığını güçlü bir hakimiyetle (ve elbette Allah’ın diğer pek çok manevi lütfu ile) almışlardır. Ahir zamanda aynı hakimiyet, Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne dönmesi ve Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle mutlaka gerçekleşecektir. Hz. Mehdi (a.s.), Peygamberimiz (sav)’in de haber verdiği gibi tüm hizmetlerini yerine getirecek ve Allah’ın izniyle Kuran ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Bu, Allah’ın iman edenlere bir vaadidir:
“Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.” (Saff Suresi, 9)